Evet bu şirket daha öncelerde kuruldu bugün ise hemen yakınımızda ticaretini icra ediyor. Malumunuz anonim şirketler ağırlıklı olarak çok ortaklıdır. Yukarıda başlıkta da ismini zikrettiğimiz ana faaliyet alanı insan ticareti, soykırımı ve bilimum insanlık dışı her türlü işkenceyi icra eden bu anonim ortaklık sadece bu ortaklardan da mütevellit değil tabi ki. Bu şirketin aleni ve gizli ortakları vardır. Burada ismi zikredilmese de İran ana ortaklardandır. Bu şirkete İsrail ve Avrupa sermaye koymuşlardır. Bu şirket ticareti de bizim coğrafyamız da yapmaktadır.Bu ticaret oyunun da neler kotarılmaktadır. İşte hemen tam sınırımızda, güneyimizde kısacası burnumuzun dibinde kotarılan bu oyun Sykes Picot sonrası yeni sınırların çizilmesini öngeren bir orta oyunudur. Beş yıldır kendi ülkesinde ve kendi halkına zulüm uygulayan Esad rejimine seyirci kalan dünya bu orta oyununu sergilemeye devam ediyor. Anadolu da meşhur söz vardır ya ‘’Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu ‘’ misali mevcut şirket ortaklarının tavırları ve politikalarının son beş yıl içinde nasıl zikzaklar çizdiklerini yakından izledik. Tüm uluslar arası kamuoyuna Esad zulmederken cılız açıklamalarla durumu geçiştiren Esad muhalifleri mevzi kazanıp tam Esad’ı devirecekken Esad’ın insanlık dışı kimyasal silah kullanmasından sonra farklı açıklamalar yapanda bunlardı.
Amerikalı senatör John McCain Başkan Obama’dan aktararak Obama’nın şu ifadeleri kullandığını aktarıyordu ‘Kimyasal silah kullandılar, kırmızı çizgiyi aştılar, Esed’in gücünü kırıp, Özgür Suriye Ordusu’nu güçlendireceğiz, çatışma alanındaki momentumu değiştireceğiz’ dediğini aktarıyordu. Yaklaşık bir hafta sonra da bunun yapılmayacağı açıklandı. Bu ABD’nin güvenilirliğini derinden sarstı ve hala bu güven bunalımını aşabilmiş değiliz.” diyor. ABD Senatosu’nun Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Parti Arizona Senatörü John McCain, Başkan Barack Obama yönetiminin Ortadoğu’da oynadığı “kumarın” bölgede kaosa sebep olduğunu söylüyordu. İşte olayın özeti bu cümlede gizli aslında. Ne diyordu Amerikan dış politikasının en önemli teorisyeni Henry Kissinger 11 Eylül saldırılarından sonra geliştirdiği tezinde “Savaşma savaştır” bu teze göre “Müslümanlar artık kendi içlerinde savaşacaklardır.” Buradan hareketle tekraren gelişen olayları muhasebe ettiğimizde İŞİD diye ortaya çıkarılan Gulyabani bugüne kadar Müslümanlar dışanda kime zulmetti. İsraile bir mermi sıkmışmıdır? Yada çok uzaklara gitmeden İsraile karşı savaşında başımızın üzerine çıkardığımız Hizbullah(Hizbuşeytan) Suriye’de katliamları ve Filistinde son iki yılda hiç İsrail askeri öldürmeyip binlerce Filistinliyi öldürdüğü için söylüyorum. Ayrıca Yemen’de yapılanlar Nijarya’da Bokoharam diye uydurulan İŞİD klonu örgütün yaptıkları Somali’de yine CIA ve İngiliz istihbaratının desteğiyle hareket eden El-Şebab örgütü Müslümanlardan başka kimi öldürmüştür. Fakat sonuçta Batı, Orta Doğu’da kendi sonlarını hazırlamaktadır.
BM Güvenlik Konseyi bir çetedir. ABD ve Rusya önderliğinde Müslümanların kan ve gözyaşından beslenen, yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömüren vampirlerdir. Birleşmiş Milletler’in miadı dolmuştur. Güvenlik Konseyinde 2.5 milyarlık nüfusa sahip Müslüman ülkelerin tek temsilcisi yoktur. Tüm bunları görerek Müslümanlar kendi içlerindeki savaşı durdurması gerekmektedir. Bunlar durmasa Batıda bilmelidir ki dünyaya huzur ve sükûnet gelmeyecektir.
Bundan sonra Türkiye ve genelinde müslümanlar ne yapmalıdır. Türkiye, Sykes Picot antlaşmasının yeni versiyonunda kendine biçilen “itaatkarlık “ rolünü aşarak bir direniş sergilemektedir. Suriye ve genelinde Ortadoğu cografyasında çizilen yeni sınırlar hiç kuşkusuz Türkiye’yi de içine almaktadır. Ben bu sutunda defaatle yazdım “Halep düşerse Türkiye bir bütün olarak kalamaz“ Netekim Deniz Baykal’ın akıllı devlet adamına yakışır çıkışı manidardır. Özellikle orada altını çizdiği “Sünni Halep“ ifadesi mezhebi olarak şovence algılanmamalı. Bu ifadeyi bıçağın kemiğe dayandığı sınır olarak algılamak gerekir.
Halep düşerse Türkiye’de düşer bu apaçık ortadadır. Yanlız karamsarlığa kapılmamızında bir anlamı yoktur. Direnmezsen kazanamazsın. Mustafa Kemal’in Musul - Kerkük elimizden giderken gösterdiği direnç ortamından çok daha iyi konumdadır Türkiye O zaman meydana gelen hadiselerin benzerleri yaşanıyor olsa bile şu anki Türkiye’nin gücü ve kudreti daha fazladır. Onun için birlik olup beraberce bu paylaşıma karşı çıkacağız, gerekirse savaşacağız. Savaşmaksa bizim genlerimde var bunu unutmayalım.
İstiklal Şairimizin dediği gibi;
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak.
O benimdir o benim milletimindir ancak.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı işler dileğiyle
Facebook Yorum
Yorum Yazın