Ne diyordu üstad Atilla İlhan?
“Tut ki gecedir
Karanlık sıvaşır ellerine camlardan
Birden kırmızıya döner trafik ışıkları
Kükürtlü dumanlar yükselir
Korkuya batmış cam kırığı adamlardan
Tehlikeye büyür sakalları
Tut ki gecedir
İhbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
Yeraltı örgütleri tetik üstünde
Adres değiştirmiş silah kaçakçıları
Fahişeler birbirinden kuşkulanıyor
Tut ki gecedir
Katiller huzursuz
Hırsızlar sinirli
Hainler ürkekçedir
Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor
İhanete gece müthiş bir gerekçedir
İhbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
İhanet bir bilmecedir”
Evet böyle diyordu Atilla İlhan bu şiirinde. Merhum Ahmet Kaya’da ne güzel okurdu bu şiirden esinlenerek yaptığı şarkıyı!
Her ihanette bu şiir gelir aklıma. Özellikle son bir buçuk yıl içinde Gezi Olayları, 17 – 25 Aralık Darbe Denemeleri ve Kobani istismarlarını yaşadıktan sonra genelde insanlık için, özelde ise milletimiz için ihanet hiç bitmemiştir diyebiliriz.
Brütüsler hep olacaktır insanlık tarihinde. Ancak biz hiç kendi tarihimizde canlı olarak bu kadar ihaneti göremedik. Tıpkı 2. Abdülhamit’in devril
mesinde, tıpkı Adnan Menderes’in ipe gönderil
mesinde ve yine Turgut Özal’ın şüpheli bir biçimde öldürülmesi gibi oldu bu ihanetler. Ama hiçbir ihanet bu kadar üst üste gelmemişti. 19’u bulduğu bilinen suikastin atlatılmış olması, çeşitli darbe denemelerinin bilhassa 2003-2007 tarihleri arasında vuku bulması, iktidardaki partinin kapatma davası ile tehdit edilmesi yetmemişti belki de! Sandıkta da bu adam ve partisi devrilmiyordu. O halde geriye sokak hareketleri; polis yargı cuntası ve Kürt mahallesinde bir Kobani fitnesi yakılması kalmıştı.
Evet bu yöntemlerde denendi. Ama yine maksat hasıl olmamıştı.
Pekiyi bundan sonra ne olur? Çok şey daha olur! Zira ihanet bir bilmecedir Atilla İlhan’ın dediği gibi. Her şey olabilir; yine gelecekler ama bugüne kadar olduğu gibi “geldikleri gibi de gidecekler”!
Facebook Yorum
Yorum Yazın