Geçtiğimiz haftalarda Kandilli Grubu ‘nun davetlisi olarak bir başarı hikayesi dinlemeye gittik. Kandilli Grubu yıllardır süreli olarak liderlik kariyeri olan başarılı işadamlarına seminer veya sohbetler verdiriyor. Bizim gibi misafir dinleyicilerde istifade ediyor.
Aslında toplantıya ben değil dergimizin sahibi ve başyazarı Mustafa Albayrak davetli ama bende dergi muhabir ve yazarı olarak katılıyorum. Bu sefer ki konuk hatibin ismini okuyunca inanın çok şaşırdım ve çok sevindim. Zira bir Galatasaray taraftarı ve dergimiz Teknik Elektrik Postası’nın Galatasaray muhabiri olarak heyecan duymamak imkansızdı. Hele de başyazarımız Mustafa Albayrak’ın Fatih Terim’e olan sevgi ve muhabbetini bildiğimden hemen koşarak gittim Cemile Sultan Korusuna. Orada çok başarılı iş adamlarımız, iş dünyasının duayenleri de vardı. Bir çok TÜSİAD ve MÜSİAD üyesi iş adamlarımızda.
Konuşmaya başlamadan önce sunucu evvela hocamız Fatih Terim’in CV’sini okudu. CV’de inanın yok yok! Türkiye Süper ligi’nde altı şampiyonluk, Türkiye Kupaları, Türkiye Süper Lig Kupaları, Cumhurbaşkanlığı Kupaları, Başbakanlık Kupaları… Milli Takımlarla ilgili ve Ulusal başarılarda da süperdi hocanın CV’si. UEFA Avrupa Şampiyonluğu, Avrupa Futbol Şampiyonası üçüncülüğü, Akdeniz Olimpiyatları Şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalleri.. Yok… Yok hocada. Zaten Fatih Terim hayatını anlatsa hiçbir yorum katmadan ortaya bir liderlik kariyeri çıkıyor. Adamın herhangi bir yorum yapma veya mesaj vermesine gerek kalmıyor.
Fatih Terim uzun olmayan bir liderlik ve başarı sunumunda bulundu. Sonra soru ve cevap faslına geçildi. İlk soruyu tabii ki başyazarımız Mustafa Albayrak sordu. Ben cevabını değil ama soruyu yayınlayarak yazıma son veriyorum.
“Sayın hocam size sorum şu; her defasında Milli Takım battıkça”hocam gel bizi kurtar” diyor Türk futbolu ve siz gelip kurtarıyorsunuz. Türk futbolunu ve Milli Takım’ı tahayyül dahi edilemeyecek noktalara çıkarıyor, başarılara imza attırıyor, sonra git hocam deniliyor, nankörlük edilerek. Gönderirken de her türlü aşağılama yapılıyor. Hoca da gidiyor. Galatasaray’a geliyor. Galatasaray o esnada batmış ve başarısız durumda. Alıyor Galatasaray’ı ve üst üste şampiyon yapıyor, Avrupalarda başarılar elde ediyor ama oda ne? Hocaya yine nankörlük ve GİT deniliyor… Hoca da gidiyor O gittiğinde Milli Takım da batıyor, Galatasaray’da. Bu sefer Milli Takım tekrar gel! Diyor. Hoca yine gidiyor. Milli görevden kaçılır mı? Sonra yine yine nankörlük ve bu sefer batmış Galatasaray’ın başına geliyor ve bu yıllardır mütemadiyen devam ediyor! Hocam başarıyı bu ülke cezalandırmaya ne kadar daha devam edecek?”
Evet soru bu idi cevabı siz tahmin edin.
Aslında toplantıya ben değil dergimizin sahibi ve başyazarı Mustafa Albayrak davetli ama bende dergi muhabir ve yazarı olarak katılıyorum. Bu sefer ki konuk hatibin ismini okuyunca inanın çok şaşırdım ve çok sevindim. Zira bir Galatasaray taraftarı ve dergimiz Teknik Elektrik Postası’nın Galatasaray muhabiri olarak heyecan duymamak imkansızdı. Hele de başyazarımız Mustafa Albayrak’ın Fatih Terim’e olan sevgi ve muhabbetini bildiğimden hemen koşarak gittim Cemile Sultan Korusuna. Orada çok başarılı iş adamlarımız, iş dünyasının duayenleri de vardı. Bir çok TÜSİAD ve MÜSİAD üyesi iş adamlarımızda.
Konuşmaya başlamadan önce sunucu evvela hocamız Fatih Terim’in CV’sini okudu. CV’de inanın yok yok! Türkiye Süper ligi’nde altı şampiyonluk, Türkiye Kupaları, Türkiye Süper Lig Kupaları, Cumhurbaşkanlığı Kupaları, Başbakanlık Kupaları… Milli Takımlarla ilgili ve Ulusal başarılarda da süperdi hocanın CV’si. UEFA Avrupa Şampiyonluğu, Avrupa Futbol Şampiyonası üçüncülüğü, Akdeniz Olimpiyatları Şampiyonluğu, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalleri.. Yok… Yok hocada. Zaten Fatih Terim hayatını anlatsa hiçbir yorum katmadan ortaya bir liderlik kariyeri çıkıyor. Adamın herhangi bir yorum yapma veya mesaj vermesine gerek kalmıyor.
Fatih Terim uzun olmayan bir liderlik ve başarı sunumunda bulundu. Sonra soru ve cevap faslına geçildi. İlk soruyu tabii ki başyazarımız Mustafa Albayrak sordu. Ben cevabını değil ama soruyu yayınlayarak yazıma son veriyorum.
“Sayın hocam size sorum şu; her defasında Milli Takım battıkça”hocam gel bizi kurtar” diyor Türk futbolu ve siz gelip kurtarıyorsunuz. Türk futbolunu ve Milli Takım’ı tahayyül dahi edilemeyecek noktalara çıkarıyor, başarılara imza attırıyor, sonra git hocam deniliyor, nankörlük edilerek. Gönderirken de her türlü aşağılama yapılıyor. Hoca da gidiyor. Galatasaray’a geliyor. Galatasaray o esnada batmış ve başarısız durumda. Alıyor Galatasaray’ı ve üst üste şampiyon yapıyor, Avrupalarda başarılar elde ediyor ama oda ne? Hocaya yine nankörlük ve GİT deniliyor… Hoca da gidiyor O gittiğinde Milli Takım da batıyor, Galatasaray’da. Bu sefer Milli Takım tekrar gel! Diyor. Hoca yine gidiyor. Milli görevden kaçılır mı? Sonra yine yine nankörlük ve bu sefer batmış Galatasaray’ın başına geliyor ve bu yıllardır mütemadiyen devam ediyor! Hocam başarıyı bu ülke cezalandırmaya ne kadar daha devam edecek?”
Evet soru bu idi cevabı siz tahmin edin.
Facebook Yorum
Yorum Yazın