Oh ne ala dünya adamlar müstemleke ilanını açık açık deklare ediyorlar ve bunu açıkça ortalıkta utanmadan. Malumunuz yine basından hep beraber gelişmeleri takip ediyoruz. Türkiye’nin Çin ile füze anlaşma imzalamasının hemen ardından Amerikalı askeri yetkililer bu füzenin NATO hava ağına entegre olamayacağı ve sebeple Türkiye’ye baskıya başlamışlardı. Türkiye, Amerika’nın bu tezi karşısında, yine Rusya menşeili S-400’ lerin bir önceki modeli diyebileceğimiz S-300 füzelerini Yunanistan’ın aldığını ve NATO’ya entegre olduğunu NATO görevleri yaptığını masaya koydu. Amerikalılar ısrarcı olunca bu kez Türkiye, Çin füzesinin gerekirse NATO’ya entegre edilmeyeceğini ve milli hava ağında kullanılacağını vurguladı. Ancak bu da Amerikan müttefiklerimizi ikna etmeye yetmedi. Amerikan baskıları daha sertleşti. Bir süre sonra Amerika son hamlesini yaptı. Türkiye’yi, uzun menzilli füze anlaşması imzaladığımız Çinli CPMİEC’in “kara para aklama suçu işlediği, eğer bu şirket ile anlaşılırsa Türkiye’nin de bu doğrultuda sorgulanabileceği, hatta cezalandırılabileceği” yönünde tehdit etti.
Bu gelişmeler üzerine Türkiye ülkenin hava savunma güvenliği açısından kritik öneme sahip bu sistemi elde etme arzusu ile Ruslarla anlaştı. Rus S-400 füzelerini NATO ağına entegre etmeyeceğini açıklayan Türkiye, NATO üyesi olarak milli sistemini ortak üretimle karşılamak üzere de NATO müttefikleri Fransız ve İtalyanlarla işbirliği anlaşması imzaladı. Ancak bu model de Amerika için yeterli olmadı. Amerikan Genelkurmay Başkanı’nın son açıklaması, “Aynı oyun yeniden sahneleniyor” yorumlarına neden oldu. Amerika’nın tüm bu engelleme çabalarıyla Türkiye’yi savunmasız bırakmak istediği değerlendiriliyor. Ne diyor Amerikan Genelkurmay gediklisi Türkiye’nin Rusya’dan S-400 ileri teknoloji hava savunma sistemi satın aldığına yönelik haberlerin sorulması üzerine Orgeneral Dunford, “Bu yönde yapılan haberler doğru değil. Türkiye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini satın almadı. Bunu yapmış olsalardı, bu durum kaygı verici olurdu ancak yapmadılar.” Adam açıkça tehdit ediyor ve bizimle dalga geçiyor.
Buna alternatif olarak bize ne sunuyorlar. Ellerinde olan Patriot hava savunma sistemi satmayı teklif ediyorlar. Ancak Çin’in teklifine göre çok daha pahalı olan sistemin satışında indirimede yanaşmıyorlar. Üstelik Türkiye’nin özellikle istediği teknoloji transferi talebini de net bir şekilde reddediyorlar, ayrıca Türk mühendislerin hiçbir şekilde sisteme müdahale etmeyeceğinin de garantisini istiyorlar. Bu mevzuyu yine bilmeyenler açısından hatırlatalım. Malumunuz F16 savaş uçakları Amerikan malı bunlarda dost düşman ayırım sistemi yapan bir yazılım var. Yani siz uçağı havalandırıp füzeleri üzerine yükleseniz bile bu yazılım sebebi ile bir Yunan uçağını veyahut bir Amerikan uçağına ateş edemezsiniz. Bunun benzeri yazılımlar diğer savaş sistemlerinde de var. İşte Türkiye bunu milli güvenlik sorunu gördü ve kendi yazılımlarını kurarak bunu devre dışı bıraktı. Türkiye bu mühendilik yazılım bilgisine ulaştı çok şükür. Bunu bildikleri için Patroit füze sistemlerine bizim müdahalemizi istemiyorlar. Üstelik Amerika Türkiye’ye Patriot satmış olsaydı, kullanım süresi sonunda, kullanılmış olsa da olmasa da milyarlarca dolara satın alınan bu Patriot bataryaları Amerika’ya iade edilecek ve sıfırdan yeni sistem satın alınacaktı. Yine her savunma alımında olduğu gibi, Türkiye Patriot füzesini nerede kullandığı, kime karşı kullandığı gibi konularda Amerika’ya bilgi vermek zorunda kalacak, Amerikan askerleri belirli aralıklarla Türkiye’ye gelip füzeleri sayacak idi. İşte tam müstemleke düzeni içinde yersen yemezsende zorla yediririz tehditleri. Bunun benzerini de İsrail malı Heron’larda görmedik mi. Heron’lar kullanıldıkları sürece hangi tehdit unsurunu bize bildirdiler. Yada bildirdikleri yerlerde boş dağları taşları bombalattılar. Şimdi ne yapıyoruz kendi sistemlerimizi geliştirdik hatta onlara silah sistemi monte ettik. Sonuçlarını hepimiz yakından takip ediyoruz. Hep birlikte bekleyip göreceğiz.
Hayırlı işler dileiyle Rabbim Yar ve yardımcınz olsun
Facebook Yorum
Yorum Yazın