1985 yılından beri ülkemiz yeni bir bankacılık sistemiyle tanıtlı. İlk etapta çekingenlikle karşılanan bu sistem aradan geçen 19 yıl boyunca hala tam anlaşılabilmiş değildir. Bankacılığın islamisi olur mu? Faizsiz bankacılık ne demek? Faizle kar payı arasında ne fark var? Kar payı diyerek insanlar kandırılıyor mu? Bu sorulara cevap bulabilirsek murabaha kavramı üzerinde duracağız.
Faizin lügat kavramı tabiriyle aynı emtiaların aralarında herhangi bir ticaret olmaksızın artırılması veya eksilmesi olarak basit bir tarif yapabiliriz. Yani bir esnaf diğer bir esnafa vermiş olduğu 100 TL’nı arada herhangi bir başka ticaret olmaksızın mesela 120 TL olarak geri almasıdır. Ticrat ise yine 100 TL’ye alınan bir malın başka bir esnafa 120 TL’ye satılması olarak tarif edebiliriz. Görüldüğü üzere kazanç aynı ama birine faiz diğerine ticaret deniliyor.
Bu işlemin illaki para üzerinde yapılması gerekmez. Mesela bir kuyumcu ihtiyaç sahibine 10 Reşat altını verse 6 ay sonrada 11 Reşat altını alsa buna da lügatta Faiz deniliyor. İşin Dini boyutu Diyanet İşleri Bakanlığı ve Din alimlerinin işi ama biz kendi haddimizce lügatta ki manalarını açıklıyoruz.
Klasik manada bankacılıkta mal veya ticaret yoktur. Salt para ticareti vardır. Para verilir bir süre sonra yine farklı miktar para alınır. Banka mal veya başka bir emtia alışverişine girmez. Para verir, para alır. Finans kurumları ise peşin mal alamayan bir müşteri için malı satıcıdan peşin alır ve yine mal vardır. Bankanın yapmış olduğu karın aynısını finans kurumu da yapmaktadır ama ortada mal vardır, malın sevkiyatı vardır, emek vardır. Bu ticaretin olma şekline, finans kurumunun iki tarafın ticaretine katalizör olarak girmesine ve çıkmasına bu işlemin gerçekleşip malın yer değiştirmesine ise İslam Ekonomi Doktrinine göre murabaha adı verilir.
Tabii biz bu tarifleri kendi aciz bilgilerimize göre çok basit yaptık. Ekonomistler veya Din otoriteleri bunun daha iyi tarifini yapmaktadır. Murabaha malın sevkiyatı ve takiben el değiştirmesi vardır. Emekçinin alınteri ve malı satanın, alanın ticari riskleri vardır. Murabahada kar-zarar kardeştir. İkisi de olabilir. İşte Finans kurumlarının işlevi bu çerçevede büyük sorumluluklar taşıyor.
Üretime, istihdama, yatırıma, işletmeye destek sağlamak zorundadır. Sermayesi yetersiz olan işletmeleri kara teşvik edici ilk işlemi yapan finans kurumu olacaktır. Böylece işletmeci veya üretici nakit veya mal sıkıntısı olmadan hayatını idame ettirecektir.
Bunun içinde faizli sistemdeki gibi sadece karına ortak değil katılımcıyı zararına da ortak edindirecektir. Yani murabaha da katılımcılar kara da zarara da ortaktır.
19 yılı aşkın ülkemizde de uygulanan bu sistem her geçen gün yaygınlaşmakta. Finans kurumları giderek güçlerini, yaygınlıklarını, güvenilirliklerini artırmaktadırlar. Ülkemizde 5 finans kuruluşu birbirine müteselsil kefil ve BDDK denetimindedir. Yani devlet güvencesindedir.
Sayı 39
Şubat 2004
Facebook Yorum
Yorum Yazın