Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

İhanet Bir Bilmecedir

Geçmişten adam hisse kaparmış... 

Ne masal şey! 

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 

“Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 

Mehmet Akif Ersoy


Son günlerde olaylar cerayan ettikçe merhum şairin bu cümleleri aklıma gelir mırıldanırım. 


Rusya’nın son olaylardaki agresif tutumunu gördükçe geçmişi hatırlayarak olayları nasılda kolay çözeriz. Ama devletler arası ilişkilerde unutulmaması gereken altın kuralıda hatırlamakta fayda var neydi o kural devletlerin daimi düşmanları ve daimi dostları yoktur. Düne kadar yere göğe sığdıramadığımız dostumuz enerji müttefikimiz Ruslar (Putin) ne oldu da bir anda düşmanımız oldu. İşte tarihin sayfalarına baktığımızda Rusların dostumuz olmadığını anlatan vahim savaşdan bahsederek Türk-Rus ilişkilerine göz atalım. Bugünde aynı olayların nüans farkıyla gerçekleştiğini göreceksiniz. 


Sınır ihlali yapan Rus uçağını bahane edip Rusların dayılanmasına birazda tarihi olaylar üzerinden bakalım. İşte tarihe 20 Ekim 1827 de Navarin Deniz Muharebesi olarak geçen , Osmanlı ve Mısır donanmalarıyla, birlikte hareket eden İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları arasındaki bu deniz savaşı. Büyük Britanya, Rusya ve Fransa aralarında bir antlaşma yaparak Yunanistan’a bağımsızlık verilmesini istediler. Sultan II. Mahmut’un bu isteği reddetmesi üzerine Baltık Denizi’ne açılan Rus donanmasından bir filo, İngilizlerle birleşip, Akdeniz’e girdi. Rus-İngiliz gemilerine Fransız filosu da katıldı. Fransa, İngiltere, Rusya müttefik donanması, Mısır’daki Kavalalı İbrahim Paşa kuvvetlerine karşı deniz harekâtı başlattı. Mora İsyanında, Osmanlı ve Mısır gemileri Navarin limanında bulunuyordu. Müttefik donanması Osmanlı ve Mısır askerlerinin Yunanistan’dan çekilmesini istedi. Kabul edilmedi. Navarin’in açıklarındaki müttefik donanması, gayelerinin savaş olmadığını ileri sürerek, limana girmek istediler. 20 Ekim’de dostane bir havayla Navarin Limanı’na girdiler. Osmanlı ve Mısır gemileri hilal şeklinde birbirine rampa etmiş, üç sıra halindeydiler. Limana giren müttefik gemileri, savaş için bahane aramaya başladılar. Ateş gemisinin başka yere alınmasını istediler. Kabul edilmeyince, Mısır gemilerinden kendilerine ateş açıldığını ileri sürerek, savaşı başlattılar. 


Sonuç Osmanlı donanması Çeşme baskınından sonra yine ağır bir Rus yenilgisi aldı. Sonra peşinden gelen Kırım savaşı ile yaşadığımız 93 harbine bizi teşvik eden İngilizler ve Fransızlar bu savaşda her ne kadar bizim yanımızda savaşsalar da (Çeşme ve Navarin deniz savaşlarında İngiliz amiraller komutandır) bu savaşı Ruslara kaybettik. Ruslar Yeşilköy’e kadar gelip Ayestefonos anlaşmasını bizimle imzaladılar. Aslında ekonomi tarihçilerinin Osmanlının sonunu hazırladı dediği Kırım savaşında aldığımız borçlar sonumuzu yavaş yavaş hazırlamıştı. Devamında Osmanlı topraklarını kaybederken bu günlerde çok ismi geçen Irak ve Suriye sınırlarımızı çizen Sykes-Picot antlaşmasının ortağı Fransız ve İngilizlerle beraber tabi ki Ruslardı. Sonradan Bolşevik devrimi oldu da bu paylaşıma katılmadılar. 


Bu açıdan baktığımızda Rusya’nın Gürcistan, Ukrayna ve Kırım da yaptıklarından sonra Avrupa ve Amerika’nın başlattığı ambargo neticesinde ciddi bunalımlar yaşaması özellikle petrolün değer kaybı Suriye hamlesinden sonra ekonomik müttefiki Türkiye ile başlattığı gerilim diplomasisi sanırım Rusların sonunu hazırlayacak. Tabi tarihden çıkardığımız derslerden biri de İngilizlerin ayak izini takip etmek olmalı. 


Ortadoğu kaynarken sessizliğe bürünüp kuytularda ne planlar yaptıklarını öğrenemezsek geçmiş olsun bizlere. İngilizleri çok güzel tarif eden Kızılderili hikayesi vardır der ki hikayede Kızılderili eğer küçük bir suda iki balık kavga ederken görürseniz oradan muhakkak uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir. Haritalar yeniden çizilirken İngilizlerin sessizliği ürkütmüyor değil beni madem şiirle başladık şiirle bitirelim. 


“Tut ki gecedir 

Katiller huzursuz hırsızlar sinirli 

Hainler ürkekçedir

Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor 

İhanete gece müthiş bir gerekçedir 

İhbarlar birer sansar 

Bir telefondan bir telefona atlar 

İhanet bir bilmecedir. “

Atilla İlhan 

Hayırlı işler dileği ile Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar