Günsan Elektrik her yıl düzenlediÄŸi kampanyalar ile bayilerini yurtdışı gezilerine götürüyor. Günsan’ın yurtdışı gezilerindeki ülke tercihleri önceden beri dikkatimi çekmekteydi. Özellikle kültürel gezilere önem veren Günsan; bu yıl da ÅŸaşırtmadı ve bayilerini farklı bir kültür ve medeniyet ile buluÅŸturmak için Fas’a bir gezi düzenledi. Bu vesile ile biz de Kasım 2015’te dünya ülkeleri arasında sadece biz Türklerin Fas diye andığı Morocco’yu ziyaret etmeye karar verdik.
Türk Hava Yolları ile Marmara, Akdeniz ve Atlas Okyanusu olmak üzere üç denizin üstünde konforlu bir uçuÅŸla Kuzey Afrika’nın Akdeniz ve Atlantik Okyanusu’na bakan MaÄŸribi Ülkesi Fas’a Casablanca Havaalanında ilk merhabamızı dedik. Rehberimiz Fas’a daha ilk adımlarımızı atar atmaz ülkeyle ilgili beklentilerimizi yüksek tutmamamızı, ülke geliÅŸmiÅŸliÄŸinin yüksek olmadığını buna paralel turizmin ve baÄŸlı hizmetlerin yetersiz olduÄŸunu vs anlatmaya baÅŸladı. Ülkenin modern normlarda olup olmadığından ziyade bizi ilgilendiren yeni ve farklı bir ülkeyi tanımak, deÄŸiÅŸik kültürel zenginliklerin farkındalığı, yeryüzü insanlarını tanıma, ümmet coÄŸrafyasında farklı dindaÅŸlarımızı anlama, bu coÄŸrafyadaki tarihi süreci izleme imkânları; Fas’a bakış açımıza baÅŸka birer pencere açabileceÄŸi için açıkçası rehberin tembihlerini çok fazla umursamadık.
Bizim için Fas; Endülüs’ün çıkış noktasıydı, Berberi hanedanlıklarının bölgede kurdukları imparatorluklar ile insanlığa ve Ä°slam’a hizmetleriydi, MaÄŸribi Aksa unvanı ile en batı ülke olarak geliÅŸtirdiÄŸi ticari iliÅŸkilerdi, Afrika kıtasının derinliklerine kadar inerek kıta Afrika’sına Ä°slam’ı tebliÄŸi idi.
Fas’ı görmek; sahabe-i güzinden Ukbe Bin Nafia’yı, ünlü düÅŸünürlerden Ä°bn-i Haldun’u, Ä°bn-i Tufeyl’i, Hadis Alimi Kad-ı Ä°yaz’ı, büyük mutasavvıf Ä°bn-i Arabi’yi, Ä°mam Cezuli’yi, Ahmet Ticani’yi, Abdulaziz DebbaÄŸ’ı, Muvahhid’lerin efsane imparatoru Yusuf Bin TafÅŸin’i tanımak ve anlamaya çalışmak demekti.
Fas’ı ziyaret etmek; sekizyüzyıl dünyaya yön veren Endülüs medeniyetinin çıkışını ve hazin bir son ile çıkış noktasına tekrar dönme sürecini anlamak, Haçlı ordularına direnen Kuzey Afrika ülkelerinden biri olarak nasıl kıtanın HristiyanlaÅŸmasına engel olunduÄŸunu hatırlamak, batının acımasız sömürgecilik anlayışı çerçevesinde Ä°spanyol ve Fransız sömürülerini hissedebilmek, bağımsızlığı için mücadele ederek tekrar özgürlüÄŸüne kavuÅŸan ve sömürünün derin izleri ile mücadele etmeye çalışan bir ülkeyi anlayabilmekti.
Fas’ı dolaÅŸmak; Berberiler ve Tuaregler ile tanış olmak, Atlas DaÄŸlarının sert rüzgârları ile çöl kumlarının sıcaklığını, Argan yağı ile nemlenen yüzlerde hissedebilmek, Atlas Okyanus’unun engin sularında sessiz çığlıkları duymak, kapılarındaki zerafet ile Fas riyadlarına misafir olmak, eski yeni ÅŸehirlerinde yetmiÅŸ iki millet ile beraber olmak, kuskus pilavı ardından nane çayı ile damak tadına varmak, güneÅŸ ışınlarının yeryüzüne direk vurduÄŸu ender coÄŸrafyalardan birinde güzel hatıralar, ibretlik deneyimler yaÅŸamaktı.
Biz de öyle düÅŸünerek Fas’a merhaba dedik. Ve Ä°lk durağımız olan Casablanca’yı dolaÅŸmaya baÅŸladık. Elbette ilk durağımız Kral Hasan 2 Camii oldu. Hasan 2 Camii; sonradan doldurulan Atlas Okyanusu kıyısında 20. yüzyılda kurulmuÅŸ, 210 metre yüksekliÄŸindeki minaresi ile çok büyük bir cami. 25 bin kiÅŸinin ibadet edebileceÄŸi cami dünyanın en büyük camilerinden biri kabul ediliyor. Yılda 1.5 milyon turist çeken bir ülke olmasına ve özellikle bu tür yapıların ziyaret edilmesine raÄŸmen enteresandır camii; Cuma hariç çoÄŸu zaman vakit namazlarında kapalı. Åžansımıza bizim ziyaretimizde açık idi.
Casablanca, ‘beyaz ÅŸehir’ anlamına geliyor ve evlerin hepsi mecburen beyaza boyalı, buna karşılık MarakeÅŸ’te pembe renk hâkim. Casablanca; Atlas okyanusu kıyısınca uzayıp giden ve KorniÅŸ adı ile anılan sahil boyu yürüyüÅŸ ve konaklama alanı ile de ünlü. Ancak sahil boyu serpilen güzel ve zengin yapılarının ardında ülkenin büyük çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan dar gelirli ailelerin yaÅŸadığı ve geri kalmışlığın acı izleri ile dolu mahalleleri de görmek mümkün.
Fas’ın gizli baÅŸkenti de denilen ve Fas sanayisinin merkezi denilebilecek Casablanca’da her yerde Kral 6.Muhammed’in resimleri ve sözlerinden oluÅŸan tabelalar asılı. Bu arada Fas’ta Kral ve Ä°slam aleyhinde konuÅŸmak kesinlikle yasak.
Casablanca KorniÅŸ (Sahil) boyunda nos nos diye anılan sütlü kahvemizi içtikten sonra Atlas Okyanusu’nun ufuklarında batan güneÅŸin kızıllığında, kızıla boyalı MarakeÅŸ’e doÄŸru yola çıktık.
Yaklaşık 2,5 saat süren yolculuÄŸun ardından MarakeÅŸ’e varıyoruz. MarakeÅŸ ziyaretimizin daha mistik, otantik ve keyifli olacağını bildiren rehberimizin anlattıkları ile akÅŸam yemeÄŸine geçtik. AkÅŸam yemeÄŸinde Fas’ın yemek kültürüne yabancı olmadığımızı Tajin diye adlandırılan ve bizim güveç dediÄŸimiz kaplarda gelen tandır ve pilav çeÅŸitleri ile anladık. Yerel müzik eÅŸliÄŸinde yenilen yemeklerin ve içilen nane çaylarının ardından MarekeÅŸ’de yeni bir güne merhaba diyebilmek için dinlenmeye çekildik.
MarakeÅŸ’in bahçe ve botanik alanında çeÅŸitlilik merakı; otelimizin bahçesinden kendini belli etmeye baÅŸladı bize. Endülüs medeniyet ve kültürünün her alanda izlerine rastlamanın mümkün olduÄŸu Fas ÅŸehirlerinde efsane bahçe kültürü izlerine de rastlamak mümkün. Günün ilk ziyareti de Endülüs kökenli deÄŸil ama etkileÅŸimi muhtemel Fransız ressam Jacques Majorelle’nin Jardin Majorelle diye adlandırdığı böyle bir botanik bahçesine oldu. 1919 yılında düzenlenen kızıl renge boyalı MarakeÅŸ ÅŸehrinin ortasında bir vaha gibi duran bahçede yüzlerce kaktüsün, onlarca deÄŸiÅŸik aÄŸaç türünün yanı sıra çeÅŸitli türde kuÅŸlar da varlığını sürdürmekte. Harika birer renk ve melodi armonisi ile ziyaretçileri dinlendiren bahçe; yine ünlü bir Fransız modacı Yves Saint Laurent (YSL) tarafından satın alınıp vakfa dönüÅŸtürülmüÅŸ. Bahçe içinde aÅŸk müzesi ve Ä°slami eserler müzesi olmak üzere iki adet mini müze de oluÅŸturulmuÅŸ. Kurucusu J.Majorelle söz konusu bahçede bildiÄŸimiz çivit mavisini o kadar çok kullanmış ki mavi renk Majorel mavisi diye nam salmış dünyaya. Bahçe anı defterine buradaydık mesajımızı bıraktıktan sonra istikametimizi eski ÅŸehir denilen Medina’ya çevirdik ve yola düÅŸtük.
Surlarla çevrili eski ÅŸehrin içinde yer alan Kuzey Afrika ve Endülüs’te hüküm süren Berberi Hanedanlığı Muvahhid’lerin Abu Yusuf Yakub El Mansur döneminde (1196) 12.yy’da yapılan MarekeÅŸ’in ve Fas’ın en önemli sembollerinden biri olan Kutubiye Camii; önündeyiz. Cami kapalı! Sorduk ve aldığımız cevap karşısında ÅŸaÅŸtık. Caminin normal vakitlerde açılmadığını sadece Cuma namazlarında açıldığını ve ziyarete de keyfe keder açıldığını söylediler. Rehberimiz ve bizlerin gayreti ile zor da olsa cami görevlilerini ikna ederek tarihi camiyi görmeyi ve namaz kılmayı baÅŸarabildik.
Bu arada Fas’ta camilere kesinlikle gayri Müslümler alınmamaktadır, Müslüman olduÄŸunuzu beyan eder birkaç cümle camilere giriÅŸinizin anahtarı. Bayanlar bu konuda erkekler kadar ÅŸanlı deÄŸil maalesef. Ancak dünyanın her yerinde olduÄŸu gibi Fas özelinde de en geçerli unsurun akçe olduÄŸunu da belirtmekte fayda var.
Muvahhid mimarisinin en meÅŸhur eseri MarekeÅŸ’teki Kutubiye Camii ve bu camiinin minaresidir diyebiliriz. Ä°slam âleminde mevcut minarelerin en muhteÅŸemlerinden biri sayılan minare; 12,80 x12,80 boyutlarında kare planlı olup,69 mt (âlemle birlikte 77 mt )yüksekliÄŸindedir. Minarenin her yüzünde deÄŸiÅŸik süslemeler bulunmaktadır. Bizde yuvarlak olan minareler bu bölgede dikdörtgen olmakla beraber minarelerin ucunda 3 veya 5 adet küre bulunmaktadır.3 küre; ateÅŸ, toprak ve suyu, 5 küre ise Ä°slam’ın 5 ÅŸartını temsil etmekteymiÅŸ.
Kutubiye Camii ismini etrafında kümelenen kitapçı ve sahaflardan almaktaymış, Endülüs ve Tunus mimarileri örnek alınarak yapılan camiinin etrafında ÅŸu an bir tane dahi kitapçı bulunmaması da ayrı bir acı tablodur. GeniÅŸ bir arazi içinde bulunan ve ne hikmetse içine alınmadığımız camiinin bahçesi ve bahçe düzenlemesi rehberlerin ve merkezi yöneticilerin dikkat çekmeye çalıştıkları yer olarak sunulmakta ziyaretçilere.
Gerçekten müÅŸtemilatı ve bahçeleri dinlenme ve göz zevkine uygun diyebileceÄŸimiz Kutubiye Camii civarı, aynı zamanda manevi tatmin ve ruhumuza hitap edecek huzur ortamını ve iÅŸlevselliÄŸini de ardına kadar açabileceÄŸi mekânın içinde saÄŸlarsa, yapılış gayesine uygun hale dönüÅŸür diye düÅŸünerek ayrılıyoruz bu güzel mekândan.
MarakeÅŸ’te bir sonraki durağımız 19.yy’da Sultan Vezirinin cariyeleri ve aile efradına yaptırdığı Bahia Sarayı oldu. Saraydaki ahÅŸap ve mozaik ( Zellij ) iÅŸçiliÄŸi gerçekten görülmeye deÄŸer. Ancak bizim gibi sarayları ile ünlü bir medeniyetten geliyorsanız; Bahia Sarayı size Topkapı Sarayı avlusu gibi gelebilir. Yine de gerek yerel mimari özellikleri gerekse yerel sanatları gözlemleme açısından örnek bir mekân görmek istiyorsanız birkaç saatininiz Bahia Sarayına ayırabilirsiniz.
Gezginler, MarakeÅŸ’te gün batımını mutlaka Camiul Fena Meydanında yani Kıyamet Meydanında izlemelisiniz derler. Biz de öyle yapmayı diledik ve gün batımına doÄŸru meydana tepeden bakacak bir kafeteryaya konuÅŸlanarak hem gün batımını hem de birazdan kopacak kıyamet hazırlıklarını izlemeye baÅŸladık.
Camiul Fena adı üzerinde fena bir yer. Büyük bir meydandayız ve meydanda hayal edebileceÄŸiniz tüm yerel unsurlara rastlamak mümkün. Hünerlerini sergileyen akrobatlar, yılan oynatıcılar, tiyatral gösteri ve halk oyunları oynayanlar, maymunlarını üzerinize salan fotoÄŸrafçılar, kına ile desen desen dövme yapan kadınlar, taze portakal sıkan meyveciler, turistik eÅŸya satıcıları ve daha neler neler. Bu meydanlar Faslıların ve turistlerin ilgisini çeken ve vakit geçirmelerine yarayan tarihin en eski toplanma versiyonu diyebileceÄŸimiz bir geleneÄŸi sürdürüyorlar. Gece geç saatlere kadar faal ve yoÄŸun olan meydanı sabaha kadar dolaÅŸsanız bıkmazsınız. Her karesinde ayrı bir neÅŸe, ilgi ve enteresanlığa rastlamak mümkün. YetmiÅŸ iki milletten misafirine, Avrupa, Afrika, Asya ürünlerinden yerel ürünlerine kadar her kiÅŸi veya ürünün toplandığı meydana boÅŸuna Kıyamet Meydanı dememiÅŸler diye düÅŸünürsünüz. Tarihi ve nostaljik meydan gösterilerine meraklısıysanız Kıyamet Meydanı; görmeye ve izlemeye deÄŸerdir diyebiliriz.
Ünlü Argan yağının yapılışı, Esaaura Liman Åžehri turu, Chez Ali Gösterileri ve Fas Gezisi Genel DeÄŸerlendirmesi ile devam edeceÄŸiz..
Facebook Yorum
Yorum Yazın