Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

GÜNDE KAÇ SAAT

Hayatımın en verimli işlerini hep sabah saatlerinde yaptığımı fark ettim. Erken saatte yazdığım yazılar en güzelleri oldu, erken saatte verdiğim kararlar en doğru olanlardı, erken çıktığım yol en iyi manzaralarla karşıladı beni… Birçok örnek daha var sıralayabileceğim. Peki, en verimli olmak için erken saatler kadar önemli olan bu verimlilik süresi kaç saat devam eder sorusunun cevabı neydi? Bunun için yaptığım çalışmayı size aktarmadan önce yaşadığım son tecrübeyi aktarayım. 


Geçen gün yaptığım bir iş görüşmesinde karşımda oturan genç müdür beyefendi büyük bir hırsla nasıl çalışılması gerektiğini anlatıp durdu. Söylediği her şeyi yıllarca yaşamış/deneyimlemiş biri olarak sakince dinledim. Geçmiş zamanlarda sabah 5 gibi okula gelip gece 2 gibi ayrıldığım zamanlar geldi gözümün önüne. İnsanlık dışıydı. Ben severek ve memnuniyetle yapıyordum ama ne kadar verimliydim bilemiyorum. Zamanla duruldum. Kendime vereceğim her saatin verimim için de kazanılmış güç olduğunun farkına vardım. Kendime sınırlar koymayı, sevdiklerime zaman ayırmayı öğrendim. Beyefendi konuşurken ben bunları düşünüyordum ve onun sinirlerini hoplatacak soruyu bilerek soruverdim: Mesai saatleri nedir? Sabah 9.00 akşam 19.00, cumartesi de aynı şekilde dedi ve ekledi ama bazen çıkışlar sarkabilir gece 21.00 gibi de çıkabiliriz. Cumartesi gününü oğlumla geçiririm ben dedim. O zaman Pazar gelirsiniz diyecek kadar insanlıktan uzak, tecrübesiz ve umarsız verdi cevabını.


Eve gelip verimli çalışma üzerine bir araştırma yaptım. Her birimiz farklı oranlarda heves duyarak çalışırız. Bazılarımız sadece gününü geçirip kendisini hoşnut tutmaya çabalar; bazılarımız ise insanlığa etkide bulunabilecek uzun soluklu başarılar elde etmek için uğraşır.


Eğer ikinci kategorideki insanlardan örnek düşünürsek Darwin akla gelebilir, en azından bir doğa bilimci olarak ortaya koyduğu çalışma şevki bakımından. Çalışmaları neticesinde açıkladığı teorileri onun ismini ölümünden yüzyıl sonra bile anılacak gibi.

Fakat Darwin’in çalışma hayatına baktığımızda, bir “çalışmakolik” olmadığını görüyoruz. Aslına bakınca çalışma saatlerini bölümlere ayırıp aynı ciddi tutkuyu koruyarak çalıştığını fark ediyoruz.

Darwin’in oğlu Francis Darwin, babasından hatırda kalan günlük programını şöyle anlatıyor: “Sabah yürüyüşünden ve kahvaltıdan sonra 8:00’de çalışmasının başına geçer ve bir buçuk saat durmadan çalışırdı. Saat 9:30’da gelen mektupları inceler, cevaplar yazar ve 10:30’da kuş kafeslerinin, serasının ve deneylerini gerçekleştirdiği diğer binaların olduğu yere geçip deneyler yapardı. Öğlene doğru kendi kendine iyi bir iş çıkardığını söyler ve tekrar uzun bir yürüyüşe çıkardı”. Bu yürüyüşünden sonra da mektuplarını cevaplamaya devam eder, saat 15:00 civarında uzanıp dinlenir, tekrar yürüyüşe çıkar, çalışmasına geri döner ve sonra ailesiyle akşam yemeği yer, yatağa genel olarak 22:30 civarında giderdi.


Yüzlerce kısa hikâyesi ve makalesiyle, 5 kısa romanı ve Oliver Twist, İki Şehrin Hikâyesi, Büyük Umutlar gibi toplamda 15 tane romanıyla Charles Dickens bunları nasıl üretmiş biliyor musunuz? Sistematik, düzenli bir günlük program uygular ve çalışma odasından 9:00’dan 14:00’e kadar –öğle yemeği molası hariç- çıkmazmış. Günlük 5 saat çalışmadan sonra işi tamamlar ve kalan zamanı kendine ayırırmış.


Silikon Vadisi fütüristleri Alex Soojung-Kim Pang ve diğer yazar ve düşünürlerin “çalışma alışkanlıkları, aylak olmak ve verimlilik” üzerine yaptıkları araştırmalar son zamanlarda çok dikkat çeken ve hepimizin daha ‘iyi’ çalışmak için daha ‘az’ mı çalışmamız gerekiyor sorusunu sık sık düşünmemizi sağlayan nitelikte.


İşinizi seviyor olsanız da, uzun saatlerce gönüllü çalışsanız da yorulduğunuz zaman hata yapma oranınız yükselir, bu bir gerçek. Dahası, “Çok fazla çalışırsanız büyük resmi görme duyunuzu da kaybedersiniz. 

Eskiden fabrikalarda 10 saatlik çalışma saati 8 saatte indirildiğinde ciddi kazaların gözle görülür şekilde azaldığını ortaya koymuş.


Artık 21. yüzyılda 4 saat çalışmak, 8 saat uyku ve 12 saat kendimize vakit ayırmak üzere kurgulamamız gereken bir düzen ihtimali doğuyor.  Bilim insanları insanların iş yüklerinin 4-5 saat aralığında bırakılmasının ve aylak olmanın önemi üzerine fikirler ortaya sunulmuş fakat ne yazık ki sanayileşme ve kapitalist düzen bu öneriye sıcak bakmamış.


Benden söylemesi… Verim istiyorsanız dikkati yoğunlaştırıp erken saatlerde ilk 4-5 saati işe adamak saatlerce sürünüp beceriksizce iş yapmaktan iyidir.

Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar