Her doğum sevindirir insanı, bir o kadar da umuttur aslında.Ama eksikse birşeyler iç sesin bağırıyorsa delice,sen bastırdıklarını döküyorsan dışarı ,karışmıştır doğum sancısıyla yürek acısı birbirine.
Bebek doğacakmış henüz çocuk olan anneden. O, o kadar çocuk ki ne olacağını bilmiyor son dakikaya kadar. Artık iyice şişmiş bedeni çok yabancı kendisine.Yabancı olan sancı vuruyor birden ,acı veriyor ona, ağlatacak kadar acı ve bir o kadar da Korku. Dokuz aydır içinde sakladığı dertleştiği özeli gelmek istiyor artık kucağına.
Bir telaşla ebe aranıyor konu komşuya sorulup. Kadınlar odada toplanıyor
Erkekler aşağı dükkana yollanıyor. Ebe rahat bekleyelim diyor. Çocuk anne acı çekiyor ebede sigarasını. (acıyı çeken oymuş gibi efkarlanarak)
İki sandalye anne için bir sandalye ebeye. Uzun bekleyiş başlıyor çok uzun. Gece 12 ‘de başlayan bekleyiş sabırları tüketiyor.Ebe gelen giden var mı diye kontrol edip tekrar çekiyor sigarasını efkarla. (dersin anne bir doğuruyor ebe dokuz)
O bekleyiş yoruyor anneyi, bir an ölmek istiyor acının dinmesi için ölmek. Neler Geçiyor kafasından ve dudaklarında sessiz dua ’’Allah’ım bebebğim sağlıklı doğsun’’
Annesinin sırdaşı sırlarıyla doğuyor 4 saatlik yolculuktan sonra. Koca kafalı
Bembeyaz bir oğlan adıyla doğan. Ağlıyor, o anda büyüyen çocuk anne, içinde ne Varsa tuttuğu, akıtıyor atıyor dışarı. Ebe efkarlı içmiyor sigarasını dudaklarında gülümseme.
Kazanılmış zaferle tüttürüyor dumanını.
Aradan iki yıl geçiyor artık büyüyen anne yine doğum telaşında. Bu istemediği dokunup, okşayıp konuşmadığı, dertleşmediği bir bebek.
Bu sefer hastane yolundalar.Yürümek istiyor,sanki olacağı geciktirmek ister gibi.
Her vuran sancıda mağaza duvarına tutunuyor kimse elini tutsun istemiyor.
Hastanede yukarı alınırken yalnızlık hüznünü artırıyor hiç karnına gitmeyen eli değiyor istemediği bebeğine.’’Sakın beni yalnız bırakma’’diyor. Yine uzun bekleyiş kasvetli koridorlarda..Saatler geçmiyor,vakit bitmiyor. Gözünün önünde yaşadığı üç yıl. Annesini özlüyor birden babasının gülüşünü görüyor Cama vuran gölgede. Koridorun karanlık yerlerine gidemiyor korkuyor, hep korkmaz mı?
Zaten karanlıktan. İyi hissetmek için kendini bir an çocukluğuna dönüyor. Evinde şimdi. Sonra sokakta arkadaşlarıyla. Nasılda kan ter içinde yine yapmış bir yaramazlık tabanları
Yağlamış kaçıyor. Ha birde küfür sallamış en okkalısından. Gülümsüyor farkında olmadan. Sancının vurmasıyla bölünüyor anıları.Tutunuyor birazdan yatacağı yerin kenarına.
Ezan okunuyor ,ezanla yarışır gibi o da okuyor bildiği ne kadar dua varsa. Ağlıyor yıllarca. Ağlayamadığı ne varsa. Şimdi istiyor sevdiğinin elini tutmasını, önce sevdiği olmasını.
Kara kızı sabah 8’de geliyor kucağına ürkek, korkak, iste benim anne der gibi.
Yorgun gözlerle bakıyor avuç içi kadar kızına damlayan gözyaşıyla yanağına dokunuyor.
Yorgun anne çok ama çok yorgun. Onu yoran içindeki yalnızlığı kimsesizliği, Gözlerine bakıp işte bu bizim diyebileceği sevdiğinin olmayışı…
Halsizlikten bitmiş bedeni uykuya geçerken’’bu sondu’’diyor,’’ sevdiğimden olmadığı Sürece, son’’.
Facebook Yorum
Yorum Yazın