ERGENE - KON

Ergene Kon Farsça bir kelime olan (Ergene Qon dar ve sarp dağlarla çevrili bir vadi anlamına gelir). Birçoğumuzun tarih kitaplarından okuduğumuz Ergenekon destanı olarak bildiğimiz Göktürklerin doğuşunu anlatan hikayedir. Son yıllarda hiç gündemimizden düşürmediğimiz kelimenin günümüze yansıması olan bu olay. Aralarında gazetecilerin, askerlerin, polislerin, rektörlerin, mafyanın, siyasi parti liderlerinin ve mensuplarının olduğu 274 sanıklı geçen ay tamamlanan Ergenekon davası nedeni ile gündemimizde. Arka arkaya ortaya çıkarılan 28 Şubat Post Modern Darbesi ile başlayan 27 Mart İnternet Muhtırası ile devam eden Balyoz, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven darbe planları, İrticayla Mücadele, Kafes, Suga Eylem planı gibi birçok isimle karşı karşıya kaldık ki sanırım biraz zihinlerimiz karıştı. Ya da karıştırmak için özellikle bunlarda servis edildi. Amaç olayları sulandırmak ve ortaya çıkan net resmi görmemize engel olmak. Yazımızın ilerleyen bölümünde tekrar döneceğiz bu darbeler neden yapılmak istenir ve neye hizmet eder.

Öncelikle bu kadar ayrı kutbu içerisinde barındıran Kızıl Elma koalisyonunu oluşturan bireylerin görünüşte birbirlerine karşı gibi gözükseler de özde nasıl bir amaç uğruna birleştirileceğinin çok açık bir örneğidir bu yapılanma. Solcu Maocu İşçi Partilerle ülkücüleri ortak bir kaderde birleştiren güç kim? Peki sağ görüşlüler açısından bir anlamı olan Kızıl Elma ülküsü solcu Maocular tarafından neden benimseniyor. Kızıl Elma ülküsünden kısaca bahsedecek olursak, Türkler tarafından değişik şekillerde tasvir edilen bazen bir belde, bazen bir taht, bazen de dünya hakimiyetini temsil eden som altından yapılma kızıl renkli bir küre olmuştur. Bazen fethedilmesi gereken illeri ifade eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin simgesidir. Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifade edilmiştir. Çok eski bir Türk inanç ve töresi olan Kızıl Elma, Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edinmişlerdir. Kısaca özetleyecek olursak Kızıl Elma iktidarı ele geçirme yönetme duygusunun sembolleştirilmiş halidir. İşte bu zihniyet Türkiyede İttahat Terakkiden miras aldıkları darbe geleneğini 1960,1971,1980 darbeleri ile gerçekleştirdi. Sonrasında 28 Şubat’ta irticayı bahane edip Refahyol hükümetini düşüren güç daha sonraki darbe eylem planlarını yapanlar aynı zihniyetin başka versiyonlarıdır.

Türkiye’nin Nato’ya girişinden sonra planlanan kominizmle mücadele konsepti içinde yapılanan Gladyo yapılanmasının su yüzüne çıkmış bir koludur Ergenekon. Darbe denince işin sonucu olarak hep askerleri zihnimizde canlandırırız çünkü senaryoyu yazanların ön planda tuttukları figürler oldukları için fakat unutmayalım ki her darbe ekonomik gerekçeleri öne süren sermaye tarafından askeri unsurlara yaptırılır. İtalya’da ki Gladyoyu yöneten P2 (Propaganda Due) mason locası gibi unsurlar olduğu gibi Ergenokon’unda masonik bağlantıları ve sermaye tarafı çok ön plana çıkarılmadı. Şu an gözüken masonik bağlantılardan tapınakçıların adamının serbest bırakılması ile beraber dışarıdaki iki firari dışında kimse yok ortalarda. Sonuçta darbenin kökenini kazımanın darbeyi arzulayan kazanca doymayan sermayenin peşine düşerek olacağına Ergenekon ve sonrasında Gezi kalkışmasındaki ayak izlerini takip ederek sivrisineklerle uğraşmayı değil bataklığı kurutmamız gerektiğine inanıyorum.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı işler dileğiyle.