Yıllardır bu sayfanın ve satırlarımızın dikkatli okurları bir şeyin farkında olmalılar. 2003 sonundan 2004 başından beri üzerinde durduğumuz bir nokta var. 1950’li yıllardan beri var olan Elektrik ve ona bağlı Elektrik Sektörünün belirli bi gidişatı, yerleşik düzeni vardı. Aslında ekonomininde benzer bir şekilde yerleşik düzeni vardı. Özellikle köyden kente göçün hızlandığı 60’lı, 70’li, 80’li hatta 90’lı yıllarda bu yerleşik düzen devam etmişti.
2000 lerle beraber arzdaki fazlalığın doruğa çıkması, enflasyonun belirli bir disiplin altına alınması, özellikle 2004-2009 arası nerede ise durması; zaten belli bir değişikliğe, taşların yerinden oynamasına yol açmıştı.
Bunun üstüne 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin ardından Büyük İstanbul Depreminin de beklentisi içinde olmamız millet ve devlet olarak binaya yani yapı birimlerine bakışımızı değiştirmiştir. Mesela önceleri bir bina, ev, v.s. alacakken öncelikle manzarası ve lükslüğü aranırken, 1999 dan sonra yapılan yapılarda aranan ilk özellik sağlamlık, zemine uygunluk ve depreme dayanıklılık olmuştur.
Bizim de millet olarak devletten ilk beklentimiz sağlam yapılar ve depreme uygunluk hali oldu. Devletin de başına İstanbul’da KİPTAŞ vasıtası ile sağlam, depreme dayanıklı konutlar inşa eden Belediye Başkanımız, Başbakan olunca aynı konut sistemi bütün Türkiye’de uygulamaya başladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sistemi tüm Türkiye’de TOKİ (genişletilmiş) versiyonu ile uygulanınca da ülkemizde değişik dev bir elektrik malzeme tüketicisi ortaya çıktı TOKİ.
Evet artık Elektrik Sektörü, İnşaat Sektörü’nün bir alt birimi olduğundan Elektrik Sektörünün en büyük müşterisi TOKİ ve onun müteahhitleri olmuştu. En azından bu son 5 senedir böyle devam etmekte idi. Bu değişim, bu inşaat alanındaki köklü devrim bizim Elektrik Sektöründeki alışkanlıklarımızı, geleneklerimizi, toptancılık sistemlerimizi hatta üretici mantalitemizi ciddi biçimde değiştirdi.
Bu değişiklik ülkemiz ve deprem bilimimiz açısından ne kadar olumlu ise de, hazırlıksız yakalanan sektörümüz içinde o kadar kötü oldu. Orta tip müteahhit dediğimiz inşaatçılarımız nerede ise yok oldu. Tüm TOKİ müteahhitleri artık siparişlerini elektrik toptancılarına değil direkt fabrikalara çekmeye başlamışlardı. Bir konut departmanında ne lazımsa artık o lüzumat sipariş halinde fabrikalara çekilmekte idi.
Hatta bu talep fabrikalarımızı bile yeniden dizayn etmekte idi. Yani TOKİ’ler sadece Elektrik Sektöründe toptancıları değil, sanayicilerimizi de dizayn etmekte idi. Nasıl derseniz söyle cevaplayayım; Konut departmanındaki ihtiyaç ne ise onu fabrikaya çektiğinde; müteahhitler eğer siparişin bir kısmı yok ise tamamını bulabileceği fabrikadan ihtiyaçlarını karşılamaya başlamışlardır.
Mesela sadece anahtarı üreten bir sanayicimiz yanında ihtiyaç olan şalt ve plastik malzemeler hatta yoksa üretiminin güdük kaldığını hissetmiş ve bunlarında üretimine veya ithalatına girmeye başlamışlardır. Bu rekabet ve yönlendirmeye ayak uyduran sektörümüzde dev sanayiciler zuhur etmişlerdir.
İlk 500’e giren sanayicilerimiz, ihracat rekortmeni olan üreticilerimiz hep bu rekabet ve yönlendirmelerden ortaya çıkmıştır.
Fakat bu esnada orta ölçekli servisçilerimiz, toptancılarımız arada ezilip yok olmuşlardır. Bunun yerine bölge toptancılığı güçlenmiştir. Artık fabrikalarımız İstanbul Bankalar Caddesi ve çevresindeki 5-10 tane Anadolu’ya giden toptancılarla mamüllerini satmayıp, direkt onların gittikleri şehirlerdeki hatta yavaş yavaş ilçelerdeki toptancılara bayilik verip, mamüllerini satmaya başlamışlardır.
Bu da aracı toptancılığı öldürmeye yetmiştir. Ben size bunun daha da ilerisini tahmin edeyim mi? Varacağımız nokta
1)Taahhüt ve projelere direkt satış (Bu zaten başlamış ve hızı bir süreçtir.)
2)Bölge toptancılarını da aşıp semt elektrikçilerine satış
3)Fazla malzeme tüketen fabrikalara bile direkt satı
4) En önemlisi gerek dünya markası olan marketlerin, gerekse gelişmekte olan yerel
marketçiliğin giderek yaygınlaşmasından dolayı fabrikaların direkt marketle barkotlu
ürünler satması ve bayilik vermesi (ki bu da süreç almıştır) Evet belki bu 4 madde gerçekleşmesi zor gibi gözükse de bu süreç başlamış ve taşlar yavaş yavaş yerine oturmaktadır. Ne diyelim sektörümüz ve milletimiz için hayırlı ne ise o olsun… İSO 2NCİ 500’E UFAK BİR ANALİZ DAHA Geçen ay İSO 1nci 500 sanayi şirketimizde alakalı bir başyazı analizinde bulunmuştuk. 2nci 500’de de yine aynı düşünceleri farklı firmalarımız içinde geçerli olarak belirtmeliyim. 2nci 500’de bizi en sevindiren olay yıllardır Türkiye’nin en büyük 500 ihracaatçısı içinde yer alan MAKEL’in ve anahtarda çok iyi ihracatı olan EL-Bİ’nin de yer almasıdır. Bu iki firmanın artık yurt içinde de (üstelik geçen başyazımızda yer aldığı gibi ürün geliştirerek) ciro yapıp kökleştiğini ispatlaması açısından sevindiricidir. Yine geçen ki başyazımızda yer verdiğimiz gibi MAKEL sayaç üretimini 2nci firması olan MAKSAY’da gerçekleştirdiği halde 2nci 500 dedir. Şayet MAKSAY’da ki sayaç cirosunu MAKEL’de gerçekleştirse MAKEL’in de geliştirdiği ürünlerle ilk 500 arasında yer alması garanti olacaktır. İSO’nun açıkladığı 2nci 500’de dikkatimizi çeken yine aynı konu. Kablocuların, dolayısı ile doğal cevher olan bakır veya benzeri maddelerin ağırlığını çektiği elektrik malzeme üreticilerinin varlığı. Burada EL-Bİ ve BORSAN elektrik üzerinde durmak istiyorum. EL-Bİ’de tıpkı VİKO ve MAKEL gibi bakalit – anahtar – grup priz – aksesuar tarzı ürünlerle 50 milyon TL ciroyu aşarak 2nci 500’e girebilmiştir. Şayet EL-Bİ’de tıpkı MAKEL gibi salt dış ciro ile yetinmeyip iç piyasaya da ağırlık verirse oda yukarılara doğru tırmanır. EL-Bİ’ nin de ilk 500’ e girmesi önümüzdeki yıllarda gerçekleşebilir. Gelelim BORSAN Elektrik’e. Gerek Tüccar gerek sanayici kimliği ile 25 yıldır elektrik sektöründe varlığını devam ettiren BORSAN’da İSO’nun 2nci 500’ünde yer alan başarılı firmalarımızdan. BORSAN’ında ağırlık cirosunun kablo olduğunu bilmemizle beraber; diğer ürünleri de mevcuttur. Aydınlatma armatürleri, grup-priz ve aksesuar üretimlerinde de faaliyetlerini gerçekleştirip, sanayi odası sıralamasında basamakları birer birer çıkmaktadır. Kablo satışlarının artmasına bağlı olarak önümüzdeki yıllarda BORSAN’ı da ilk 500 sıralamsında görebiliriz. Son söz de SEVAL KABLO’ya. Toptancı jenerasyondan, sanayiciliğe geçerek oda 2nci 500’de hemde 7nci sırada ilk 500’ü zorlamaktadır. Kablocu olmayıp da 2nci 500’de olan diğer firmalarımızla da alakalı kısmetse önümüzde ki sayılarda bilgi vereceğiz. Sektörümüzün yerini belirlemesi açısından 1nci ve 2nci İSO sıralamamızı yorumlamaya devam edeceğiz.
Facebook Yorum
Yorum Yazın