Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

İkinci Barzani Vakası

Türklerin Sultan Alpaslan’ın önderliğinde Anadolu topraklarına yerleşmesinin başlangıcı olan  Malazgirt savaşında  tarafını Hristiyan Bizans’dan yana değil’de Müslüman Türklerden yana kullanan  Müslüman Kürtler uzun yıllar bu ayrıcalıkla yaşamış daha sonra  Osmanlı Devleti ve Safevi Devleti sınırları içerisinde özerk beylikler içerisinde yaşamaya devam etmiş; Çaldıran Savaşıyla birlikte bu konumlarında değişiklikler olmuştu. Osmanlı ve İran devleti arasında yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması, Bölgede yaşayan Kürt halkını iki ülke arasında fiili olarak paylaşımasına sebep oldu. Bu paylaşım -halen Rusya sınırları içerisindeki kalan  topraklarını sayarsak- beş ülke arasında devam etmektedir. Bu tarihten itibaren Osmanlı ile olan dostane ilişkiler,Osmanlı Devleti yönetim tarzında değişikliğe gitmesi neticesinde 1650’den 1730’lara kadar süren karmaşa sonrası Osmanlı özerk Kürt beyliklerinin çoğunu ortadan kaldırdı.

Kürtlerin son emirliği olan Botan Emirliği‘nin 1860 yılında dağıtılması ve Bedirxan Bey’in Girit adasına sürgün edilmesiyle Kürdistan emirlikleri son bulmuştur.  Bu son buluş Kürdistan bölgesinde yeni aktörlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. 1860 yılına kadar Kürt tarihini önderlik eden  emirlikler yerine, görevi  Şeyhler devralmıştır.

Osmanlının merkezileşme politikaları sonucu son verilen Kürt emirliklerinin ardından, Kürdistan bölgesinde otorite boşluğu olmuştur. Bu iktidar boşluğunu, ilk Kürt ulusal hareketi kabul edilen Şeyh Ubeydullah hareketi  ortaya çıkardı. Ancak bu hareket kısa süre sonra Osmanlı tarafından bastırılmıştır.

Bu tarihten sonra yaşanan Koçgiri İsyanı, Süleymaniye’de Şeh Mahmut Berzenci direnişi, Molla Mustafa Barzani Hareketleri, Şeyh Said İsyanı,  Ağrı Dağı Hareketi ve Xoybun, Dersim İsyanı gibi Kürt Ulusal hareketleri sol içerikli hareketler değildi.  Bu hareketlerin temel çıkış noktası milliyetçilik ve ulusal kurtuluşçu bir çizgi taşımalarıydı. Ancak bu hareketlerin büyük çoğunluğu bütün Kürdistanı kapsamak yerine bölgesel kalmışlardır.

Cumhuriyetle birlikte Türkiye’de yaşayan Kürtler için yeni bir dönem başlamıştır. Yaşanan isyanlardan sonra ciddi bir göç oluşmuştur. 

Dünyada ve Türkiye’de sol hareketlerin gelişmesi ile beraber Kürt sol hareketi de doğmuştur.. İlk sol hareket Irak ve Suriye’deki Kürtler arasında çıkmıştır. Bu dönemde yükselen Arap milliyetçiliğinin karşısında Kürtlerde sola yaklaşma zorlanmıştır. Irak ve İran KDP’si ve Suriye’de guruplar arasında daha sonra 1950’lere kadar Türkiye’de Kürt sol hareketinin çok zayıf olduğu görülmektedir. 1958’de hem sol değerleri hem de Kürt kimliğini önceleyen tarihte de “49lar” olarak bilinen bir grup ortaya çıktı. 49lar ve Dicle -Fırat gazetesi gazete çevresi Türkiye Kürtleri açısında bir mihenk taşı oluşturmaktalar.

Kürt sol hareketi iki kaynaktan beslenmiştir Birincisi TİP ikincisi FKF ve Dev-Genç‘tir. Ayrıca Barzani hareketinin Irak Kürdistan’ında gelişmesi de ayrı bir örgütlenmeyi tetiklemiştir. Her ne kadar Türkiye Sosyalist Hareketlerinin Kürt sorununa yaklaşımı, Kürtlerin ayrı örgütlenmelerini sınırlasa da durduramamıştır. 27 Mayıs darbesinden sonra yapılan 1961 anayasasının getirmiş olduğu ortam Türkiye toplumlarının özgün örgütlenmelerinin önünü açmıştır.  Kürtler de bu ortamı değerlendirmişlerdir.

Sait Elçi‘nin kurduğu Türkiye Kürdistan Demokrat Parti (TKDP), Öğrencilerin oluşturduğu Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO), Kemal Burkay’ın Öncülük ettiği Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi (TKSP), Partiya Karkerên Kürdistan (PKK), Rızgari, Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK) ve KAWA gibi örgütlenmeleri gerçekleştirdiler. Türkiye açısından total değerlendirdiğimizde sonradan kurulan PKK silahlı gücününde etkisiyle diğer kürt hareketlerini ezmiş  ve yok etmiştir. PKK’nın da kurulduğu günden bu yana Kürtlere ve bölge halkına yaşattıkları ortadadır. Mesud Barzani’nin durumu ise Katranı kaynatsam olur mu şeker cinsinsini sevdiğim cinsine çeker misali babası Molla Mustafa Barzani’nin hayallerini gerçekleştirme peşinde. Özellikle İsrail ve ABD de desteğini de alarak ay sonu bir ayrılık referandumu gerçekleştirecek. Ne yazık ki bölgeye kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecek olan bu girişim aksine bölgede domine etkisi ile çok büyük yıkımlar sebep olacak. Belki de Mesud Barzani babası gibi kendi sandelyesine tekmeyi kendisi vurmakta. Hiç kaçınılmaz bir şekil de En büyük siyasi ve ekonomik desteği aldığı Türkiye belki de ilk gülleyi indirecek kafasına. Aslında çok iyi bilmesi gereken bir Yahudi sözünü atlıyor Barzani. Herkesle savaş fakat Türk’le savaşma. Belki bize de ağır faturalar ödettirecek olan bu İkinci Barzani Vakası hiç şüphesiz karşılık görecek. İnşallah hayırlı olur. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar