Nurgül YILDIRIM

Nurgül YILDIRIM

Mail: yazarlar24@teknikelektrik.com

Güçlü Bir Kadın, Zorlu Bir Yaşam: Marie Curie

Güçlü Bir Kadın, Zorlu Bir Yaşam: Marie Curie

Yazılarımda bazı bilim adamlarını ve ünlü matematikçilerin ilginç yaşam öykülerini sizlerle paylaşmıştım. Bu yazımda da bir bilim kadını olan Marie Curie’den, zorlu hayat hikâyesinden, buluşlarından bahsetmek istiyorum. Birçoğumuz kim olduğunu bilir aslında… Ve bilime neler kattığını mutlaka hatırlayacaktır.

Gerçek bir öncü olan Marie Curie, radyoaktivite üzerine çalışmaları sayesinde bizlere yepyeni bir bilgi dünyasının kapılarını açan tutkulu ve kendini adamış bir bilim insanıdır. İki yeni radyoaktif element keşfetti ve kanser tedavisinde radyoterapi kullanımının temelini atmıştır.

Marie Curie ( Manya Skłodowska) Polonya’nın Varşova kentinde doğdu. Başından beri hayatı zordu: 10 yaşında hem annesi hem de en büyük kız kardeşi ölmüştü. Çok zeki olmasına rağmen, o zamanlar Polonya’daki kadınların üniversiteye gitmesine izin verilmiyordu. Bu yüzden Marie mürebbiye olarak çalışırken gizlice okudu. 23 yaşına geldiğinde, Paris’teki Sorbonne’da üniversiteye gidecek kadar para biriktirmişti. “Manya” adı Fransızca söylenişiyle “Marie”ye dönüşen genç kız dört yıllık öğrenimini, sobası bile olmayan bir çatı katında çoğu günler peynir, ekmek ve çayla yetinerek sürdürdü.

Yoksulluk Marie’nin direncini kırmayıp, tam tersine artırdı. Sorbonne’da hem fizik hem de matematik bilimlerinde dereceler kazandı. 1894’te Fizik Fakültesi Profesörü Pierre Curie ile tanıştı ve ertesi yıl evlendiler. İkili harika bir takım oluşturdu. Araştırmalarını yan yana aynı alanda sürdüren Marie ile Pierre, yalnız yaşamlarını değil, bilimsel uğraşlarını da birleştirmekte gecikmediler. 

Polonyum Ve Radyum’un Keşfi
Bu bilimsel buluşların birbirini izlediği bir dönemdi. Almanya’da Röntgen “X-ışınları” dediği katı cisimlerden bile geçen çok güçlü bir ışın keşfetmişti. Fransa’da ise yoğun çalışmalarıyla ünlü fizikçi Becquerel gündemdeydi. 1896’da Henri Becquerel tarafından radyoaktivitenin keşfi, Marie’nin doğduğu ülkenin adını taşıyan polonyumun ve radyumun izolasyonuna yol açan parlak araştırma ve analizlerinde Curie çiftine ilham verdi. Uranyum cevherinin (ziftblend olarak bilinir) analizinde yorulmadan çalıştılar ve 1898’de içinde iki yeni radyoaktif element belirlediler. İlk önce Marie Curie ülkesinin adıyla andığı “Polonyum” elementini bulduklarını açıkladı. Curie’lerin yılmadan, usanmadan sürdürdükleri çetin uğraş, sonunda hedefine ulaştı: Işınetkinliği yüksek radyum elementi devamında bulundu.

Sanayi çevrelerinden gelen ısrarlı taleplere karşın, buluşlarını satma yoluna gitmeyen Curie’ler, 1903′de fizikte Nobel Ödülü’nü Becquerel ile paylaştılar. Böylece uzun yıllar biriken araştırma masraf borçlarını ödeme olanağına kavuştular. İki çocuklu aile artık daha rahat ve mutlu bir yaşam içindedir. Ne yazık ki, aileyi, mutsuzluğa gömen bir trafik kazası bekliyordu. 1906′da Pierre Curie bilimsel bir seminerden çıkıp evine yürürken atlı bir arabanın altında kaldı, kaza yerinde yaşamını yitirdi. Dünyası bir anda kararan Marie kurtuluşu tekrar laboratuvara dönmekte buldu. Marie Curie, kocasının Sorbonne’daki fizik profesörlüğünü görevini devraldı. Sonunda 1910’da saf radyumu izole etti. Bu elementin ekstraksiyonu ve özellikleri üzerindeki olağanüstü çalışması nedeniyle, 1911’de bu kez kimya dalında ikinci bir Nobel Ödülü kazandı. Marie ve Pierre Curie her zaman bilginin paylaşılması gerektiğine inandı ve asla keşiflerinden kar sağlamaya çalışmadı.

Marie Curie zaman içinde radyasyon hastalığı belirtileri göstermeye başladı. Ne yazık ki, çok fazla radyasyonun zararlı etkileri, Curie’nin çalışmasının onun için ölümcül olduğu anlamına geliyordu. Sağlıklı ve mutlu kalın…

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar