Salgının etkisiyle dünya ekonomisi zor günler yaşıyor. ABD ve AB ülkelerindeki daralma oranları oldukça yüksek.
ABD’de açıklanan ikince çeyrek GSYH verileri, yüzde 32,9 oranında bir küçülmeyi gösteriyor. (İlk çeyrekte yüzde 0,3 büyüme olmuştu.)
İngiltere, yüzde 20,4 daralarak, Avrupa’nın en çok etkilenen ülkesi oldu. (İlk çeyrekte yüzde 1,6 oranında daralmıştı.)
Almanya’da yüzde 10,1’lik ikinci çeyrek verisiyle,1970’lerden beri görülen en büyük daralmanın yaşandığı görülüyor. (İlk çeyrek yüzde 2,3 küçülme olmuştu.)
AB ülkeleri, ikinci çeyrekte ortalama yüzde 11,9 oranında küçüldü. (İlk çeyrekte AB ülkeleri ortalama yüzde 2,6 oranında küçülmüştü.)
Merkez bankaları ve hükümetlerin teşvik paketleri, krediler, tahvil alımları ve çeşitli destek ödeneklerine rağmen salgının ekonomiye etkisi ciddi boyutlarda oldu.
Haziran itibariyle birçok ülke bir nebze rahatlama beklerken bu kez de ikinci dalga beklentisi hatta bazı yerlerdeki vaka artışları dikkati çekmeye başladı.
Türkiye ilk çeyrekte yüzde 4,5 oranıyla büyüyen nadir ülkelerden biri oldu. Salgının mart ortasında ülkemize gelmiş olmasıyla beraber, ticaretimizin büyük oranda Avrupa’ya olmasını da unutmayalım.
ABD ve Avrupa ülkelerindeki ikinci çeyrekteki rekor daralmaların, ülkemize negatif etkisi kaçınılmaz olacaktır. Ancak sağlık yönetiminde olduğu gibi ekonomi yönetiminde de doğru hamlelerle, bu olumsuz etkiden en az etkilenen ülkelerden biri olacağımızı, açıklanan çeşitli verilere göre söyleyebiliriz.
Tüm dünyada işsizlik verileri salgın öncesinin iki katına çıkarken, biz mevcut durumu çok küçük farklarla koruyoruz. Üstelik genç bir nüfusa sahibiz.
Bu dönemde iş yerleri kapanıyor, dünya devi şirketler büyük zararlar yazıyor. Özellikle dünya genelinde havayolları ve turizm şirketleri zor durumda.
Bununla birlikte başta savunma sanayi olmak üzere, tarım ve teknolojide atılımlarımız sürüyor. Gün geçmiyor ki yeni bir açılışımız olmasın. Haziran ayında, yüzde 179 artışla 9,179 yeni şirket ve kooperatif kuruldu. Kurulan şirketlerin yüzde 36.22’i İstanbul’da, 619’u yabancı sermayeli. Kapanan şirket rakamlarındaki yüzde 55 düşüş de dikkate değer.
Banka ve perakende sektörü ile teknoloji şirketlerimiz, beklentilerin üzerinde kâr yazdılar. Düşük faizli krediler, emlak, otomobil, beyaz eşya ve mobilya sektörünü canlandırdı. Sıfır araç kuyrukları yanında talep etkisiyle fiyatları artan ikinci el oto satışları da ciddi oranlarda seyrediyor.
Halkın bu tarz tüketime yönelmesini sadece ucuz kredi ve likidite bolluğu olarak açıklamak doğru olmaz. Bu aynı zamanda ekonomi yönetimine de duyulan güveni gösterir. Sonuçta bu harcamaların bir de ödemesi var.
Fakat genel olarak tüm dünyada altın ve dolara olan talep, bir çeşit güvenli limanı çağrıştırsa da manipülasyonların da kitleler üzerindeki etkisi göz ardı edilemez.
Ve eleştirirken hiçbir konu, koşul ve konjonktürden bağımsız eleştirilemez.
Muhalefetin dikkatine!
Bu bir salgındır; maddi, manevi ve küresel tüm boyutlarıyla…
Facebook Yorum
Yorum Yazın