Hz. Musa’ya Verilen Mucize’ler Neden Hz. Muhammed’e Verilmedi?

   Sevgili okur, her zaman ki gibi bize anlatılan masalımsı hikâyelerin dinin kendisin olamayacağı, yalnızca Kur’an’ı kerimde olan hükümlerin din olacağını her zaman anlatıyoruz. Bu ay ki konumuz ise mucize!

 Mucize, cenabı Allah’ın önceki kavimlere inanmaları için insanları aciz bırakan ve elçilerin hak olduğuna delalet etmesi için peygamberlerine verilen olağan üstü olaylara denilir. Kur’an’ı kerimde mucizelerin geliş ve uygulanma amacını aşağıdaki ayetlerin eşliğinde anlamaya çalışalım.      


   “Meryem oğlu İsa, "Ey Allah’ım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza)  ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen)  bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın" dedi. 


   “Allah da, "Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkâr ederse, artık ben ona kâinatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim" demişti.” Maide suresi 5/114, 115


   Allah’ ın delil olarak gönderdiği açık bir mucizeden sonra kişinin inanması ve allaha teslim olması lazım gelir. Buna rağmen inanmamakta ısrar ederlerse,    inkarlarından ötürü helak edileceğinin tehdidi ile muhatap bırakılırlar. 


Tıpkı salih peygamberin kavmi gibi;  Allah’ın Rasulü, sâlih onlara:Bu, Allah’ın dişi devesine ve onun su içme günündeki hakkına dokunmayın.' dedi. Sâlih’i yalanladılar ve dişi deveyi kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Rableri de günahları sebebiyle onlara ağır bir ceza uyguladı. Orayı yerle bir etti. Şems suresi 91/13,14


   Mekkeli müşrikler de etrafta yaşayan Yahudi ve Hristiyan topluluklar gibi kendilerine bir elçinin gelmesini ve böylelikle daha iyi bir kavim olacaklarını söylerler ve Allah’a dualar ederlerdi.  


  - Müşrikler, eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok doğru yol üzere olacaklarına dair en güçlü şekilde Allah'a yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı. Fatır suresi 35/42 


   Ne zamanki yüce Allah Hz. Muhammedî elçi olarak Mekke ahalisine gönderdiyse de çok az bir kısmı hariç, onlar inanmamakta direndiler ve mazeretler üretmeye başladılar.


   “Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? 

Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır.” Ankebut Suresi 29/50, 51 


   Mekke o dönemde şiir ve edebiyatta ileri seviyede hüner sahibi idiler. Kur’an’ın şiirsel ve edebi anlatımları insanı aciz bırakacak seviyede gelmiştir. Gerçekten de apaçık bir mucize… Buna rağmen onunla iktifa etmek istemeyen güruhlar vardı. Öyle ki bu Kur’an onları atalarının yolundan çıkartmasın diye parmaklarını kulaklarına tıkayan insanlara Allah Zülcelal bu kitapla tehdit etti…

       

  - İçlerinden, (Kur'an okurken) seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar.  Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, "Bu (Kur'an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil" derler. Onlar başkalarını ondan (Kur'an'dan) alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar farkına varmaksızın, ancak kendilerini helâk ediyorlar. 

Enam Suresi 6/25, 26


   Müşrikler bu Kur’an’ın yüceliği ve mucizeliğine rağmen etraflarındaki ehli kitap kavimlerin inatları gibi başkaca mucizeler istediler. 

 

   - Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!" (Ey Muhammed!) De ki: "Şüphesiz Allah'ın, bir mucize indirmeğe gücü yeter. Fakat onların çoğu bilmiyor." Enam suresi 6/37  


   Tabi Hz. Peygamber tasarrufunda olmayan ve elinden bir şey gelmediği için bu duruma çok üzülüyordu. Rabbimiz bu duruma şöyle müdahale eder;

 

   “Tâ Sîn Mîm. Bunlar, apaçık   Kitabı’n ayetleridir. Ey Muhammed! Mümin olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin! Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.” 

Şuara suresi 26/1,2,3,4 


   Allah daha önceki kavimleri hatırlatarak kendilerine mucize gönderdiği halde inanmadıkları için onları helak ettiğini, esasında aleyhlerinde bir durum ortaya çıkacağını söyler. 


   Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Hâlbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın. 

Fatır suresi 35/43 


   İşte bu Allah’ın kanunudur. Bu kanunda sadece müşrikler istediler diye değiştirmeyeceğinin vurgularken, Kur’an’ın son kitap ve Hz. Muhammedin son elçi olduğuna dikkat çekiliyor… 


   Oysa sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez. Onlar bağışlanma dilerlerken de elbette Allah azap edecek değildir. Enfal suresi 8/33


   Çünkü Allah, dinini yerleştirip bir daha ne bir peygamber nede kitap gönderecek! Bu son olacağından ötürü ve Hz. Muhammed aralarında olduğu müddetçe onları helak etmeyecekti. Ve Allah, elçisini onların tuzağından koruyacak ve dinini tamamlayacaktı. Dileyen inanır ve dileyen inkâr edecekti. Ve müşriklere neden mucize göndermediğini şöyle açıklayacak rabbimiz.   


   - Bizi, (Kureyş'in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. (Nitekim) Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak için göndeririz. 

İsra suresi 17/59  

   

   Peygamberimize atfedilen bu rivayette kendisine Kur’an harici bir mucize verilmediğini söylediği halde kendimizi sorguya çekmemizin vakti gelmedi mi?  

"Bana mucize olarak verilen ise ancak Allah'ın bana vahyettiğidir / Kur'an'dır." ( Buhârî, Fedailu’l-Kur’an,1, İ'tisâm, 1; Müslim, İman, 239)


   İşte o müşrikler Hz. Peygambere ve kitabına inanmayıp başkaca mucizeler istemeleri aşağıdaki ayette net görülüyor!


   - Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, "Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık" diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik. Onlara katımızdan gerçek gelince, "Mûsâ'ya verilen (mucize)lerin benzeri niçin buna da verilmedi" dediler. Onlar daha önce Mûsâ'ya verilen (mucize)leri inkâr etmemişler miydi? Onlar, "İki sihirbaz birbirlerine destek oluyor" dediler. "Biz hepsini inkâr ediyoruz" dediler 

Kasas Suresi 28/47, 48


   Evet, kendimizi sorguya çekip aynı soruları kendimize soralım. 

   Bize bu Kur’an’dan başka mucize gelmemiş olması bize yetmiyor mu? Hala Kur’an’ı okuyup inanmayacak mıyız? Yoksa bizde Mekkeli müşrikler gibi; Hz. Mûsâ'ya verilen mucizelerin bir benzeri niçin Hz. Muhammed’e verilmedi mi diyeceğiz? Yok, Hz. Peygamberimize mucize verilmedi diye küçük mü düşürelim. Haşa… Allah böyle söylerken biz ne diyebiliriz ki! Allah peygamberine mucize vermediği halde ve o da hadisinde zikretmiş olmasına rağmen biz ona nasıl yakıştırırız. O peygamber bundan daha büyüktür deyip, Peygamberleri mi dövüştürelim! Asla bir Müslümanın yapacağı şey değildir. Bütün sorun Kur’an’a imandadır. İman güven demektir. Biz en doğru bilgileri Kur’an’dan alacağımıza göre bu bilgililere güvenip veya güvenmeme işine iman denir. Şimdi her kesin imanını Kur’an’a göre test etme zamanı geldi. Eğer inanıyor ve güveniyorsak;


   Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan müminlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. 

İsra Suresi 17/9 


(Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin. 

Zümer Suresi 39/41