Ercan BABACAN

Ercan BABACAN

Mail: yazarlar49@teknikelektrik.com

Esnafımızın Zihin Kodları Üzerine Düşünmeliyiz

Bir esnafın veya çalışanın iş dünyasını direkt veya dolaylı etkileyen geleneksel veya modern pratik çözümler, anlayış ve uygulamalar kadar başarılı, etkili yöntem var mıdır acaba? Ercan Babacan yazdı.


Esnaflık, sıkıntılı durumlarda akıllı çözümler üretebilmektir. İster iş sahibi ister çalışan açısından olsun, pratik ve akılcı çözümler işyerinin gelişmesine ve büyümesine destek sağlar. Gözden kaçan birçok ayrıntı aslında bir işyerinin vazgeçilmez, mutlak uygulanması gereken, dikkatle takibi icap eden önemli detaylardır. Bugün belki gelişmiş kurumsal niteliklerinden dolayı, ufak ayrıntılar, geleneksel pratik çözümler çok fazla gündeme gelmiyor olabilir. Ancak birçok başarılı firma veya işletme, geçmişte bu tecrübelerden istifade ederek bugünlere gelmiştir. Başarı öyküleriyle dolu çeşitli şirket tarihleri veya ünlü sanayicilerin biyografilerinde saklı bu ayrıntılar, geleneksel olarak zihin kodlarında yer etmiş ve yenilenerek devam edegelmiştir.


Geçmişte pek çok esnafın tabiri caiz ise kulağına küpe yaptığı bu pratik ve geleneksel çözümler, bugün maalesef kaybolmaya ve değişen dünya düzeni ile farklılaşmaya başladı. Esnafın, sanatkârın, sanayici veya tüccarın neden belirli bir biçimde davrandığını, içinde bulunduğu ekonomi dünyasında belirli gelenekleri neden geliştirerek devam ettirdiğini, belirli pratikleri niçin benimsediğini, neden sadece belirli iş kollarıyla ilgilendiğini, iş ahlakı ile genel ahlakı birleştirerek bir bütünün kalıcı parçası olmayı neden tercih ettiğini anlamak için, hazine değerindeki bu çözümlemeleri incelemek ve araştırmak gerekir diye düşünüyoruz.


Bir yandan yaşantımızın vazgeçilmez temel taşlarından ticaretle meşgul olurken, öte yandan ticari tarih ve oluşturduğu kültürel zenginliğin incelenmesi ihmal edilmektedir. Oysa ticari belge, bilgi ve başarı hikâyeleri geçmiş ile ilgili ciddi bilgiler verirler. Göç ve yerleşimler, dönemlerine hakim zevkler, gelenekler, sosyal şartlar, toplumların kendilerini nasıl gördükleri, ticari ve insani pratik çözümler, kültürel etkileşimler gibi çok önemli konularda bilgi ve tecrübe kaynağımızı oluşturur. Geleceğimizi daha yaşanabilir kılmak için bize rehberlik ederler.


Mesela bir esnafın veya çalışanın iş dünyasını direkt veya dolaylı etkileyen geleneksel veya modern pratik çözümler, anlayış ve uygulamalar kadar başarılı, etkili yöntem var mıdır acaba?


İş dünyasından verebileceğimiz birkaç anekdot; esnafın iş ahlakı ve bundan mütevellit pratik çözümlemeleri ve kazandığı başarılar hakkında bizlere fikir verecektir.


Esnaf, titiz, duyarlı ve farkındadır


Kıssadan hisse: Bir firmaya pazarlamacı alınacaktır. Bu iş için uygun kişiler firmaya müracaat ederler ve belirli günde sözlü mülakat için firmaya davet edilirler. Binanın girişinde bekletilen adaylar sırayla içeri alınır ve uzunca bir koridorun sonunda bekleyen görevlinin yanına yürüyerek kendilerini tanıtırlar. Her tanıtan kişiye başka soru sormadan irtibat numarası alınır ve yolcu edilir.


Salona girip görevliye yaklaşan bir adayın salonun ortasında bulunan ufak bir izmarit çöpü dikkatini çeker ve hemen eğilerek izmarit çöpünü cebine koyup görevlinin yanına yaklaşır. Görevli adını soyadını sorar ve hemen yarın iş başı yapabileceğini söyler. Pazarlamacı, aradan epey zaman geçtikten sonra görevliye çok önemli bir meziyeti olmadığı halde neden kendisinin tercih edildiğini sorar. Görevli şu cevabı verir: “Çevresine karşı dikkatli, duyarlı ve titiz olan insanlar, işlerine-iş yerlerine karşı da aynı hassasiyette olurlar. Bu nedenle böyle insanlara başka bir şey sormaya hacet yoktur” der.


Esnaflık, emin iş sahaları ile emanet ehli istihdam oluşturur


Ünlü bir gıda sanayicisi, temelini sermaye düşmanlığına oturtmuş sözde sosyal adaletçi zihniyete sahip işçilerin, sendikal haklarındaki anlaşmazlık nedeni ile milyon dolarlık makinelerine acımasızca zarar vermesi üzerine, gerçekten hak hukuk gözeten, Allah korkusu ile kul hakkına zarar vermeyen mütedeyyin insanları istihdam etmeye başlar. Manevi dinamiklerle sosyal ve iş hayatını donatan işçilerin iş yerine sahip çıkarak emanete riayeti ve işine sadakati, iş yerinin sağlıklı büyümesine ve genel ekonomiye katkı sağlamasına vesile olur.


Esnaflık, kendisine ve çevresine karşı özenli, düzenli ve tertipli olmayı gerektirir


Lüks bir semtte ofisi olan bir mimara iş yaptırmak için giden iş sahibi ve yardımcısı, son derece iyi tasarlanmış ofiste ağırlanır. Karşılıklı ikramlar, iltifatlar ve olumlu görüşmelerin ardından ayrılırlar. Fakat iş sahibi yardımcısına bu işi görüştükleri mimara vermeyi düşünmediğini söyler. Yardımcısı nedenini sorunca şu cevabı verir: “Ünlü mimarımızın ayakkabılarına dikkat ettin mi? Uzun zamandır boyanmamış ve temiz değildi. Ayakkabısına özen göstermeyen insan işine de özen göstermez.”


Esnaflık, sözün senetten daha kıymetli olduğunu bilmektir


İstanbul Sultanhamam’da esnaf ziyaretine giden bir bankacı, satıcı-müşteri pazarlığına şahit olur. Toptancıyla yeni çalışmaya başlayan esnaf arasındaki diyalogdan müşterinin nereli olduğunu anlar. Muhabbete müsaade isteyerek dâhil olur ve “Bu hemşerim falan yerlidir, sorgusuz sualsiz bu esnafa mal verebilirsin. Çünkü buralılar borcuna sadık insanlardır, dara düştü mü gerekirse eşlerinin ziynetlerini satar, yine de sözlerini yerine getirirler” der.


Bugün onca ipotek, teminat, noter sözleşmeleriyle garanti altına alınan ticari ilişkiler yerine “kefili benim” sözü yetiyordu. Ulusal-uluslararası mutabakatlar ve mühürlü evraklarla korunan müşteri hakları, “garantisi biziz” sözü ile korunabiliyordu. Esnafımız dükkân kapısına sırtı dönük durmaz, boş konuşmalardan kaçınır, şu kadar versen yeter cümlesindeki “yeter” kelimesinde saklı kanaatkârlığı ile tevekkül edebiliyordu. “Nasıl ödeyebilirsin?” sorusu, aslında alacağının peşinde olmaktan ziyade alıcıya güven vermeye dönüktü. Müşterisinin işini en az kendi işi kadar iyi bilmekti “bu mal sana gelmez” sözü...

Esnaflık ahlakı ile işlerini sürdüren satıcı-müşteri, iş sahibi-çalışan, usta-çırak ilişkilerine dair hikâyeleri çoğaltmak mümkündür. Belki geçmişte yaşanan geleneksel pratik çözüm ve uygulamalar bugün de farklılaşarak devam ettiriliyordur. Ancak ruhundaki ahlaki ve vicdani sorumluluk duyguları eskisi kadar göze çarpmıyor maalesef…

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar