Golkonda Kalesi ve Meşhur Elmasları

Golkonda, Haydarabad’ın 11 km batısında Andra Pradeş’te yıkılmış bir kale ve kenttir. Evrengzib(Bâbürlü hükümdarı, Şah Cihan’ın Mümtaz Mahal’den doğan üçüncü oğlu) tarafından yerle bir edilmeden önce 1518 – 1687 arasında Dekan’daki beş Müslüman sultanlıktan birinin merkeziydi. Bölgeyi işgal eden Müslümanların Kralı İbrahim Kuli Kutub Şah tarafından 16.yy’da inşa edilmiş. Kalenin dış surları 7 km çapındadır.

Türkmen kökenli Şii Müslümanlarının kurdukları hanedanlık, Telugu halkına 171 yıl hükmetmiş. Moğol imparatorluğunun Dekan platosunu işgal etmesiyle de yeryüzünden silinmiş. Golkonda Telugu dilinde ‘’Golla Konda : Çoban Tepe’’ olarak ifade edilir. Kale iyi korunmuş olarak kentin 120 metre yüksekliğinde granit bir tepenin üzerine kurulmuş. Golkonda 4 değişik kaleden oluşup, 87 tane burç’u vardır. Bazılarında hala toplar eski halindeki gibi yerlerinde durmaktadırlar. Kalenin 8 kapısı, 4 köprülü girişi, kraliyet daireleri, camisi, hamamları, asma bahçeleri ve ahırları vardır. Kalelerden biri eskiden Ingiliz-Hint Vasal devletinin hapishanesi ve devlet hazinesinin muhafaza edildiği yer olarak kullanılmaktaymış.

Golkonda mimarisi ve yapısından dolayı ilginç bir akustik yapıya sahiptir. Bir kuleden el çırpıldığında 1 kilometre ilerideki kalenin en yüksek kısmında bulunan kuleden yankıyı duymak mümkün olabiliyor. Herhangi bir tehlike anında ikaz işareti olarak kullanmak içinde birebirmiş. Golkonda Kalesi dışında, surlara yakın granitten yapılmış, üzerlerinde muazzam el işi heykelleri ve saç kubbeleri olan 18 tane türbe bulunmaktadır. Bu türbeler Kutub Şah hanedanlığı krallarına aittir.

Golkonda, eskiden elmasları ile meşhurdu. Madenlerde bulunan elmaslar burada kesilip parlatılırdı. Dünyaca ünlü elmasların, Koh-i-Noor elması, Umut Elması (Hope Diamond) ve Regent Elması, Golkonda’da bulunmuştur. Golkonda’daki madenler 1724 – 1948 yılları arasında hüküm süren Haydarabad Nizamının zenginliğine çok büyük katkıda bulunmuştur. Haydarabad daha sonra (1956 senesinde) bölünmüş ve Golkonda Andra Pradeş şehrine geçmiştir.

The Koh-i-Noor Diamond (Dağların Işığı Elması): Ünlü Moğol hükümdarı Sultan Babür'e ait Babürname'de de ismi geçen bu efsanevi taşın orijini tarih kadar eskidir. Pakistani Afganistan, Pencap ve son olarak Hindistan hükümdarlarının eline geçen ve 1850 yılında İngiltere'ye savaş tazminatı olarak verilen elmas diğer birçok parçanın olduğu gibi halen Londra Kulesi'nde kraliyet mücevherleri arasında sergilenmektedir. l08 karatlık bu nadide taş Kraliçe Elizabeth'de dahil olmak üzere birçok İngiliz Kraliçesi'nin tacını süslemiştir.  

Hope Diamond (Umut Elması): Sahiplerinden birinin adından ötürü Hope Elması, renginden ötürü Mavi Elmas adıyla bilinen bu taşı Avrupa'ya 1642'de Jean Tavernier adında bir gezgin getirmiştir. Elması Hindistan’da bir Buda heykelinin gözünden koparmıştı. Tavernier, elması Fransa Kralı XIV. Louis’e satmıştır. XVI. Louis ise elması karısı Marie Antoinette’e armağan etmişti. 1830'da Daniel Elias adında bir İngiliz, elması 200.000 liraya Banker Hope’a sattı. Hope, elması aldıktan kısa bir süre sonra iflas etti. Daha sonra Kanitovsky adında bir Rus prensi elması satın aldı ve dostu bir kadına armağan etti. Kadın ölünce elmas Yunanlı Simon Monkaricies'in eline geçti. Monkaricies, elması çok yüksek bir fiyatla, Sultan Abdülhamit’e sattı. Son olarak elması Yunanlı armatör Onasis’in karısı Tina almıştı. Şimdilerde Washington'daki Smithsonian Institution müzesi'nde sergileniyor.

Regent Elması: Regent Elması, Pitt elması olarak da bilinir. Bir zamanlar Fransız kraliyet hazinesinin en ilgi çekici taşı olan, hafif mavi, pırlanta kesimli elmas 1701'de Hindistan’da bulundu; işlenmemiş haliyle 410 kırattı. Taşı satın alan Madras’taki İngiliz vali Sir Thomas Pitt, onu çaldığı yolunda çıkan dedikoduyu ortadan kaldırmak için Londra’daki Daily Post gazetesinde bir mektup yayımladı. Basamaklı kesim yöntemiyle tıraşlandıktan sonra 141 kırata düşen ve Pitt’in adı verilen elması 1717'de Fransa kral naibi Orleans dükü II. Philippe satın aldı. 1792'de öteki kraliyet mücevherleriyle birlikte çalınan taş sonra yeniden bulundu, Napoleon Bonaparte’ın kılıcının kabzasına koydurttuğu Pitt elması 1887'den beri Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.