HALK YİNE DERS VERDİ AMA KİM ANLAYACAK BAKALIM?

Bizim başyazarımız Sayın Mustafa Albayrak siyasetle ilgili yazmayacağım dedikçe bu konuda ki yazılarda bana ve Reha Mirsad’a kalıyor. Keşke bende elektrik sektörü ile ilgili yazı yazsam da bu siyasi yazılardan uzaklaşsam biraz. Nerdeeee? Sayın Başyazar kendisi ekonomi ve sektörel yazı yazsın bizde politik arenada boğuşalım.

Hem halk bıktı bu CHP’lilere ders vermekten. Yada yedikleri tokadı saymaktan. Adamlar 1950’den beri seçmenden dayak yiyorlar. Suratlarımı nasırlaştı ne? Tokadı yedikçe daha da azıyorlar. İnsanda biraz sıkılma olur. Bari halkın değerlerine biraz saygılı politika geliştirin de toparlayın durumunuzu! Yoksa böyle Kayseri Pastırması gibi muhafazakar sağ partilerin masasına meze olacaksınız!

Bir de bu durumu doğru analiz etmeniz lazım. CHP ve onun çiçeği burnunda Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu bu referanduma çok değişik bir siyasi taktik güderek başladılar. Mesela daha önceki genel başkanlarının ve politikalarının tersine kesinlikle din – laiklik – Atatürkçülük vurgusu yapmadılar. Aslında bu konuda derslerini almış gözüküyorlar. Daha önceki seçimlerde inanan insanları yobaz – mürteci – gerici gibi yaftalamalarla propaganda etmeleri kendilerinin yüce dinimiz İslamiyetle alakalı önyargılar içerisinde olduğu konusunda ipuçları veriyordu. Bunu 60 yıl sonra da olsa farkeden veya fark ettiği halde bunun gereğini yapamamalarının nasıl bir hata olduğunu anlamaları CHP ve onun yeni yönetimini bu referanduma farklı hazırlamıştı. İlk defa CHP laiklik karşıtıdır deyip Ak Parti’ye yüklenmedi. İlk defa kendilerinin nasıl bir sıkı Atatürkçü olduklarından altı okun imanın altı şartı olduğundan bahsetmediler. Laik imanlarını tazelemediler. Artık CHP’nin yeni yönetimi dini Ak Parti’nin istismar alanından çıkaracağını bile söylüyordu. Öyle hızını alamadı ki CHP ve yeni yönetimi; kendi iptal ettirdikleri 411 oy ile kabul edilmiş başörtüsünü biz serbest bırakacağız bile dediler. Ama unuttukları eksik kalan bir tarafları vardı!! Samimiyetlerini unuttular. Bunun Kur’an’da ki karşılığı ihlastır. Samimi olmayan sözler, davranışlar, yalancılık akan suratlardan – ağızlardan çıkan sözler en az %60’ı muhafazakar demokrat olan halkımızı kandırmaya yetmemişti. Hayatlarında halkla birlikte namaza durmamış, bir iftar çadırına bile gidip fakir halkımızla bir çorba paylaşmamış insanlara bu halk inanır mı idi? Tabii ki inanmadılar ve sonuç böyle oldu…

Ben her şeye rağmen bu sonucun milletimize hayır – bereket – ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum.