HDP’nin Kapatılması İstemi

Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmezidir. Bir partinin kapatılması söz konusu olduğunda, bu durum çoğumuzda kaygı yaratır. Maalesef darbelerde veya keyfi nedenlerle parti kapatma istemleri hatırımıza düşer.

En son yüzde 40’ın üzerinde oy almış, milyonlarca seçmeni olan AK Parti’ye açılan kapatma davasının gerekçeleri dün gibi aklımızda. Laiklik karşıtı eylem ve sözler, irticai faaliyetler. Bunu ispatlamak için de çeşitli ifadeler ve gazete kupürleri.

Gerçekte ise okunan niyetler ve eşleri örtülü siyasilerin ülkenin en tepesinde görev yapmalarıydı. Bir de inanç ve fikir özgürlüğü kapsamındaki çeşitli ifadeler güya delildi. 

Özellikle muhalefetin AK Parti’nin kapatılmasını beklediği dava, hazine yardımının bir bölümünün kesilmesiyle son buldu.

O dönemde bazı gazetecilerin, Genel Kurmay Başkanı’na başörtüsü hakkındaki görüşlerini sormaları, siyasilerin örtülü eşlerini eleştirel biçimde mevzu etmeleri unutulacak gibi değildi. Şimdi geldiğimiz noktada ise örtülü kadınlarla siyasi içerikli reklam filmi çeken bir CHP’nin, SP ile ittifakını görüyoruz. 

Başka ittifaklar da var; HDP’nin CHP ile ittifakı. Şaka gibi değil mi? Kime karşı bu ittifak peki? Adım adım inanç ve ifade hürriyetini genişletip, keyfi nedenlerle parti kapatmaları zorlaştıran, etnik kimliklerin birtakım haklarını özgürce kullanmasını sağlayan ve anadilde propaganda imkânını yaratarak, özgürce siyaset yapma kanallarını açan AK Parti’ye.

Geçtiğimiz günlerde HDP’ye kapatma davası açıldı. HDP’ye en karşıt olanların bile ilkesel olarak parti kapatılmasına karşı duruşları ve fakat maalesef demokrasinin kesin bir dille reddettiği terörün HDP için bir araç olarak görülmekten vazgeçilmemesinin buna sebep olduğu dile getirildi.

HDP dahi “PKK ile ilişkimiz yok.” diyemiyorken, sırf muhalefet olsun diye “Altı milyon oy alan partiyi kapatamazsınız.” retoriği ortaya atıldı. Arkasında PKK’nın olduğu bir siyasi partinin aldığı oy oranı ne kadar güvenilir olabilir ki! Silah ve sandık! Tehdit, şantaj, çocuk kaçırma ve sandık! Hani nerede demokrasi!

Oysa HDP’ye gösterilen tolerans ve anlayış, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Defalarca örgütle arasına mesafe koyması hususunda çağrı yapılmasına rağmen HDP, PKK’yı çeşitli eylem ve ifadeleriyle de destekleyip, sinir uçlarımızla oynamayı tercih etti. Kazandıkları belediyelerin imkanlarını örgüt lehine kullandılar.

Ayrıca onlara göre Kürt halkı bu davaya tepki gösterir; PKK daha da güçlenir ve böylece kendilerine de yeni alanlar açılırmış. Tamam da geçmişte HDPKK karşısına dikilen Diyarbakır Anneleri ve Şırnak’ta, Van’da teröre karşı yürüyen binlerce Kürt yoktu. O yüzden geçmiş koşullarla şimdiyi kıyaslamaları hata olur. Ne koşullar aynı ne de baskıyla, şiddetle korkuttukları Kürtler aynı. PKK, Kürtleri katleden ve siyaset yapılmasından rahatsız olan bir terör örgütüdür. HDP, bunun bir parçası olmamalı. Mecliste olmanın gereğini yapmalı. 

Kimine göre bu kapatılma davası hukuken doğru, siyaseten yanlıştır. Nasılsa yenisi açılacaktır. Evet haksız sayılmazlar ama gerçekten demokrasi inşa edilmek isteniyorsa, bazı komplekslerden kurtulup ilkesel olarak yaklaşılmalı. Örgüte özel demokrasi olmaz. Yarın DEAŞ parti kurarsa...

Doğru olan terörün karşısında ortak tavır almak, mücadeleyi siyasi arenada sürdürmektir. Umarız ki HDP de doğru olanı tercih etme cesaretini gösterebilsin.