Hayatın Kendisi Matematik

Hepimiz günlük yaşamımızda hiç farkında olmadan aritmetikten yararlanır ve hiç düşünmeden de kullanırız.   Anlamını bilmediğimiz ve  günlük dilde kullandığımız birçok sözcük de öyle.  Karşılığı bize sorulacak olsa belki de şaşırır, bocalarız. Düşünmeden yaptığımız birçok davranışın nedenlerini de araştırmadan geçiştiririz. Aslında  yeni şeyleri merak etmek, keşfetmek  ve ilgi duymak bize daha çok şey  öğretir, farklı şeylere yönlendirir ve buda bize başarı getirir…

İşte bizler de gençlerimize Matematiğe neden ihtiyaç duyduğumuzu,  hayatımızdaki yerini, amacını mutlaka anlatmalı ve matematiğin amacının insanların doğuştan getirdiği düşünme kabiliyetini geliştirmek olduğunu söylemeliyiz. Bilmeliyiz ki; uyandırdığımız merak ve farkındalık onları hayata daha çok bağlayacaktır.

Matematik aynı zamanda edinilen bilgileri, fen ve sosyal bilimlere transfer etme olanağı da sağlar, zihin ve yetenek gelişimine yardımcı olur, kişiyi  günlük hayat hazırlar ve hatta  hayatımızı kolaylaştırır.
   
Bugüne kadar edindiğim tecrübeye göre aslında her şey sevgiyle başlıyor.
Doğayı sevmek, insanı sevmek, öğretmeni sevmek, matematiği sevmek sevmek, sevmek ve yine sevmek…

Yılların tecrübesi ve gözlemlerime dayanarak ders öğretmenini seven çocuk o dersi hem daha iyi dinliyor, anlıyor hem de daha başarılı oluyor. Kendi öğrencilik yıllarınızı hatırlayınız  lütfen…

Bana ne zaman mesleğiniz nedir?  sorusu sorulsa “Matematik öğretmeniyim“ dediğimde “Ayyy matematik öğretmeni mi ? En sevmediğim derstir? Ya da matematik en zor ders?, ya da “hhıııı !!! “ Hiç anlamadığım bir ders“ diyenler çok olmuştur…

Sahi neden sevilmez bu ders ?   Neden bu kadar korkar öğrenciler ?
Belki de temeline inmek lazım …
Başka bir deyişle; matematiği ürkütücü kılan psikolojik nedenler öncelikle
giderilmelidir. Çocuk psikolojisi üzerinde çalışanlar, çocukların özellikle ilkokulda matematiğe karşı tavır aldıklarını belirtiyorlar. Sorun, hem işlevsellik hem de yöntem sorunudur.
 
Özellikle temel eğitimde öğrenci, öğrendiği bilgileri kullanabilmelidir.
Tabiki herkes matematiği sevmek ve tercih etmek zorunda değil. Fakat hayatın içinde var olduğunu hatırlamalı ve unutturmamalıyız.

Derslerimde bazı öğrencilerim  matematiğin günlük hayatta hangi işlere yarayacağını sorarlar. Onlara ilk söylediğim şudur:

Sabah kalktınız, okula veya işyerine gideceksiniz güne başlarken neler yaparsınız? Önce saate bakarsınız (burada zaman kavramının ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak  1 saat 60 dk. 1 dakika 60 saniye 1 gün 24 saat bunlar hep matematiğin içinde var diye devam ederim. Ve hayatımıza nasıl yansıdığının altını çizerek, her işimizi bu çalışma planına göre nasıl ayarladığımızı hatırlatırım.
 
Herhangi bir şeyi satın aldığımızda ödediğimiz veya geri aldığımız para üstünü sayarken, pazarda alışveriş yaparken, borsadaki hisse değerinin artış miktarını hesaplarken, kişi bilinçli bir şekilde matematik yapmakta… Burada doğrudan matematik becerilerini ve bilgilerini kullanmaktadır..(Alış veriş bütünüyle matematik zaten) Kullandığınız otobüs saatleri, seyrettiğiniz televizyon programları, izlediğiniz futbol maçlarının süreleri,  basketbol maçlarındaki skorların  rakamı hep sayılarla ifade edilir. Bu örnekleri günlük haytımızda daha da çoğaltabileceğimizi söyleyerek, aslında matematiğin işimizi ne kadar kolaylaştırdığının önemini bir kez daha anlatırım.

Haydi şimdi bu söylediklerimden tüm sayıları ve rakamları çıkarıp atın; nasıl proglamyacaksınız? işinizi nasıl planlayacaksınız? diye bu sefer ben sorarım onlara...
Cevap hep aynıdır. “Evet Hocam, ama” diyerek devam ederler. Bütün bunların yanında türkçe dersinin önemi bile çıkar ortaya, derdimizi de güzel bir türkçe ile anlatabilir ve anladıklarımızı yorumlayabileceğimizi dile getiririm.
“matematik olmadan yapacağımız şeyler böylelikle daha sınırlı olur ve pek zevk vermez bize” diyerek anlatırım hep…
 
Evet yeni yetişen kuşaklara matematiksel görüş, matematiksel düşünüşü vermek artık bir zorunluluktur ama matematiği diğer derslerle paralel yürütmenin de önemi vurgulanmalıdır bence…

Bu nedenle hayatın içinden gelen matematiği yine hayatımızı kolaylaştırmak için hayata katmamız gerektiğini vurgulanmalıdır.

Peki biz öğretmenlerin yapabileceği neler var ? Özellikle okul öncesi eğitimdeki  öğretmenlerimiz ve 1. Kademe öğretmenlerimiz sınıf öğretmenlerimiz, 2. Kademedeki  branş öğretmenlerimiz matematiği biraz sevmeli ki öğrenciye de bu dersi sevdirebilsin; çoklu zeka sistemine göre uygun öğretim  ve teknik modellerini kullanarak, değişik etkinliklerle bu dersin zor olmadığını gösterebilsin.

Çocuklar ilk önce her şeyi gözlem yaparak aile içinde öğreniyorlar ve bunu da çok iyi yapıyorlar . Anne babalara seslenerek şunu  da belirtmek isterim: Sizlerde çocuklarınızı yetiştirirken bu dersin çok zor bir ders olmadığını, öğrenirken dikkatle dinlenmesi gerektiğini ve bol bol pratik yaparak  bu dersi daha kolay başarabileceklerini  söyleyiniz.
 
Çünkü HAYATIMIZIN  KENDİSİ MATEMATİK…

Yeni eğitim ve öğretim yılında herkese sağlıklı ve başarı dileklerimle…
Sevgiyle kalın….