Geçenlerde eski başbakanlardan ve bir dönemin en etkili sol siyasetinin lideri olan rahmetli Bülent Ecevit’in ölüm yıldönümünde, bir anma töreni ve programı yapıldı. Bu programı icra edenler ise Türkiye’de sol görüşün tek temsilcisi olarak atfedilen, Ana Muhalefet Partisi CHP üstlendi. Bu hazırlanan programda bir takım, tanıtım ve sine vizyon gösterimleri sunuldu ve davet edilen sol kesimin sembol isimleri birer konuşma yapıp Ecevit’i anlattılar.
Buraya kadar her şey normal. Ama öyle bir isim davet edilmişti ki o programa akıllara zarar. Yıllarca Ecevit’e düşmanlık etmiş, Solculara hakaret etmiş, Darbe dönemi öncesi öldürülen sol görüşlü gençleri, insan olarak görmeyen açıklamalarda bulunmuş ve en önemlisi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi için yapılan meclis oylamasında, Red oy kullanmasınlar diye kendi Milletvekillerini partiden atmakla tehdit etmiş bir siyasetçi olan Süleyman Dmirel’de davet edilmişti.
Evet bu ülkede Ecevit’i anlatacak kimse kalmamış gibi, o programa davet edilen ve yıllarca küfrettiği, hakaret ettiği adamı kendi varislerine anlatacaktı. Kanım donarak dinledim anlattıklarını. “Birbirimizi geç anladık” diyecek kadar yüzsüz bir açıklama yapmış ve “Kendisini özlüyorum, rahmetle anıyorum” diyecek kadarda pervasızlaşmıştı.
Demirel’i tanırız biliriz, bu yüzden çok şey söylemeye de gerek görmüyorum, ama asıl kahredici olan, ona bu sözleri söyleyeceği bir zemini hazırlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu. Yahu sağır sultan bile bilir ki, Ecevit’in son zamanlarında yürüyerek girdiği Başkent hastanesinden tekerlekli sandalye ile kaçırıldığını ve orada hayatına kastedildiğini. Ecevit’e bunu reva gören Bu hastanenin başhekimi ve Demirel’in kadim dostu olan Mehmet Haberal’ı Milletvekili seçtiren ve bunu Demirelin hatırı için yapan, Onun hapisten çıkması için meclisi boykot eden bir sol parti düşünebiliyormusunuz? Her fırsatta Yeni CHP diye bas bas bağıran Kılıçdaroğlu, Partisinin tabanında oluşan bütün rahatsızlıklara kulaklarını tıkayarak, değişimden ne anladığını göstermiş oldu. Bu içinde bulunulan tutum, Yenilikçi bir sol hareketi değil, tam tersine solun gördüğü en yeni ihanettir.
Bir dönem CHP’de parti teşkilatlarını eğitim uzmanlığı görevini yürütmüş biri olarak, kariyerimde böyle bir görevi icra etmiş olmaktan hicap duyduğumu belirtmek isterim.
Dünyanın yaşanılası bir yer olması için dengeli bir siyasete ihtiyaç olduğuna, bu dengenin sağlanabilmesi için ise Sol düşünceye ihtiyaç olduğunu düşünen Liberal bir solcu olarak diyorum ki.
“Bu ülkede ömrünü, Sol düşünceyle mücadeleye adayan bir statükocuyu, kürsülere çıkarıp, solcu düşünceyi, Solcu bir Lideri anlattırmak eğer Solculuk ise, Ben solcu değilim Beni YOK Yazın…
Facebook Yorum
Yorum Yazın