Kut-ül Amere (Bağdat’ın güneyinde İngilizlerle Osmanlı ordusu arasında geçen savaş) zaferinin 98.yılını kutlarken 29 Nisan 1916 gerçekleşen İngilizlere bu ağır yenilgiyi tadtıran ecdadımıza buradan hayır dualarımızı gönderelim. Hiç bir yayın organında geçmez hafızamızdan sildikleri bu mağlubiyetlerini ben sizlere bu satırlardan yazmıştım. Sizde etrafınıza ve çocuklarınıza anlatınız unutmasınlar. Yoksa yüzyıldır mağlup ezikliğiyle yaşadığımız bu duruştan ayağa kalkmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Tam bunları konu yapacakken malumunuz Soma maden kazası-sabotajı meydana geldi. Üçyüze yakın insanımıza mezar olan maden Türkiye’nin ve dünyanın gündemine oturdu. Bir haftadır kazanın nasıl olduğu ile ilgili sebepleri tartışırken sonradan aklıma geldi bu işi çözeceksek şu kuralı unutmamamız gerekir. Agatha Christie'nin cinayet romanlarında cinayeti çözmek, katili yakalamak için, önce cinayetin sebebini bulmak ve bunda en çok kimin fayda sağladığını saptamaktan bahseder. Bu doğrultuda internet medyasını ve basını takip ettiğimde Alman basını ve medyasının ‘’Cehenneme Git Erdoğan’’ başlığı hayli çarpıcıydı, özellikle Almanlarla hareket eden Doğan medyasının bu madenin sahibi Alp Gürkan’ı (Koç Gurubunun eski müdürü, ortağı) vareste tutup iktidar partisini topa tutması iyice şüphelerimi çoğalttı. Ayrıca Alman istihbarat teşkilatı BND ve askeri istihbaratı MAD’ın özellikle patlama ve yangın konularında uzmanlıkları bilinir. Devletimizin bu konuyu çözerken bu konuları da hesaba katarak olayı çözeceğine şüphem yok. Tüm bunlara ek olarak iki hafta önce mecliste Soma ile ilgili araştırma önergesi verildi CHP tarafından. Ne tesadüf ki en çok maden kazasının olduğu Zonguldak-Kozlu’da değil de neden Manisa Soma’da verildi? Köylülerin iddialarına göre iki haftadır trafo kontrolü yaptığını söyleyen adamlar ortalıkta neden dolaşmakta? Kaza ilginç olarak tam mesai değişimi sırasında iki vardiyada içeride iken meydana geldi. İşçiler madenden çıkarken yangın başlıyor ve söndürülüyor. Fakat başka farklı noktalarda yeni yangınlar ortaya neden çıkıyor? Son olarak işbirlikçi bir satılmışın olaydan iki gün önce atmış olduğu mesaj çok ilginç. ‘’Manisa, İzmir ve çevresinde kiraz ve üzümler dolu nedeni ile zarar gördü. Bu daha başlangıç her an bir deprem bekliyorum’’ İşte bu ekibin başka bir adamı şöyle diyor geçen sene internette çıkardığı kitabında. ‘’Kuşku yok ki, Necip Hablemitoğlu, Alman ve Amerikan gladyosu arasında kalmıştı. Yeni düzenin ilk kurbanıydı. Suçu basitti: Avrupa Parlamentosunun kararından sonra AB ülkelerinin neden Bergama'daki altın üretimiyle ilgilendiklerini araştırdı. Uzun araştırma sonunda bu kararın arkasındaki ülkeyi ortaya çıkardı: Almanya... Sonra Bergama'da, Havran'da, Sivrihisar'da, Uşak'ta ve daha pekçok altın yatağına sahip yerleşik merkezinde Alman Vakıfları ve örgütleriyle karşılaştı. Almanya'daki Türkleri biliriz de, Türkiye'deki Almanları bilenimiz var mıdır? Türkiye'de her türlü etnik, dinsel-mezhepsel ajitasyonu gerçekleştiren, toplumsal, siyasal, ekonomik ve hatta genetik alanlarda hazırlattığı projelerle her türlü espiyonaj faaliyetini sürdüren, yerel basında, yerel yönetimlerde, üniversitelerde, sendikalarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, kısaca stratejik öneme sahip birimlerde "etki ajanı" ve "Alman sempatizanı" yetiştiren, radikal yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, legal derneklerden siyasi partilere kadar uzanan çizgide, Türkiye'nin tüm değerlerine karşı olan, ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek veren, bu ülkeyi alttan oyan bir avuç Alman istihbaratçısı, Türkiye'de Vakıf temsilcisi statüsünde göre yapmakta ve Türkiye'deki Sivil Toplum Örgütleri olgusunu çok iyi kullanmaktaydı. Dr. Necip Hablemioğlu, alanında ilk olan bu araştırmasında, Türkiye'deki Alman yıkıcı etkinliklerini belgeleriyle gözler önüne seriyordu. Ancak bu araştırma hayatına mal oldu.’’ (Son Gladyo Kılıç –Faruk Aslan) .
Tüm bunlar şecaat arz ederken sırkatin söyler misali açıklamalar. Bu savaş Alman derin gladyosu ile Amerikan gladyosunun savaşı geçtiğimiz günlerde yaşadığımız Balyoz Ergenekon davaların da ki farklı tutuklamalar ve salıvermeler iki kutbun bizdeki saha elemanlarının savaşı idi. Almanlar her daim Amerikalılardan fazla saha elemanını Türkiye de bulundurur. Türkiye’nin etnik yapısı ile yakından ilgilenir. Türkiye de olmayan Laz, Kürt, Alevi enstitüleri Almanya da vardır ve vakıfları kanalı ile proje üretirler ve Türkiye ye kendi çıkarları doğrultusunda pazarlarlar. Başlıktaki Cermen ifadesinin ne anlama geldiğini izah edeyim Cermen bizim Alman diye isimlendirdiğimiz Almanya da yaşayan almanca konuşan halkların kök soyudur.
Soma’da ilk kömürü 1913’de bulan Alman yerbilimci Alfred Philippson’du.
Son olarak bir anektod daha vereyim Almanların Anadolu ya ilgileri hem siyasi hemde ekonomik sebepledir. Ayrıca Cermen soyunun Hititleri oluşturan Hattilerin kendi soyları kökleri olduklarını iddia etmektedirler. Merak edenler baksınlar bütün Hitit kazıları Almanların sponsorluğunda Alman profesörlerin gözetiminde yapılır. Biraz araştırınca göreceksiniz. İlginç değil mi? Bu ay da Mehmet Akif den Kıssadan Hisse şiirinden bir kıta ile bitirelim yazımızı.
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
'Tarih' i ' tekerrür ' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Aklıselim olup oyunu kuran olma ihtimalimiz her zaman var yeter ki bunu bilelim zaten tamda oyun kurmaya başladığımız dönemde olmadı mı bu kaza-sabotaj.... manidar.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı işler dileği ile.
Facebook Yorum
Yorum Yazın