Uzun yıllardır eğitim sektöründeyim ve halen özel bir kurumda meslek hayatımı severek devam ettirmekteyim. Mesleğimdeki zorlukların farkında olsamda doğru bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Çalıştığım süreç içerisinde, eğitim de yaşanan hızlı değişim modellerine tanık oldum. Ve bu değişimleri yaşarak çeşitli tecrübeler kazandım. Şunu gördüm ve gözlemledim ki en pahalı yatırım eğitime yapılan yatırım ve insana yapılan yatırımdır. Çünkü eğitim tarih boyunca önemli ve zorlu bir görev olmuştur insanlık tarihinde. Eğitimde hiçbir zaman kaybetme riskiniz olmamıştır. Kişinin bilgi, beceri ve davranışlarını geliştirmek amacıyla planlanmıştır. Çeşitli uygulamalarla bireyin kalıcı ve etkili öğrenmesini hedef alır. Ömür boyu kişi aldığı bu eğitimi sayesinde bilgi, beceri, tutum ve değerleri kazanır ve toplumda bir yer edinir. Bu anlamda kişinin aldığı eğitim kalitesi de yaşam standartlarını , meslek ve aile ortamını belirler.
Eğiticinin görevi veya amacı ise bireyi düşünmeye, araştırmaya sorgulamaya, öğrenmeye ve edinebildiği bu bilgileri kullanmaya yöneltmektir. Öğrenen kişide merak ve ilgi uyandırmak, onlarda güdüleme ve yönlendirme yapmakta birinci görevi olmalıdır. Bunun için tabiî ki ortamlar uygun olmalıdır. Bildiğimiz gibi Eğitim kurumlarımız bu anlamda topluma yön verir ve eğitimdeki gelişmeleri yeni kuşaklara uygun olacak şekilde sunar.
Eskiden öğretmen merkezli olan eğitim anlayışı, şimdi öğrenci merkezli ve teknoloji eğitim tabanlı olarak sürekli yenileniyor ve geliştiriliyor. Özel Eğitim Kurumları da bu konudaki gelişimleri yakından takip ederek eğitim kadrosuyla birlikte değişimi yakalamaya çalışıyor. Hızla gelişen dünyada ebeveynler çocuklarının eğitim kalitesini artırmak ve güçlendirmek için sürekli bir arayış halindeler. Gerçekten de bu konuda farklı uygulamalar, yöntemler bekliyorlar ve araştırıyorlar.
Dünya ülkeleri de gerek kültürel sorunları çözmede gerekse siyasal, sosyoekonomik sorunları çözmede EĞİTİMİ bir araç olarak görmektedir. Ancak hala bir türlü oturamamış olan eğitim sistemimiz istenilen şekilde değildir. Doğru veya yanlış olarak uygulanan çok yöntemlerle karşı karşıya da kalınmıştır. Ve sürekli bir değişim içindedir.
Evet , hızla gelişen ve tüm bilgileri hızla depolayan teknolojik araç ve gereçlerin yaygınlaşması eğitime başka bir bakış açısı kazanmıştır. Bununla beraber ZİHİNSEL BECERİ ve DÜŞÜNME BECERİLERİNİN geliştirilmesi içinde değişik uygulamalar son zamanlarda yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bu uygulamalardan biri de “MİNDLAB” tir. Mind Lab Grubu 1994 yılında kurulmuş olup günümüzde de tüm faaliyetlerini bir çok ülkede ve kendi ülkemizde de olmak üzere dikkatleri çeken bir eğitim programları arasında yerini almıştır.
“MİND LAB“ düşünce oyunlarını kullanarak öğrencilerin düşünme becerilerini geliştiren ve buna bağlı olarak yaşam becerilerini eğiten ve bir eğitim programıdır.
“MİND LAB“ Yale Üniversitesi tarafından yapılmış bilimsel çalışmalarda çocukların bilişsel ve düşünce becerilerinde (planlama ve uygulama, matematiksel düşünme, yaratıcı ve bilimsel düşünme, taktik ve stratejiler geliştirme, hafıza eğitimi, karar verme ve problem çözme vb. ) , sosyal ve duygusal (Öz disiplin, Özgüven, kişisel sorumluluk , öfke yönetimi, hatalardan ders alma, duyguların kontrolü, işbirliği ve rekabet yenmek ve yenilmek) gelişimi üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamıştır.
Mind Lab Grubu’nun eğitim felsefesini , ünlü flozof Eflatun ( Platon) un sözleri çok net bir şekilde özetlemiştir.
“ Çocuklar zor ile değil , oynayarak öğrenmelidirler. “
Mind Lab Metodu, geliştirdiği üst – zihinsel düşüne modelleri sayesinde, farklı düşüne süreçleri ile ilgili farkındalığı yaratarak, bu farkındalık sayesinde sürekli gelişimi sağlamaktadır.
Çalışmakta olduğum Özel Sevinç Eğitim Kurumu da bu eğitim metodunu ana okulundan başlayarak uygulamakta olup eğitimdeki başarısını ve farklılığını bu alanda da ortaya koymaktadır.
Sevgi ve Saglıkla Kalın
Facebook Yorum
Yorum Yazın