Bir esnafın veya çalışanın iÅŸ dünyasını direkt veya dolaylı etkileyen geleneksel veya modern pratik çözümler, anlayış ve uygulamalar kadar baÅŸarılı, etkili yöntem var mıdır acaba? Ercan Babacan yazdı.
Esnaflık, sıkıntılı durumlarda akıllı çözümler üretebilmektir. Ä°ster iÅŸ sahibi ister çalışan açısından olsun, pratik ve akılcı çözümler iÅŸyerinin geliÅŸmesine ve büyümesine destek saÄŸlar. Gözden kaçan birçok ayrıntı aslında bir iÅŸyerinin vazgeçilmez, mutlak uygulanması gereken, dikkatle takibi icap eden önemli detaylardır. Bugün belki geliÅŸmiÅŸ kurumsal niteliklerinden dolayı, ufak ayrıntılar, geleneksel pratik çözümler çok fazla gündeme gelmiyor olabilir. Ancak birçok baÅŸarılı firma veya iÅŸletme, geçmiÅŸte bu tecrübelerden istifade ederek bugünlere gelmiÅŸtir. BaÅŸarı öyküleriyle dolu çeÅŸitli ÅŸirket tarihleri veya ünlü sanayicilerin biyografilerinde saklı bu ayrıntılar, geleneksel olarak zihin kodlarında yer etmiÅŸ ve yenilenerek devam edegelmiÅŸtir.
GeçmiÅŸte pek çok esnafın tabiri caiz ise kulağına küpe yaptığı bu pratik ve geleneksel çözümler, bugün maalesef kaybolmaya ve deÄŸiÅŸen dünya düzeni ile farklılaÅŸmaya baÅŸladı. Esnafın, sanatkârın, sanayici veya tüccarın neden belirli bir biçimde davrandığını, içinde bulunduÄŸu ekonomi dünyasında belirli gelenekleri neden geliÅŸtirerek devam ettirdiÄŸini, belirli pratikleri niçin benimsediÄŸini, neden sadece belirli iÅŸ kollarıyla ilgilendiÄŸini, iÅŸ ahlakı ile genel ahlakı birleÅŸtirerek bir bütünün kalıcı parçası olmayı neden tercih ettiÄŸini anlamak için, hazine deÄŸerindeki bu çözümlemeleri incelemek ve araÅŸtırmak gerekir diye düÅŸünüyoruz.
Bir yandan yaÅŸantımızın vazgeçilmez temel taÅŸlarından ticaretle meÅŸgul olurken, öte yandan ticari tarih ve oluÅŸturduÄŸu kültürel zenginliÄŸin incelenmesi ihmal edilmektedir. Oysa ticari belge, bilgi ve baÅŸarı hikâyeleri geçmiÅŸ ile ilgili ciddi bilgiler verirler. Göç ve yerleÅŸimler, dönemlerine hakim zevkler, gelenekler, sosyal ÅŸartlar, toplumların kendilerini nasıl gördükleri, ticari ve insani pratik çözümler, kültürel etkileÅŸimler gibi çok önemli konularda bilgi ve tecrübe kaynağımızı oluÅŸturur. GeleceÄŸimizi daha yaÅŸanabilir kılmak için bize rehberlik ederler.
Mesela bir esnafın veya çalışanın iÅŸ dünyasını direkt veya dolaylı etkileyen geleneksel veya modern pratik çözümler, anlayış ve uygulamalar kadar baÅŸarılı, etkili yöntem var mıdır acaba?
Ä°ÅŸ dünyasından verebileceÄŸimiz birkaç anekdot; esnafın iÅŸ ahlakı ve bundan mütevellit pratik çözümlemeleri ve kazandığı baÅŸarılar hakkında bizlere fikir verecektir.
Esnaf, titiz, duyarlı ve farkındadır
Kıssadan hisse: Bir firmaya pazarlamacı alınacaktır. Bu iÅŸ için uygun kiÅŸiler firmaya müracaat ederler ve belirli günde sözlü mülakat için firmaya davet edilirler. Binanın giriÅŸinde bekletilen adaylar sırayla içeri alınır ve uzunca bir koridorun sonunda bekleyen görevlinin yanına yürüyerek kendilerini tanıtırlar. Her tanıtan kiÅŸiye baÅŸka soru sormadan irtibat numarası alınır ve yolcu edilir.
Salona girip görevliye yaklaÅŸan bir adayın salonun ortasında bulunan ufak bir izmarit çöpü dikkatini çeker ve hemen eÄŸilerek izmarit çöpünü cebine koyup görevlinin yanına yaklaşır. Görevli adını soyadını sorar ve hemen yarın iÅŸ başı yapabileceÄŸini söyler. Pazarlamacı, aradan epey zaman geçtikten sonra görevliye çok önemli bir meziyeti olmadığı halde neden kendisinin tercih edildiÄŸini sorar. Görevli ÅŸu cevabı verir: “Çevresine karşı dikkatli, duyarlı ve titiz olan insanlar, iÅŸlerine-iÅŸ yerlerine karşı da aynı hassasiyette olurlar. Bu nedenle böyle insanlara baÅŸka bir ÅŸey sormaya hacet yoktur” der.
Esnaflık, emin iş sahaları ile emanet ehli istihdam oluşturur
Ünlü bir gıda sanayicisi, temelini sermaye düÅŸmanlığına oturtmuÅŸ sözde sosyal adaletçi zihniyete sahip iÅŸçilerin, sendikal haklarındaki anlaÅŸmazlık nedeni ile milyon dolarlık makinelerine acımasızca zarar vermesi üzerine, gerçekten hak hukuk gözeten, Allah korkusu ile kul hakkına zarar vermeyen mütedeyyin insanları istihdam etmeye baÅŸlar. Manevi dinamiklerle sosyal ve iÅŸ hayatını donatan iÅŸçilerin iÅŸ yerine sahip çıkarak emanete riayeti ve iÅŸine sadakati, iÅŸ yerinin saÄŸlıklı büyümesine ve genel ekonomiye katkı saÄŸlamasına vesile olur.
Esnaflık, kendisine ve çevresine karşı özenli, düzenli ve tertipli olmayı gerektirir
Lüks bir semtte ofisi olan bir mimara iÅŸ yaptırmak için giden iÅŸ sahibi ve yardımcısı, son derece iyi tasarlanmış ofiste ağırlanır. Karşılıklı ikramlar, iltifatlar ve olumlu görüÅŸmelerin ardından ayrılırlar. Fakat iÅŸ sahibi yardımcısına bu iÅŸi görüÅŸtükleri mimara vermeyi düÅŸünmediÄŸini söyler. Yardımcısı nedenini sorunca ÅŸu cevabı verir: “Ünlü mimarımızın ayakkabılarına dikkat ettin mi? Uzun zamandır boyanmamış ve temiz deÄŸildi. Ayakkabısına özen göstermeyen insan iÅŸine de özen göstermez.”
Esnaflık, sözün senetten daha kıymetli olduÄŸunu bilmektir
Ä°stanbul Sultanhamam’da esnaf ziyaretine giden bir bankacı, satıcı-müÅŸteri pazarlığına ÅŸahit olur. Toptancıyla yeni çalışmaya baÅŸlayan esnaf arasındaki diyalogdan müÅŸterinin nereli olduÄŸunu anlar. Muhabbete müsaade isteyerek dâhil olur ve “Bu hemÅŸerim falan yerlidir, sorgusuz sualsiz bu esnafa mal verebilirsin. Çünkü buralılar borcuna sadık insanlardır, dara düÅŸtü mü gerekirse eÅŸlerinin ziynetlerini satar, yine de sözlerini yerine getirirler” der.
Bugün onca ipotek, teminat, noter sözleÅŸmeleriyle garanti altına alınan ticari iliÅŸkiler yerine “kefili benim” sözü yetiyordu. Ulusal-uluslararası mutabakatlar ve mühürlü evraklarla korunan müÅŸteri hakları, “garantisi biziz” sözü ile korunabiliyordu. Esnafımız dükkân kapısına sırtı dönük durmaz, boÅŸ konuÅŸmalardan kaçınır, ÅŸu kadar versen yeter cümlesindeki “yeter” kelimesinde saklı kanaatkârlığı ile tevekkül edebiliyordu. “Nasıl ödeyebilirsin?” sorusu, aslında alacağının peÅŸinde olmaktan ziyade alıcıya güven vermeye dönüktü. MüÅŸterisinin iÅŸini en az kendi iÅŸi kadar iyi bilmekti “bu mal sana gelmez” sözü...
Esnaflık ahlakı ile iÅŸlerini sürdüren satıcı-müÅŸteri, iÅŸ sahibi-çalışan, usta-çırak iliÅŸkilerine dair hikâyeleri çoÄŸaltmak mümkündür. Belki geçmiÅŸte yaÅŸanan geleneksel pratik çözüm ve uygulamalar bugün de farklılaÅŸarak devam ettiriliyordur. Ancak ruhundaki ahlaki ve vicdani sorumluluk duyguları eskisi kadar göze çarpmıyor maalesef…
Facebook Yorum
Yorum Yazın