Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

İranla Yola Çıkmak

Son günlerde Güneydoğu Anadolu’da cereyan eden hadiselerle mazlum kürt halkını hendeklerle perişan eden bozguncu zihniyetle nasıl mücadele edilmeli, çözüm sürecini baltalayan kardeşlik hukukunu bir çırpıda buruşturup çöpe atmak isteyen bozguncu zihniyete ne yapmalı diye düşünüyorum. Bunları kurgularken bir sonuca varamadığımı hissettim.Tam bu sırada geçmişe dönüp başarılı devlet adamları ne yapmış onlara baktım. Tarihten örnek vermeyi severim malumunuz. 


Özellikle Selahaddin Eyyubi’nin bu gibi meselelerdeki tutumu ve davranış şeklini incelediğimde düşüncelerim netleşti. Ne yapmış dı büyük Kürt kumandanı Selahaddin Selahaddin Eyyubi’den aktaracak olursak. Selahaddin Eyyubi sözüne sadık, insani duyguları kuvvetli biriydi. Hata yapanları, kendisine kaba davrananları ve suçluları affetmekten yanaydı. Hep şöyle derdi: “Haklı olarak cezalandırmaktansa af hususunda hata yapmayı tercih ederim.” Ama bunun da istisnaları vardı. Mesela Fatımîlere önce yumuşak davranmış, ancak düşmanlarla birleşerek aleyhinde komplo hazırlamaları üzerine tutumunu değiştirmişti. Haçlı lideri Renauld de Chatillon’u yeminlerini sık sık bozduğu için öldürmüştü. Bu kararı verdiği sırada hükümdarların 


öldürülmesinin âdet olmadığını, ancak onu yeminlerini tutmadığı için öldürdüğünü söylemiştir. Kudüs ve sahil bölgesinin fethi sırasında Haçlılara gösterdiği merhametli davranışları Avrupalı tarihçilerce büyük bir takdirle karşılanmıştır. Templier (Tapınak) ve Hospitalier şövalyelerine karşı da sert davrandığını biliyoruz. 3. Haçlı Seferi’ne komuta eden İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard’ın Akka’da aman dileyen Müslümanları kılıçtan geçirmesinden sonra o da misilleme olarak ele geçirdiği Haçlıları öldürtmüştür. 


İşte önümüzde doğru bir tecrübe durdukça başka bir davranış şekli geliştirmemize gerek yok. Ülkeyi yakıp yıkan ipleri uluslar arası devletlerin eline geçmiş terör örgütü tüm yeminlerini bozarak tekrardan barış sürecini bozduğu için hiçbir eman dilemesi kabul edilmeden kılıçtan geçirilmelidir. Burada tabi ki mazlum halk bunlardan enterne edilmelidir. Fatimilere yaptığı uygulamanın aynısını Suriye ve İran’a uygulanmalıdır. Tabi buradan yapıldı dediğinizi duyuyorum.Yanlız yapıldı da hoşgörü tarafı yapıldı diğer yaptırımlar uygulanmadı. Suriye ile gerekli diyaloglar sağlanmış hatta ortak bakanlar kurulu bile toplanmıştı. Ne olduğunu gördük son dönemde Esad kendi halkını katletmeye devam ediyor. 


İran’a gelince; İran’a verdiğimiz desteği uluslar arası alanda kime verdik. Nükleer anlaşmalarda mevcut devletlere aracı olduk bugün İran rahatlayıp ambargolar bir bir kalkıyorsa bizim yardımlarımız sayesinde olabilmekte. Fakat İran bunların karşısında ne yaptı. Geri planda Pers yayılmacı şovenizmini gizleyerek sinsi sinsi uygulamaya koydu. Suriye, Irak, Yemen ve Sudiarabistan’da gerçekleşenler tamamen pers yayılmacılığının ürünüdür. Mesele İran olunca bunları beklememek abes olurdu muhakkak. 


Akreple kurbağanın dostluğu ile ilgili hikayeyle bitirelim yazımızı. ‘’ Akrep nehrin kenarında durmuş karşı kıyıya bakmaktadır. Geçmek istemekte ama suyu geçmek için yaratılmamıştır, korkar. Dostu olan kurbağaya seslenir: Kurbağa kardeş, seninle dostuz biz, dostluğumuz hatırına beni karşı kıyıya geçirir misin? 


Kurbağa kendinden emin bir şekilde: Yapamam akrep kardeş, evet seninle biz dostuz ama uzak durmalıyım senden. Sen bir akrepsin ve zalim bir iğnen var, çekinirim senden. Akrep, kurbağanın endişesini anlar, ama vazgeçmemiştir. Bak kurbağa kardeş; şimdi sen beni sırtına alıp karşıya geçirirken seni sokabilir miyim hiç? Bunu ancak bir aptal yapar. Ben yüzme bilmem ki, seni sokarsam ben de boğulur ölürüm. Mantıklı gelmiştir kurbağaya. Hem eski dosttular, neden soksun ki? Kabul eder. Akrep yaklaşır ve kurbağanın sırtına biner. Suyu geçmeye başlamışlardır yavaş yavaş.Derken, tam da suyun ortasında, kurbağa sırtında bir yanma hisseder. Akrep sokmuştur. Acı içerisinde başını çevirir: Neden? Neden yaptın bunu, bak şimdi sen de boğulup öleceksin... Akrep üzgün ve pişman bir şekilde şöyle der: Elimde değil. İşte benim tabiatım bu!!!’’ Iranın tabiatı da akreb’in tabiatı gibi başka bir şey beklemek abesle iştigal olur. 


Hayırlı işler dileğiyle rabbim yar ve yardımcımız olsun

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar