FETÖ’nün İTO’dan Tasfiyesi

Bu ayki yazımda sizlerle İTO Grup Toplantısında yapmış olduğum Konuşmanın bir kısmını paylaşmak istedim

 

Değerli Meclis Başkanım ve Divanı, çok muhterem Yönetim Kurulu Başkanım ve Yönetim Kurulu Üyeleri ve saygıdeğer İTO meclis üyesi arkadaşlarım hepinizi Allah’ın selamı ile selamlıyorum. Selamün aleyküm.


Ben bu 4. yıla girdiğimiz meclis dönemimizde burada 2. Defa söz hakkı alıyorum. Sık kürsü kullanan bir meclis üyesi değilim. Ancak bu meclis çatısı altında yaşananlar bana da konuşma zorunluluğu getiriyor. Burada olanların hatırlayacağı 12 Mart 2015 yılındaki bir meclis toplantımızda  talihsiz bir olay yaşamıştık. Hepimizin yakından tanıdığı bir meclis üyemiz (aynı zamanda bir önceki döneminde YK üyesi idi) meclis kürsüsünde  sayın meclis başkanımız 7 defa kendisini süresi ve konu dışı konuşması hususunda uyarmasına rağmen konuşmayı kesmemiş aksine genel olarak dönemin hükümetine özel olarak da Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023 hedeflerini alaya alıp; tahkir, tezyif ve suizanlarda bulunmuştur. T.C. mahkemelerince hükmü verilip ilan edilmiş Fettullahçı Silahlı Terör Örgütü üyesi olduğunu yine basın ve medyadan yakinen bildiğimiz, duyduğumuz bu meclis üyemize ben sayın Cumhurbaşkanımızın tanımlaması ile oturduğum yerden haşhaşi diye bağırmış ve kürsüden inmeye davet etmiştim. Kendisi de benim haşhaşi demem sebebi ile beni mahkemeye vermişti. 15 Kasım da duruşmamız var. Ona haşhaşi demenin suç olduğunu iddia eden savcıyı ve bu iddianameyi kabul eden sayın hakimi de şahsen merak ediyorum. Acaba açığa alınan 4237 FETö’cü hakim ve savcılardan biri olabilir mı diye? Ben şahsen HSYK’ya da bu konuyu dilekçe ile şikayette bulunacağım.


Sayın Başkan ve Sayın Divan ve çok kıymetli İTO Meclis üyelerimiz; benim davam burada asla kişisel – ferdi kabul edilmesin. Ödeyeceğim birkaç kuruş tazminattan da çekindiğim yok. Ancak 15 Temmuz gecesi üzerimize uçaklardan, helikopterlerden, F16 lardan bomba ve füze yağdıran; sivil, masum halkımıza tanklardan, G3 lerden ateş açan bu haşhaşi çetesinin üyeleri halen meclisimizde cirit atıp utanmadan sıkılmadan aramızda dolaşabilmektedir. Hatta Yönetim Kurulu’nda dahi bir üyemiz vardır.


Yine Ticaret Odamızda profesyonel  çalışanlar  vardır. Odamıza bağlı üniversitemizde öğretim görevlileri ve çalışanlar vardır. Bunlar hakkında atılmaları için gerekli çalışmaların Yönetim Kurulu başkanımıza Sayın İbrahim Çağlar ve Yönetim Kurulu üyelerinin gerekli çalışmaları başlattığını ve hukuki normlar içerisinde ayıklanmaya gittiğini memnuniyetle görüyor, izliyoruz.


Mahkemelik olduğum haşhaşi çetesinin iddia edilen üyesinin meclis kürsüsünde milli iradeye ve Sayın Cumhurbaşkanımıza aşağılanmalarda – hakaretlerde bulunurken ki gibi seyretmeyelim. O gün beni en çok bu üzmüştü. Dayanamayıp yerimden isyan etmeme sebep bu sessizlik idi.

Aramızda daha önceleri bu çeteyi normal bir cemaat zannı ile bir şekilde diyalogu olmayan, zekat, kurban, bağış yapmayanımız çok azdır. Bende bunları normal insan, Müslüman sandığım dönemlerde okullarına çocuklarımı yolladım. Ama 17-25 Aralık’dan sonra bunların nasıl bir aşağılık çete oldukları ayan-beyan ortaya çıkmıştır. Pekiyi 17-25 Aralık’dan sonra dahi hakikati göremeyip ancak 15 Temmuz’u 16’ya bağlayan gece tepemize F16’larla bomba yağdırıldıktan sonra Sayın Bülent Arınç’ın tabiri ile ahmak olmayı göze alarak “gerçeği gördüm deyip bunlar silahlı terör örgütüymüş artık bunlardan beriyim” demeleri yeterli olur mu? Firavun’un son nefesteki iman ve tövbesi kabul olmuş muydu?


Nasuh tövbe nasıl yapılır? Bu dinimizde de örfümüzde de bellidir. Zamanında kızını, oğlunu, gelininden veya damadından paçasını bu haşhaşi çetesine kaptıran arkadaşlarımız var içimizde. Bunlar 15 Temmuz akşamına kadar Fettullahçı Teröristler için aleyhte tek kelime etmemişlerdi. Şimdi ise “aaa bizde Bülent Arınç gibi ahmakmışız kabul ediyoruz, bu bir terör örgütüdür” demeleri tövbe midir? Yeterli midir? Asla – kimseyi ikna edemezler. O zaman ne yapsınlar; en yakın devlet birimine gidip bu çete ile olan ilişkilerini; ifşaa ve itiraf etsinler. Almış oldukları maddi manevi vazifeleri anlatsınlar. Devletin etkin pişmanlığından müstefi olmak için bunu yapmaları şarttır. Yoksa 40 sene 20 sene bu çeteye hizmet edip te F16 lar halkın üzerine bomba yağdırana kadar ses çıkarmayanlar biz ayrıldık demekle kurtulamazlar. Nasuh tövbe şarttır.


Şayet yeterli tedbirler alınmaz ve bu temizlikler bu ayıklanmalar yönetimimizde yapılmazsa bu fettullahçı teröristler yarın aynen İŞİD militanları gibi burada şuan içimizde de olan bazı meclis üyeleri hatta yönetim kurulu üyesi gibi o uslu halim selim görünen zatları burada göreceksiniz ellerinde otomatik silahlarla bizleri tarayabilirler. Bunların İŞİD militanlarından farkları yoktur. Fettullahçı örgütün tavanı ile tabanı arasında bir fark yoktur. Hepsinin beyinleri erimiş o sapık mehdi mesih olduğuna inandıkları kişinin bir talimatıyla aklınıza gelebilecek tüm kutsalları yerle bir edebilirler. Yapamayacakları hiçbir aykırı durum yoktur. Eğer incirlikten nükleer silah çalmışlarsa bunlar nükleer silahda kullanacaklardır. Yarın İzmir’in Konak Meydanı’nda, Ankara’nın Ulus Meydanı’nda, İstanbul’un Taksim Meydanı’nda, İstinye de borsanın önünde İstinye Park da buradaki meclis üyelerinden haşhaşi olan bir tanesini veya yönetim kurulu üyesi haşhaşiyi elinde otomatik silah ile halkın üzerine İŞİD militanları gibi ateş açarken görürseniz şaşırmayın. Bülent Arınç gibi o gün ahmağız desek de bir faydası yok. Yüzlerce, binlerce sivili kaybettikten sonra değil bugünlerde tedbir alınması lazım, İstanbul Ticaret Odası(İTO)  Yönetim Kurulu Başkanımızın Sayın 

İbrahim Çağlar’ında bugün ki konuşmasından çok memnuniyet duyduğumu ifade ediyorum, kendisine müteşekkirim. Söylenecek ve yapılacak herşeyi söyledi. Bu aramızdaki mikropları hepiniz biliyorsunuz, bunların derhal sayın başkanımızı zorda bırakmadan, kanun hükmünde kararnamenin uygulanmasına gerek kalmadan defolup gitmeleri lazım bu kutsal çatı altından. 


Yaşadığımız bu sürecin hayırlara vesile olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım