Hepimiz biliyoruz ki Allah, Şirk Koşanları asla bağışlamayacak. Şirk koşmayanlardan ise içlerinden dilediğini bağışlar. “Muhakkak ki Allah, O’na şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki şeyleri dilediği kimse için bağışlar. Ve kim Allah’a şirk koşarsa, o takdirde büyük bir günah işleyerek iftira etmiştir.” (Nisa 4/48) “İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Bu yüzden de kıyamet gününde amelleri için her hangi bir terazi kurulmayacaktır.” (Kehf 18/105)
Yani şirkin dışında kimin bağışlanacağını veya bağışlanmayacağını bu ölçeğin veya kriterin nasıl olacağı, konuyu merak edip ayetlerden cevabını aramaya başlayalım. Daha net anlaşılması için bir örnek üzerinden anlatım yapalım istiyoruz. Her türlü tecavüzü yapan ve insanların haklarına musallat olan bir kimse, sırf Allah’a ortak olmadı diye cennete girecek mi? Aksine cehenneme de girebilir… Zaten şirk koşanlar ve bile bile küfrü tercih edenlere terazi de kurulmayacaktır!
“Artık üç bölük olursunuz. Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! Ve (üçüncüsü de) ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir. Onlar, en gözde olanlardır.” (Vakia 56/ 7-11)
Bu ayete göre mahşer gününde insanlar üç gruba bölünecekler.
Birincisi şirk gibi büyük bir günahı irtikâp edipte o halde ölen veya sırf inatlarından ötürü her şeyi çok iyi bildikleri halde kâfirlikleriyle ölen insanlar ki kitapları sol taraftan verilecek ve bunlar için “terazi” kurulmayacaktır. Yani bunlar direk olarak ebedi olan cehenneme atılacaklardır.
“Andolsun Rabbine, onları da, şeytanları da mutlaka dirilteceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. Sonra, her bir gruptan Rahmana karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız. Muhakkak ki, biz onlardan hangilerinin öncelikle cehenneme gireceğini, herkesten iyi biliriz.” (Meryem 19/68-70)
“Allah’a ortak koşanların, bizzat kendi küfürlerine kendileri şahit iken Allah’ın mescitlerini onarmaya yetkileri olamaz. Onların yaptıkları boşa gitmiştir ve onlar cehennemde sonsuza kadar kalacaklardır.” (Tevbe 9/17)
İkinci grup ise Allahtan sakınmış ama buna rağmen yanlış veya eksik yapmış kimseler olduğunu anlayabiliyoruz.
“Artık kimlerin (sevap) tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Tartıları hafif gelenler ise, kendilerini zarara soktukları için cehennemde ebedi kalacak olanlardır. Ateş onların yüzlerini kavuracak ve dudakları acıdan çarpılmış olarak orada kalakalacaklar. [Ve Allah onlara:] “Mesajlarım size ulaştırılmamış mıydı ve siz de onları yalanlayıp durmamış mıydınız?” [diyecektir].”(Mü’minun 23/102-105)
“Artık gerçekten o inkâr edenlere şiddetli bir azap tattıracağız ve yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.” (Fussilet 41/27)
Tam da burada dikkatinizi yukarıdaki soruya çekelim. İnanmış olduğu halde kötülükleri benliğini kaplamış bir kimsenin terazinin sevap kefesi eğer hafif gelirse o da ebedi cehenneme atılacaktır. Yani bilindiği üzere; cezasını çektikten sonra çıkarılıp cennete gidemeyecektir!
Yine bu ikinci gruptan sevap tartısı ağır gelenler de olabilir. Bunlar Cehennemin etrafındayken o dehşetli sahneye şahit olmuşken, Allah onlara şefaat eder ve affedebilir.
“Sonra takva sahiplerini kurtarır; zalimleri ise orada dizüstü çökmüş halde bırakırız.” (Meryem 19/72)
Şirk koşmayanların amelleri terazide ağır gelen cennete, hafif gelen ise cehenneme gider. Her iki grup için de gittikleri yer ebedîdir. Tartısı ağır gelenin günahlarının üstü örtülür. Güzel amellerine göre cennetten bir kata yerleşir.
“İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, Biz onların [önceki] kötülüklerini mutlaka sileriz ve onları yaptıkları iyiliklere göre ödüllendiririz.”(Ankebut 29/7)
Gelelim üçüncü gruba; bunlar birinci grubun simetriğidir. Yani terazi kurulmayacak olan kâfirler gibi mümin olarak ölmeyi becermiş ve salih amel ile imanını süslemiş kimselerdir. Bunlar ise kitapları sağdan verilip adeta bir kurtuluş vizesi alanlardır.
“Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onlar cehennemin hışıltısını bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedî olarak kalırlar.” (Enbiya 21/101-102)
Ve bunların yanında birde öncüler vardır ki “ne mutlu onlara”. Onlar Resullerin arkadaşları olarak cennette beraber olmayı hak kazananlardır.
“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şahitlerle ve iyi (salih) kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa 4/69)
İşte bu grupta olanlar için de terazi kurulmayıp direk cennete girecekler arasındadırlar. Hatta bunları; “En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları,
“İşte bu, size vaat edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar.” (Enbiya 21/103)
Sonuç, aşağıdaki ayetlere dayanarak ta iki gurubun olacağı ve bunlarında simalarından belli olacağı aşikârdır.
“Bazı yüzlerin mutluluktan parladığı, bazı yüzlerin de ıstırap ile karardığı o hesap gününde, yüzleri kararanlara: “İman ettikten sonra Allah’tan gelen gerçekleri örtbas mı ettiniz? O gerçekleri örtbas ettiğinizden dolayı tadın bu azabı.” denilecek. Yüzleri pırıl pırıl olanlara gelince, onlar Allah’ın rahmeti içindedirler ve o rahmet içinde temelli kalıcıdırlar.” (Ali-İmran 3/106-107)
Ortancı gruba yani terazi mihengine vurulacaklar gelince “İkisi arasında bir perde, Araf üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehennemliklerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar. Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiği zaman, “Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma” derler. Araf’takiler, simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz kibir size bir yarar sağladı!” “Sizin, ‘Allah bunları rahmete erdirmez’ diye yemin ettikleriniz şunlar mı?” (Sonra cennetliklere dönerek) “Haydi, girin cennete. Size korku yok. Siz üzülecek de değilsiniz” derler.” (Araf 7/46-49)
Ayetlerden de anladığımız kadarıyla sağdan kitabı verilenler direk cennete, soldan kitabı verilenler direk cehenneme girecektir. Ortada kalacak olan zümre ise kendilerine tartı kurulacak kimselerdir. Sevap veya günah kefesinin ağırlığına göre durumu belli olacaktır. Ayrıca Kur’an’dan öğrendiğimiz kadarıyla günah yükü ağır gelecek olan kimselerin; ebedi cehenneme atılacağını ve oradan kurtuluşun olmadığı veya olmayacağını anladık. Bu çarpık inancımızı ayetlerin ışığında acilen düzelmemiz gerekir. Allah korusun, günah işleyip te nasıl olsa cehennemde yandıktan sonra kurtulacağım hesabını yapanlar; lütfen hesabınızı Allah’ın kitabına göre yapınız!
Ramazan bayramı, dünyanızı sevgi ve barış ile doldursun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın