Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Garip Bir Temmuz Ayı Geçti

Önüme düşen haberi okuyunca yıllardır değişmeyen tepkimi verip yine endişeleniyorum. Haber GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ile ilgili.

Nedir GDO derseniz; bitki ve hayvanların istenilen bir özellik katmak için başka bir canlıdaki genetik özelliği kopyalayarak diğer canlıya aktarılmasına denir.

Biyogüvenlik Kurulu, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği’nin (BESD-BİR) başvurusu üzerine genetiği değiştirilmiş (GDO) üç soya ve bir mısır çeşidinin daha hayvan yemlerinde kullanılmasına onay verdi.

Kurul daha önce 7 soya ve 25 mısır geni olmak üzere toplam 32 genetiği değiştirilmiş ürünün ithalatına izin vermişti. Alınan son karar ile birlikte bu sayı toplamda 36 oldu.

Ülkemizde genetiği değiştirilmiş mısır ve soya ürünlerinin sadece hayvan yemi ya da yem ham maddesi olarak kullanılmasına izin var. 

GDO’lu soya ve mısırın insanların yediği gıda maddelerinin üretiminde kullanılması yasak. Yani bir GDO’lu ürünü önce hayvan sonra insan yerse sorun yok; ama doğrudan insan yerse sorun var.

Ne diyeceğimi ve ne yapabileceğimi bilemiyorum. Bu tür haberler beni endişelendiriyor. Göz göre göre bizleri, çocuklarımızı ve geleceğimizi yetkililerin tehlikeye atmayacaklarına inanmak / güvenmek istiyorum…

*********

Geçen hafta büyük teyzem vefat etti. Çocukluğumun, gençliğimin ve bu günlerime kadar olan zamanın içinde öyle çok anının içindeydi ki sanki o gidince ben yaşlandım/büyüdüm. Yitirilmişliğin verdiği duygular içindeyken Kafka’nın bir anısını yazdı arkadaşım facebook’unda. Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı yazıyı ben de sizinle paylaşmak istedim.

Günlerden bir gün Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. 

Kız ağlıyormuş. 

Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.

Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:

“Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” 

Bu birçok mektubun ilkiymiş. 

Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. 

Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.

Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. 

Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. 

Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: 

“ Yolculuğum beni çok değiştirdi. ”

Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulmuş.

Mektup Kafka’dandır ve şöyle yazar :

“Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek. “

*********

Garip bir Temmuz ayı geçti. Yağmur baskınları, dolu felaketleri, bunaltıcı sıcak sonrası üşüten geceler, trafik kazaları, siyasi polemikler ve kişisel bir sürü ek olaylar ile doluydu Temmuz. Kısacası bu yıl yaz ayı bir garip geldi. Dilerim düzgünce biter.

Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar