Paralel ihanet çetesi FETÖ, sadece kendi örgüt üyelerinin anlayacağı ÅŸekilde iÅŸgal giriÅŸiminin mesajlarını tüm medyasına gömmüÅŸtü. Terör örgütüne ait tüm gazete, dergi, televizyon ve örgüt mensuplarının günler, aylar, hatta ve hatta yıllar öncesinden darbeye iÅŸaret ettiÄŸi, milyonları subliminal mesaj yaÄŸmuruna tutmuÅŸ olduÄŸu anlaşılıyor.
FETÖ’nün “askeri darbe” vurgusunu daima yapmış olduÄŸu ve subliminal mesajlarla takipçilerinin bilinçaltına nefret, kin ve darbenin kodlarını kazıdığı ortaya çıkmıştı....
Subliminal mesaj litaratürde; bilinçaltını farkettirmeden etkileme yöntemi ya da gözümüzle göremediÄŸimiz kulağımızla duyamadığımız fakat beynimizle algılayabildiÄŸimiz mesajlarla karşı karşıya kalma durumu.
Ülkemizde halk arasında çok fazla bilinmesede maalesef bir çok alanda yaygın olarak kullanılıyor.
Kızıl ötesi ışınlar ve düÅŸük frekanslı reklamlarla tüketiciye gizli propaganda yapılıyor. Özellikle büyük markalar reklamlarda, masonluk ve benzeri gizli örgütler sinema ya da televizyon dizilerinde subliminal mesajlar kullanarak insanların algısında yönlendirme yapıyor...
Ä°ÅŸin en tehlikeli tarafı ise subliminal mesajların hedefinde çocuklarında olması. SUBLÄ°MÄ°NAL TEKNOLOJÄ°SÄ° maalesef çizgi filmlerde ÅŸarkılarda reklam panolarında ve filmlerde yasal olmayan bir biçimde kullanılıyor...
Çocuklara sevgiyi kardeÅŸliÄŸi öÄŸütleyen masum zannettiÄŸimiz çizgi filmlerin arasına açık saçık cinsel içerikli resimler, ÅŸiddet unsuru içeren görüntüler bu teknoloji ile sinsice saklanıyor...
Reklam ve sinema sektöründe yaygın olarak kullanılan bilinçaltı mesajlarda hangi ÅŸeytani ayrıntılar gizli? Farkettirmeden zihnimize kimler yön veriyor? Özellikle çocuklar nasıl bir risk altında?
Dünyada insan aklını ve hareketlerini etkilemeye yönelik ikna taktiklerinin kullanımı tarihin çok eski yıllarına kadar uzanıyor...
Ancak ilk kez 1859 yılında Alman fizyolog A.W Wolkmann tarafından geliÅŸtirilen takistoskop “tachistoscope” bir tür projeksiyon cihazıyla farklı bir geliÅŸim sürecine girildi...
1920’li yıllarda BBC ilk olarak radyo yayınına baÅŸladığında halk arasında pek kabul görmemiÅŸ hatta ÅŸeytanın sesi olduÄŸu görüÅŸü ağırlık kazanmıştı...
BBC toplumda ki bu kanıyı deÄŸiÅŸtirebilmek için bilinçaltına yönelik mesaj kullanmayı denedi. Bunun için radyo sesinin arka planında radyonun faydalı bir iletiÅŸim aracı olduÄŸuna yönelik telkinler verildi. Bu kelimeler ön planda ki seslere nazaran çok zayıftı fakat iÅŸitilebiliyordu...
Teknik başarılı olmuştu.
Ä°kinci dünya savaşında bazı Amerikan askerlerinin uzak mesafeden gelen uçakların dost mu düÅŸman mı diye ayırt edemeyip bir çok dost uçağı vurduÄŸu belirlendi. Bu problemi ortadan kaldırabilmek adına hava kuvvetlerine ait psikologlar “tachistoscope” adı verilen bu cihazı kullanarak pilotları eÄŸitime aldı. DüÅŸman uçakların ve dost uçakların görüntüleri film karelerine yerleÅŸtirildi. Bu büyük görüntüler giderek küçültülerek saniyenin yüzde biri zamanda pilotların dost ve düÅŸman uçakları ayırabileceÄŸi özelliÄŸi kazanıncaya kadar eÄŸitim verildi. Böylece Amerikan pilotlarının hata yapma payının en aza indirildiÄŸi görüldü.
Aslında cihazın çalışma prensibi çok basitti. Görme ekranında belli zaman aralıklarında belli sayıda sözcük ve ya görüntüyü çok hızlı adeta ÅŸimÅŸek çakar tarzda ortaya çıkarıyordu. Bir projeksiyon da resim gösterilmesine benzer bir teknikle çalışan tachistoscope’a verilen görüntülerle zihinde tanıma hızını artırıyordu. Ä°ÅŸte burdan hareketle bilinçaltını etkileyerek insan davranışlarını yönlendirmeyi amaçlayan ve adına “Sublimimal” mesaj yani bilinçaltı mesaj denilen kavram bu ÅŸekilde orta çıktı.
Amerikalı yazar Dakley Packard 1957 yılında bu gizli ikna yollarını ele aldığı “the hidden persuaders” adlı kitabını yayınladı. Kitabında umut, korku, suçluluk ve cinsellikler üzerine odaklanmış reklamlarla insanların ihtiyaçları olmayan malları dahi satın almaya ikna edildiÄŸini tesbit etti.
Ardından reklamların tüketici davranışları üzerindeki etkilerini araÅŸtıran James Vicary, 1957 yazında New Jersey City sinema salonunda Piknik adlı filmin gösterimi sırasında efsane deneyini gerçekleÅŸtirdi. Vicary, sinema salonunda projeksiyon makinasının yanına görüÅŸ algısı denemelerinde kullanılan çok kısa anlık sürelerle resim ve harf gösteren bu cihazı tachistoscope’u yerleÅŸtirdi. Film süresince her beÅŸ saniye de bir flaÅŸ ÅŸeklinde patlayan reklam mesajlarını ekranda görüntüledi. Bu mesajlar saniyenin üç binde biri kadar kısa bir süre sinema perdesinde göründüÄŸü için hiç kimse farketmedi. Ä°zleyicilerin hiç biri bu mesajları bilinçli bir ÅŸekilde algılayamadı. Ancak bilinçaltları ikna olmuÅŸtu. Åžartlı ve sürekli kendilerine aktarılan bu tekrarlamalar hareket ve davranışlarını etkilemiÅŸti.
Gönderilen mesajlar; kola iç, acıktınız mı, patlamış mısır yiyin ÅŸeklindeydi. Sonuç son derece ilginçti. Patlamış mısır satışları yüzde elli yedi, kola satışlarında yüzde yirmi artış olmuÅŸtu.
Farkına varılamayan ve doÄŸrudan bilinçaltına yöneltilen bu görüntü ses ve diÄŸer telkinlerle kiÅŸilerin belli davranışlarında deÄŸiÅŸiklik saÄŸlamak mümkün olmuÅŸtu...
Subliminal mesajların verilen mesajlar doÄŸrultusunda insanı yönlendirme ve davranışlarına hükmetme gücüne sahip olduÄŸu bir gerçekti. Dünyada 60’a yakın ülke iÅŸte bu gücün kötü bir ÅŸekilde kullanılmasından endiÅŸe duyduÄŸu için kullanımını yasakladı. 1964 yılında Ä°ngiltere ardından da 1974 yılında Amerikan Federal iletiÅŸim Komisyonu subliminal mesajların kullanımını yasakladı...
Ancak Amerika ve batılı ülkelerin sözde uyguladığı bu yasak sadece kağıt üzerinde kalmaktan formalite olmaktan öteye geçemedi.
Bugün Amerikan sinemasının kalbi Hollywood’da çekilen dev bütçeli filmlerde Amerikan resmi ideolojisini hakim kılmak için subliminal mesajlar yaygın olarak kullanılıyor.
Ä°ÅŸin bir baÅŸka ürkütücü boyutuysa masonluk gibi gizli örgütlerin, satanizm gibi benzer sapkın new age tarikatlarının bu teknolojiyi kullanarak kendi propagandalarını insanların bilinçaltına kazıyor olması.
Peki subliminal mesajlar insan davranışları üzerinde nasıl bu kadar etkili oluyor?
Ä°nsanın gördüÄŸü ya da duyduÄŸu halde bilinçli olarak algılayamadığı bir çok ÅŸey bilinçaltı tarafından otomatik bir pilot gibi kaydediliyor...
Bu iÅŸi yaparkende en büyük yardımcısı halk arasında göz çukuru olarak bilinen “fovea”dır. Bu çukurun görevi net görüntüyü saÄŸlamaktır...
Gözün küçük nesneleri ve ayrıntıları yakalayan noktası burasıdır. Ä°nsan baktığında bir görüntünün içinde ki yazıyı ve resmi görmesede fovea bunu yakalar. Ä°ÅŸte bu çukur tıpkı bir video kamera gibi bütün kaydettiÄŸi görüntüleri alır ve bilinçaltına aktarır...
Bilinçaltı bunları yeri geldiÄŸinde kullanmak üzere depolar. Bilinçaltı insanın heyecanlarını, korkularını, alışkanlıklarını, acılarını, duygularını açıkcası hertürlü davranış özelliÄŸini kayıt eder.
Bilinçaltı insanoÄŸlunun anarahminde beyni geliÅŸtiÄŸi andan itibaren bu kaydı tutmaya baÅŸlar ve ölünceye kadar devam eder.
Bilinçaltımızın görevlerinden biri de bunları yeri geldiÄŸi zaman eyleme dönüÅŸtürmektir. Yani kararlarımızı bilinçaltına depoladığımız veriler yönünde gelecekte ki karar ve hareketlerimizde uygulatmaktır. Bunları yaparkende sık sık tekrarlanan sürekli davranışlarımıza öncülük verir.
Bilincimizin aksine bilinçaltımızsa zayıftır. Ä°ÅŸte bu sık tekrarlanan görüntüleri imgeleri sorgulamaz. PekiÅŸtirir ve kabul eder.
Neticede, FETÖ verdiÄŸi subliminal mesajlarla takipçilerinin ilk önce beynini, kalbini ve ceplerini boÅŸaltmış, ölüme terk etmiÅŸti...
Facebook Yorum
Yorum Yazın