Malum Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 28 Şubat davasında müebbet Ceza alan aralarında Çevik Bir ve Çetin Doğan’ın da bulunduğu 14 Hükümlü hakkında önce tutuklama akabinde de yakalama kararı verdi. Devamında ise 28 Şubat darbesinin cuntacı generallerinden Çetin Doğan tutuklanarak Muğla Cezaevine kondu. Yine 28 Şubat’ın sembol ismi Çevik Bir de Muğla’nın Milas ilçesinde yakalanarak gözaltına alındı. Bu durum kamuoyun da tekrardan 28 Şubat ve davasını gündeme getirdi. Farklı kesimlerden insanlar çok çeşitli tartışma içerisine girdiler.
Biz de bu hususta fikirlerimizi bir kaç madde halinde ifade edelim. Milletimizin genel kanısı geç de olsa adalet yerini bulmuş ve bir daha böyle teşebbüslerin yaşanmaması için yargımız darbeseverlere gerekli mesaj vermiştir. Artık cuntacıların yaptıkları yanlarına kalmayacak ve hukuk önünde bedel ödeyeceklerini en net biçimde görmüşlerdir. 28 Şubat Davası’nın ilk iddianamesinin FETÖ’cü hâkim ve savcılarca hazırlandığını söylemek ve bu sebeple FETÖ kumpası olduğunu iddia etmek boş ve geçersizdir. Çünkü aradan dokuz sene geçmiş ve bu savcı hâkimler FETÖ’den hapistedir. Kararı vatansever savcı ve hâkimler vermiştir. Eğer bir dava da verilen kararı o davanın iddianamesini hazırlayanların kimliği üzerinden yorumlayacaksak “ Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere” FETÖ tarafından iddianameleri hazırlanan ve beraat ile neticelenen davalarını nereye konumlandıracağız? O zaman o beraatleri sırf iddianameleri FETÖ’cü savcı ve hâkimler hazırladı diye sakıt ya da geçersiz mi sayacağız? Bu iddia da temelsiz ve geçersizdir. Ergenekon ve Balyoz davalarının beraat ile neticelenmesi ne kadar meşru ise 28 Şubat davasında verilen mahkûmiyet kararları da o kadar meşrudur.
Gerek merhum Erbakan hocamızın gerekse de birçok Refah Partili siyasetçinin 18 Haziran 1997 de kendi istekleriyle istifa ettikleri ve bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmadıkları iddiasına gelince; Her şey 1997 yılında Büyük Türk Milletinin gözleri önünde cereyan etmiştir. Çok ağır tahriklerle ve akıl almaz suçlamalarla hocamız adeta muhakeme edilmiş ve “Ya bu kararları imzala ya da istifa et” tehditlerine muhatap olmuştur. Ancak tüm bunlara rağmen Başbakan Erbakan MGK kararlarını görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine havale etmiştir. Ne yazık ki bu kararların TBMM’de görüşmeye fırsat bulamadan yürütülen tanklar, birçok üst rütbeli subayın Başbakan Erbakan’a ağır hakaret ve tehditleri, dönemin medyasının halkı kışkırtan hükümeti istifaya davet eden, tüm işçi ve işveren sendikalarının ( 5li çete ) tehdidi ve yine Genelkurmay üst düzey yetkililerine dayandırılan aşağıda örneğini göreceğiniz “Gerekirse silah bile kullanırız” tehditleri netice vermiş Başbakan Erbakan 18 Haziran 1997’de görevi koalisyon ortağı Tansu Çiller’e devretmek niyeti ile istifa etmek zorunda kalmıştır… FETÖ’nün 28 Şubat davasını desteklediği hattı zatında “28 Şubat’ın FETÖ’ye karşı yapıldığı iddiası” ise saç baş yolduracak cinsten bir hilafı hakikattir. Tüm Türkiye hatta Dünya şahittir ki bu terör örgütü ve lideri Fetullah Gülen 28 Şubat darbe teşebbüsünü tüm gücü ile desteklemiştir… Mademki Fetullahçı çeteye karşı yapılmış bir harekettir 28Şubat! O halde neden bu çete ve lideri ölümüne desteklemiştir bu darbe teşebbüsünü.
İşte size o günün manşetlerinden bir demet.
Pekâlâ, bugün hapse konan o günün kudretli generali Çevik Bir’e Fetullah Gülen in “Okullarımın anahtarlarını size teslim etmeye hazırım” gibi cümlelerle dolu olan mektubunu nereye koyacağız? İmam Hatiplere kota getirilip FETÖ okullarının önünün açılmasını nasıl izah edeceğiz? 28 Şubat her bakımdan Fetullahçı çetenin önünü açmış başta dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere birçok üst düzey askeri yetkililerce Fetullahçı örgüt mensupları Genelkurmay karargâhında ağırlamışlardır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın