Hz. İnsan’ın Yasak Ağacı

Sevgili okur, dergimizin bu sayısında Hz. Adem ile eşinin yasaklı ağacının ne olduğunu irdelemek, anlamak sözlerin en doğrusu olan Kur’an ayetlerine göre düşünmek ve akıl etmek istedik. Sonuç gerçekten Yahudilerin dediğigibi “iyi kötüyü birbirinden ayırt etme ağacımı“,  Hristyanların“elma, armut“ dediğimi, yoksa İslam düşünürlerin dediği gibi “arpa ve buğdaymıdır?” Kur’an herşeyi açıklayan bir kitap olduğuna göre Hz. Adem’in yasaklı ağacından bahsedip onu açıklamadan geçmesi olur şey değildir. Kur’an-ı Kerim-i okumadan anlamak, anlamadan sahiplenmek, kitapsız bir müslümanlığa yol açar. Evet! Bizim bir kitabımız var. gelin birlikte okuyup, birlikte düşünelim.

7/11 Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: 'Adem'e secde edin' dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.

7/12 (Allah) Dedi: 'Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?' (İblis) Dedi ki: 'Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.'

7/13 (Allah:) 'Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin.'

-Bu olayda şeytanın bulunduğu rütbesinden, makam olarak
Hz. Adem’den önce indirilmesini aklımıza not edelim.

7/14
O da: '(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)' dedi.

7/15 (Allah:) 'Sen gözlenip-ertelenenlerdensin' dedi.

7/16  Dedi ki: 'Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.'

7/17 'Sonra muhakkak onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Çoğunu şükredici bulmayacaksın.'

7/18 (Allah) Dedi: 'Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım.'

-İkinci kez’de iblisin dışlanması vurgusu dikkat çekicidir.

7/19 Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.

-Buradaki yasaklı ağacın (SOY AĞACI) olduğunu düşünüyoruz. Çünkü soy ağacının oluşabilmesi için anne-baba ve evlatların olması lazım gelir. Hz. Adem ile eşinin soy ağacı inşa etmeleri için onların çocukları olmasından geçer. Çocuk olabilmesi içinde sünnetullah gereği cinsi münasebet olması gerektiğini düşünüyoruz. Soy ağacı bütün milletlerde vardır ve kullanılan bir terimdir.  Ağaçların meyvesi olduğu gibi SOY AĞACI’nında meyvesinin çocuklar olduğu deyimleri dilimize de geçmiştir.

7/20
Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: 'Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir.'

-Gerçekten bir erkek ve bir bayanın üzerindeki örtüyü çıkarttığı zaman nelerin yaşanabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. İblis’in Adem ve Havva’nın hayvanlar alemindeki gibi çiftleşmesi bu yolla nesillerinin devam ettiğini ve etmesi gerektiğini vesvese vermesini ve bunu aşağıdaki ayette yemin ederek onları kandırdığını düşünebiliriz.

7/21 Ve: 'Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim' diye yemin de etti.

7/22 Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: 'Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?'
-Ve onlar cinsi münasebetle (soy ağacını) oluşturan ilişkiye girdiler. Ve bu işten haz alınan, lezzet alınan duygular içerdiği ayetten “ağacı tattıkları” diye tarif edildiğinden anlıyoruz. Ayıp yerleri (avret yerleri) kendilerine belirivermesi demek yok olan bir şey değil de esasen var olan bir şeyin farkına varmaları olayı olabilir. Utangaçlıkları ve mahcubiyetinden ötürü suç mahalli edep yerlerini gizleme refleksine girmiş olabilme ihtimalidir.

7/23
Dediler ki: 'Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız.'

-Ve bu “nikah akdi olmadan olan cinsi münasebetin her millete olduğu gibi yasak olmasını” Adem’den bu yana yasak (haram) olmasına bağlanabilir. Ama Allah’ın dilediği bir zamanda ve dilediği bir merasim ile nikahları yapılacağı düşünülürse Adem ile Havva nesebi türemesi helal yoldan olması akla daha uygun geliyor.

7/24 (Allah) Dedi ki: 'Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır.'

-Bu arada hatırlatalım. Şeytan daha önce indirildiğine göre buradaki çoğul ifadeleri en azı üç kişiyi temsil edeceğinden•(bakınız 20/123) Adem, eşi ve çocuk veya çocuklarından (soyağacın meyvesi)’den bahsedilirken Adem neslinin birinin diğerine düşman olarak bahçeden inmesidir. Maddi ve manevi bir inişte makamları alçalmış, nikahsız birlikteliğin kişiye getireceği bereketsiz yaşamın sonucudur (bakınız 20/17-118-124) Dar rızık ve sıkıntılı bir yaşam. Habil Kabil meselesini bize ne kadar ışık tutar bilmiyoruz, ama yinede yabana atmamak gerek.

7/25
Dedi ki: 'Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız.'

7/26 Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (varettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

-Adem’in nesline hitap eden bu ayet dikkatimizi çekiyor. Bize elbiseyi bir örtünmek ve aynı zamanda süs için (moda vs.) verildiğidir. Ama çarşaf ve tesettürlü dahi olsa veya cübbeli, şalvarlı ve sakallı dahi olsa insanın kendisinde takva yoksa bunun çok bir manası olmayacağını söylüyor bize ayet. Yani örtünmekle beraber takvalı ve hayalı olması da daha hayırlı bir iş olacağını öğütlüyor.

7/27 Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

-Yine Ademin nesline hitap eden ayet; (soyağacını) oluşturan cinselliğin nikahsız bir çeşidi ile yani zinanın bizim içinde bir yasak ağaç olduğu anne ve babamızı aldattığı gibi bizi de bir belaya uğratmamasını tembihleyen ayetin esasen yasaklı ağacın Adem’den kıyamete kadar haram olacağını anlayabiliyoruz. Ayetteki tembih ve öğüt bütün insanlığadır.

7/28
Onlar, 'çirkin bir hayasızlık' işlediklerinde: 'atalarımızı bunun üzerinde bulduk. Allah bunu bize emretti' derler. De ki: 'Şüphesiz Allah, 'çirkin hayasızlıkları' emretmez. Bilmediğiniz bir şeyi Allah'a karşı mı söylüyorsunuz?'

-Özellikle Hristiyanlar doğan bebeklerin Adem ve eşinden günahlı olduklarını düşüncesindeler. Bundan olsa gerekir ki yeni doğan çocuklara günahlarından arındırmak için vaftiz yaparlar. Oysa hiçbir çocuk anne ve babasının günahını yüklenmez ve masumdur. Ama hiristiyanlar Allah’ın Adem’i affettiğini görmezlikten gelirler.(bakınız 20/122)

17/32 Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

Bu ayetin Arapçasında “fahişeten”  kelimesinden zina olduğu anlayabiliyoruz. Aynı kelimeyi yukarıdaki Araf 28. Ayette kullanıldığını görüyoruz. Atalarınız derken ayetlerin siyakı ve sıbakına göre adem ve eşi kastedildiği muhtemeldir.

7/29 De ki: 'Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O'na) doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na dua edin. 'Başlangıçta sizi yarattığı' gibi döneceksiniz.

-Başlangıçta bizi bekar yarattığı gibi, yine ahiret’te bekar yaratıp cennete girenleri için dileyeni (amellerine göre mi?) kategoriler nasıl olacaksa; hak edeni, hak edenle bir merasim ve nikah akdi ile cennette evlendirecek olabilir. Biz ayetlerden bunu anladık. Bizim ki bir yorum olup doğrusunun ise Allah’ın yanında olduğunu hatırlatmak istedik. Maksat ayetleri okuyup üzerinde düşünmektir. Eğer hata yapmış isek kendimizi düzeltmek adına, konu ile alakalı değerli eleştirinize muhtacız.

Katkılarınız için şimdiden teşekkür ederiz. Hata yapmaktan Allaha sığınır, sizlerin dualarımızda olduğunuzu hatırlatmak istedik.  Selam ve dua ile.