Demokrasilerde seçim sonuçları, hükümet ve muhalefeti belirler. Muhalefet, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Seçmen aslında muhalefete der ki; “Seni bir süre izleyeceÄŸim, bakalım bana ne alternatifler sunuyor, ihtiyaçlarımı çözmede ne kadar istekli görünüyorsun?”
VatandaÅŸ iktidar vazifesi verdiÄŸi partiye de, “Çözüm önerilerini ve sunumlarını beÄŸendim. Evet, iÅŸ senin ancak bir alternatifin olduÄŸunu bil!” der.
Muhalefet, iktidarın denetleyicisi gibidir bir bakıma; yeni bir seçim dönemine kadar. Ä°ktidar ve muhalefetin ortak özelliÄŸi ise ülkenin yararı için çalışmak ve bunun için de rekabet etmek.
Muhalefet, iktidarın yanlışlarını sadece eleÅŸtirmekle kalmaz, bir takım öneriler de sunar. Bunlar karşılık bulmadığında da halka söyler ve kendi program ve projelerini yeni iktidar talebi için hazırlar.
Amaç nedir; sorumluluk duygusuyla daha güzel bir ülke içi çalışmak.
Peki bizde böyle mi!? Maalesef hayır. Bizde muhalefet, iktidarı yermek ve çalışmasına engel olmak için var. Muhalefet etmenin birincil amacı daha iyi bir gelecek deÄŸil, iktidarla kavga edip, kuru gürültüyle göz boyayarak, hiç bir ÅŸey üretmeden iktidar olmak.
Son 15 yıldır siyaset fenomeni bir parti iktidarda ve oylarını arttırmaya da devam ediyor. Muhalefet ise hiç bir ÅŸey yapmadan kemik oyları ve haybeden maaÅŸlarıyla, bu gidiÅŸattan mutlu görünüyor. Tersi durumda, ya liderini ya da muhalefet tarzını deÄŸiÅŸtirmesi gerekmez miydi?
Ha tabii durumdan memnun olan meÅŸhur çekirdek yapı da var. Çocukça nedenlerle sittin sene muhalefette de kalsa, malum partiyi desteklerler. O kibirli ve özgüvenli görüntünün arkasında aslında öyle bir özgüven eksikliÄŸi var ki, üretemeyip, ortaya farklı ve yeni bir ÅŸeyler koyamayışlarını örtmek için, artık yaÅŸamayan tarihi bir liderin arkasına saklanıyorlar.
Bir tartışma programında hukukçu bir muhalefet vekili, “Atatürk, ÅŸimdi hayatta olsa… ‘nerdee o günler!’…” diye bir cümle kuruverdi. Durum bu, seviye bu. Muhalefet tarzına gelince de sürekli niyet okuma klasiÄŸi. “Kötüdür o, kötü!”
2010 referandumundaki tartışmaları arÅŸivlerden çıkarın, ÅŸimdikiyle yer deÄŸiÅŸtirin; kesinlikle seyirci farkı anlamayacaktır. Tüm argümanlar aynı, tüm suçlamalar aynı ve yine aynı niyet okumalar.
Bu kez MHP, 2010’daki muhalefet biçimini terk etmiÅŸ, kendi inançları doÄŸrultusunda bir takım pazarlıklarla, “evet” diyeceÄŸi bir 18 maddelik öneriye destek olmuÅŸtur. KuÅŸkusuz, bu MHP’nin bir baÅŸarısıdır. CHP ve HDP’de 2010’daki çizgide kalarak, klasik iÅŸlevsiz ve faydasız muhalifliklerini sürdürdüler.
Bugün, 2010’da boykot ettiÄŸi bir takım deÄŸiÅŸiklikler sayesinde HDP kapatılmamıştır. Evet ya, partiler kapatılıyordu bir zamanlar. Ne var ki “sizin diktatör”, ÅŸimdi de askeri mahkemeleri kaldırıyor ve buna CHP ve HDP çok üzülüyor!
18 maddelik yeni tasarıda, savaşın hedefi bürokratik oligarÅŸidir. CHP ve HDP’nin asıl karşı çıktığı da budur. Her iki yapı da bu oligarÅŸiden beslenmekteydi. Bir konuda haklılar; “tek adam”ın yaptığı atamalara çomak sokamayacaklar! Evet; çok iyi biliyorlar ki, “tek adam” onların arka bahçesinin kökünü kazıyacak. Bizim “endiÅŸeli demokratlar” da onların ekmeÄŸine yaÄŸ sürecek yorumlardan kaçınmıyorlar. Güya “demokratız biz” havasında!
Sanki; devletin hücrelerine kadar yerleÅŸmiÅŸ bir yapı yok. Sanki her tarafı sarmış vesayet odakları yok ve sanki muhalefetiyle, STK ve meslek odalarıyla demokrasiden ölmek üzere kurumlarımız var da “tek adam mahvedecek.”
Bir de “evet”çileri aptal olmakla suçlamıyorlar mı! Masal kahramanları gibi, düÅŸ gezginleri aydınlarımız var. Ä°yi ki, % 50 cahil de, yıllardır bekledikleri liderleriyle, ne kadar vesayet odağı varsa canhıraÅŸ mücadele ediyorlar.
Söke söke, muhalefete de, vesayetçilere de ve romantik aydınlara da, gerçek demokrasinin nasıl kurulduÄŸunu öÄŸretiyorlar.
Demokrasi, gökten yaÄŸmıyor. “Laylaylom, haydin ÅŸimdi demokratçılık oynayalım demekle de olmuyor.” Direnen bir zihniyet var. BaÅŸta mecliste, yargıda, üniversitelerde ve birçok kurumda. Bu oligarÅŸik çeteler, en küçük iÅŸlerde bile sorun çıkarıyor ve iktidarın iÅŸ yapmasına engel oluyorlar. Bir köprü için bile 1,5 yıl bir kurumdan imza beklenebiliyor.
Ä°ktidarın, muktedir olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar(dı). Böylece CHP, hiç çalışmadan hem muhalefette hem de gizli iktidar olmayı baÅŸarıyor(du).
Bu yüzden, ucu onlara dokunan en ufak ÅŸeyde, kıyameti koparıyorlardı. Yıkılıyor kaleleri bir bir. Yıkan kim!? “Tek Adam”!
Koroya yeni katılan endişeliler!
Hadi onların müzmin takıntısını anladık da size ne oluyor anlamadım. GelebileceÄŸi en yüksek makama gelmiÅŸ biri, 2 dönem sürer keyfini çeker gider. Yıllardır, diktatörlükle suçlanırken, bunca darbe giriÅŸimine karşı durmuÅŸ içeride ve dışarıda hedefe oturtulmuÅŸ bir kiÅŸi, neden böyle bir ÅŸeye kalkışsın ki!
Acaba, daha güzel yarınlar için olabilir mi! Referans için; son 15 yıl yetmez mi!
Facebook Yorum
Yorum Yazın