HOR GÖRME GARİBİ

“Topluma mal olmuş birisini gördüğümde, bir şeyi hep merak ederim. Bu şahıs yaşamını Beşiktaşlı duruşuyla bir dağ gibi eğilmeden, dik ve onurlu mu yaşamaktadır.” Ahmet Yıldırım

Bazı şiir ve şarkılar aradan yıllar geçse de önemini kaybetmez. Aksine asırlara ışık tutar ve bilinçaltına işlenirler..

Nerde boynu bükük bir garip görsen,
Hor görme kim bilir ne derdi vardır..

Mısraları toplumun her kesimine hitap eden ve kritik derecede etkileyici , bütünleştirici özellikleri olan iki mısradır..

Günümüzde Beşiktaşlılar’a düşen en önemli sorumluluklardan birisi ve belkide en önemlisi kibirden uzak durmaları ve bir zamanlar rakibi olan kulüplerden katlarca öne geçmelerine rağmen , Kuran-ı Kerimde “Yeryüzünde kibirli bir şekilde yürüme” şeklinde bir ayet mevcutken Avrupa’da ve Türkiye’de hatta dünyada alınan başarılardan gurur duymalı ama asla böbürlenmemeliyiz.. Bu yüzyıl Beşiktaş’ın yüzyılı olabilir.. Bu yüzyıla Beşiktaş-Barcelona-Manchester yüzyılı ismide verilebilir.Bunu sadece Beşiktaşlı duruşunu her birime yayıp, barışı, hoşgörüyü, dostluğu, ve sevgiyi pekiştirecek bir araç olarak görmeliyiz..

Zaten insanoğlunun yaradılış gayesi de bu değil midir? Yaratıcıya olan görevlerinin yanında insanlar arasında diyalog ve hoşgörünün tesisi için insanlar ne yapmalı? Hani Tolstoy bir eserinde “Gerçekten de bir kuş uçabilecek, yiyecek toparlayabilecek ve yuva inşa edebilecek şekilde yaratılmıştır; bir kuşun bunları yaptığını gördüğümde onun mutluluğundan bende mutluluk duyarım. Bir keçi, bir yaban tavşanı ve bir kurt da kendilerini besleyecek , yavrulayacak ve ailelerine bakacak şekilde yaratılmışlardır; ben de onların bunları yaptığını gördüğümde, onların mutlu olduğunu ve varoluşlarının akla uygun olduğunu kesin olarak bilirim. Peki o halde insanın yapması gereken şey nedir? ” Günümüz Türkiye’sinde futbolda başarının simgesi Beşiktaş etrafında kenetlenmek , rakipleri küçük görmemek, hor görmemek birilerinin yapmaması gereken şeydir.

Peki burda rakiplerimizin hiç mi suçu yok? İşbirliğine gitmeleri, diyaloglarının samimi olmasına ve art niyetli olmamasına bağlı değil mi? Yok etmeye amaçlı kulüplerimizden nasıl başarı bekleyeceğiz? Peşlerinden sürükledikleri taraftarların sağlam bir ruh haliyle, sağlam bir psikolojiyle maç seyretmelerini nasıl sağlayacağız? Sonunda iki kulüp, yöneticileri ve taraftarları malesef açıkta kalacak ve iş işten geçmiş olacak..

Beşiktaşlı’nın görevi hor görmemek, peki rakiplerinin görevi ne.. Halkın Takımı’nın izlediği yolu takip etmeleri kısa vadede değilse de uzun vadede bir işe yarayabilir.. Tabi kendileriyle uğraşmaktan zaman ayırabilirlerse.. Hani bir zamanlar “Sherlock Holmes ve Dr. Watson adlı iki bilim adamı dağda bir araştırma kampı yapmaktadırlar. Çadırlarını kurup, gece uyurlar.

Holmes geç saatlerde Watson’ı uyandırır:“Watson, yıldızlara bak ve bana bundan ne çıkardığını söyle.” Der.Watson: ”Milyonlarca yıldız görüyorum.”Holmes sorar: “Bu sana neyi gösteriyor?”

Watson bir an düşünür ve yanıtlar:“Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Bu da başka yıldızlarda hayat olabileceğini düşündürüyor bana. Yıldızların konumuna bakarsak saatin 03.00’ü / üçü çeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?

Holmes arkadaşını sabırla dinlemiştir ama artık dayanamaz:“Bırak bilimsel açıklamaları Watson, biri çadırımızı çalmış görmüyor musun?” Holmes ve Watson gibi ikisininde açıkta kalmaması Beşiktaş’ın ne yaptığını görebilmelerine bağlıdır..

Kimseyi küçük görmeden , eşit insan olma paydasında birleşelim.. İyi insan olma paydasında birleşelim.. Hatta bunu, mağdur, çilekeş takım taraftarlarının durumuyla ilişik merhum Necip Fazıl’ın şiiriyle başlatıyorum.

DAYAN KALBİM

Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyayı esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!