İş Yaşamı İle Özel Yaşamı Birbirine Taşımak

Birçoğumuzun sıkça başına gelen ve bir türlü engel olamadığımız bir durumdur ev hayatı ile iş hayatını birbirine karıştırmak. Her ne kadar istesek de nedense bunun ayrımına bir türlü varamayız.
 
Zamanımızın büyük bölümünü geçirdiğimiz işyerimizde ne yazık ki her şey mükemmel olmayabilir. Bir gün bir bakmışsınız hiç beklenmediği şekilde çalıştığınız firmayı 1 günlük zarara uğratmışsınızdır, belki bir süredir müdürünüzden mobing görmeye devam ediyorsunuzdur, ya da her zaman iyi anlaştığınız mesai arkadaşınızla bir tartışmanın ortasında bulmuşsunuzdur kendinizi. Buna benzer bir dolu olumsuzluklar yaşayabiliriz. Sonra ne yaparız, tüm gün boyunca “hadi bir an evvel akşam olsa da evime gitsem” beklentisini yaşarken, aracımıza ya da servisimize bindiğimiz andan itibaren tüm yol boyunca yaşadığımız korkunç günü tekrar tekrar düşünür, o anı tekrar yaşarız. Sanki beynimiz onu düşünmeye programlanmış gibi, radyoda çalan müziği bile duymayız. Hatta servis aracındaysak eğer, daha da ileri giderek, serviste bulunan arkadaşlarımızla eve varıncaya kadar bunu konuşur, belki de yaşadığımız olayda haklılığımızı ispatlamaya çalışırız.  Sonra eve vardığımızda da gözümüz ne ailemizi ne de bir başka şeyi görür, uykuya dalmaya çalıştığımızda tüm gün yaşadıklarımızın muhasebesini yapar dururuz, tüm gece boyunca bu girdaptan kurtulamayız.

Hadi bunun tam tersini düşünelim, diyelim ki özel yaşantımızda bugünlerde ters giden bir şeyler var. Belki eşimizden boşanmak üzereyiz, belki babamız amansız bir hastalığa yakalanmıştır. O’nun için elinizden gelen her şeyi yapıyorsunuzdur, ama sağlığı her geçen gün kötüye gidiyordur.
 
Tüm bunlar süre gelirken bir yandan da hayatınızı devam ettirebilmek için işe gitmek zorundasınızdır. Sabah tüm bu olumsuzluklarla çıktığınız evden işe vardığınızda bir an aklınızdan bu olumsuzluklar uçup gider, zira herkesle bir günaydınlaşma seremonisi ve ardından sabah saatlerinin ilk çayı. Ne zamanki masanıza oturursunuz, kafanızı bir fare gibi kemirir düşünceler… O arada konuşulanlar gözünüzün önünde uçar gider adeta.

Peki ne yapmalıyız hiç düşündünüz mü bunu? Geceleri uykularımızı kaçıran gerek iş hayatımızda gerekse özel hayatımızda yaşadığımız bu girdaptan, nasıl kurtulabiliriz? Yaşadığımız olumsuzlukları hayatımızdan silip atmamız mümkün olmayabilir ama, bunları sürekli düşünmemize engel olabiliriz.  Beynimizin daha önce programlanabilme özelliğinden faydalanarak bir nebze de olsa bu takıntılarımızdan kurtulmayı başarabiliriz. Beynimiz “garbage in, garbage out” ilkesine göre çalışır. Yani bu şu demektir: Beynimize ne verirsek, beynimizden o çıkar.
   
İçimizde düşündüğümüz, beynimizi kurcalayan düşünceler iç algımızdan gelir. Mesela ertesi gün önemli, bir toplantınız varsa ve acaba nasıl geçecek, bir aksilik çıkacak mı diye düşünmek iç algımızla alakalıdır. Çevremizdeki objelere, olaylara odaklanmak da dış algımızdır.

Dolayısıyla iç algımızı azaltarak, dış algıya yönelmeyi programlarsak beynimizi, biraz olsun sıkıntılarımızı düşünmekten kurtulabiliriz.  İşten geldiğimizde o gün yaşadığımız sıkıntıları evimizde ailemizin yanındayken düşünmemizi engellemek için normal sıradan işlerin dışında farklı bir şey yapmayı deneyebiliriz örneğin, eşimize tavla oynamayı teklif edebiliriz.  Rutinin dışında işler yapmayı denemeliyiz. Markete gitmemiz gerektiğinde evden çıkmadan önce beynimize “yolumun üzerindeki tüm ağaçları sayacağım” komutunu verdiğimizde, yürüme yolu esnasında sayma işlemini gerçekleştirirken o an için bizi rahatsız eden düşüncelerden sıyrılabiliriz. Çünkü o anda sadece ağaç sayma eylemine odaklanmışızdır.

Farkında mısınız işyerinde de özel hayatımızdaki sıkıntılarımızı nedense bir anlık boş kaldığımızda düşünmeye başlarız. Bizden bir tablo üzerinde formül oluşturmamız istendiğinde, tamamen ona adapte olur beynimiz. İş yerinde de boşta kalmamaya çalışarak beynimizi tamamen dış algıya yöneltmemiz etkili bir yöntem olacaktır. Bu yöntemi hayatımıza uyguladığımızda yukarıda da belirttiğim gibi belki sebepleri ortadan kaldıramayız ama, en azından bunları düşünmekten kendimizi alıkoyabiliriz.

Tüm sıkıntılarınızın sabun köpüğü kadar geçici olmasını diliyorum.