Dayımdan gelen resimli bir bilgi ile her zaman düşündüğüm şeyin sanki akademik kanıtı önüme konulmuş gibi hissettim. Resim bir grafikti. STFA Grup Kurucularından Feyzi Akkaya’nın (Sezai Türkeş – Feyzi Akkaya Ortaklığı (STFA) 1938 yılında kuruldu) uzun yıllar önce yaptığı bir grafik.
Hep şu saçma sapan mantıkla verilen eleman ilanlarına sinir olmuşumdur. Yeni mezundan 10 yılık iş deneyimi bekleyen kıt düşünceli işverenler tecrübeli genç eleman arar dururlar. Erkekseniz işinizin önüne askerlik engeli takılır, kadınsanız çocuk doğurmak ile tüm kariyer ümidiniz çöpe atılır.
Tüm gücünüz yerindeyken gezeceğiniz, tozacağınız zamanlarda var gücünüzle kendinizi işe verirsiniz lakin pek de deneyiminiz olmadığı için haddinden fazla yorulur ve moda deyimle metal yorgunluğunu daha 30 yaşınızda deneyimlersiniz.
Emekli olduktan sonra yeniden çalışma kararı aldığımda birçok okul yöneticisinin sadece doğum tarihime bakıp beni elediğini biliyorum. Yazdığım tüm deneyimler, bildiğim tüm programlar ve aldığım eğitimler göz ardı edilivermişti. Yaşın dezavantaj olduğunu düşünen bu kısır düşünceli insanlara şimdi şu grafiği gösterip suratlarına vurasım geliyor.
Şöyle düşünün; mezun oldunuz, ASkere gittiniz veya evlendiniz, çocuğunuz oldu, hayatınızı düzene koymaya çalıştınız, çocuklar büyümeye başladı, okulları, hastalıkları, ergenlikleri derken ebeveynleriniz yaşlanmaya başladı. Bir yandan iş, diğer yandan çocuklar ve öte yandan anne-baba ile uğraşırken aynı zamanda kariyer adımlarını çıkmaya çalıştınız derken yaş 45-50’lere geldi ve çocuklar evden gitmeye başladı. Anne-babaları ya kaybettik ya artık onlar da hastalıklarla başa çıkmayı öğrendi ve işler yoluna girip düzen oturmaya başladı. Hatta bir ev, bir araba bile aldınız. Artık rahatsınız. Tüm gücünüzü, edindiğiniz tecrübeyi, olgunluğunuzu ama henüz tükenmeye başlamamış enerjinizi-sağlığınızı işinize verebilirsiniz.
Heyhat, yaş 50 olmuş. İş dünyası sendeki bu rahatlığı, bu ballı börek kullanılma durumunu görememiş ve sana sırt çevirmiş. Ne kadar sinir bozucu değil mi? Ne kadar aptallık. Ne kadar sığ görüşlülük. Ne kadar öngörüsüzlük. Ne kadar saçmalık… (Aklımda daha kötü sözler de var ama ne bana ne dergime yakışmaz bunları yazmak.)
Sevgili işveren okurlar. Umarım alınmadan bu yazı üzerinde düşünürsünüz ve anlamaya çalışırsınız. Gençleri rahat bırakın. Onlara olgunlaşmaları için zaman verin ve onları altın çağları olan 50-60 yaşlarına hazırlayın. Emin olun ki çok güzel bir yatırım yaparsınız.
Hafta sonu ikinci üniversite eğitimi için vizelerim vardı. (Üstteki yazıya istinaden; hala 50 yaş eğitim almaya da devam eder.) Bu sefer cumartesi ve Pazar aynı okulda sınava girdim. Genelde özel okul çalışanı olarak bu sınavlar sırasında girdiğim devlet okullarına üzülerek bakarım. Daha iyi şartlarda eğitim görülmeli, anne baba parası çocuğun alacağı eğitimin kalitesini belirlememeli diye düşünürüm. Fakat bu sefer sınav için okuldan içeri adımımı atar atmaz şok oldum. Nef İlkokulu isimli bu okul sanki yurt dışındaki bir eğitim kurumunun bize ışınlanmış hali gibiydi. Modern, ferah, mimari açıdan her şey düşünülmüş harika bir okuldu.
Bu yazdığımı Nef İnşaatın yöneticileri okur mu bilmiyorum ama okusalar da okumasalar da onların ne kadar doğru bir iş yaptıklarını yazmak ve teşekkür etmek benim boynumun borcu.
Dilerim tüm büyük şirketlere örnek olurlar. Esas olanın dört duvar örüp okul yaptırdık demek değil işin içine ruh katmak, mimarlığı konuşturmak ve özen göstermek olduğunun en güzel kanıtı Nef İlkokulu.
Madem eğitimden gidiyoruz size bu yıl Tübitak’ta muhteşem bir konu ile Biyoloji dalında Avrupa Bölge Birinciliği kazanmış bir öğrenciden bahsetmek istiyorum. İSTEK Atanur Oğuz Okullarındaki bu öğrenci herkesin yapabileceği bir proje geliştirmiş. Özellikle şu aralar artık yazlığa gidip orada bağ-bahçe işleri ile uğraşacakların bu projeyi dikkatli okumasını tavsiye ederim. Sevgili Bade BERKER evdeki yemek artıkları ile toprağı sağlıklı ve güçlü ürünler verecek hale getirmiş. Bokaşi Kompostlu ve Biyokömürlü toprağın bu mucizesi Tübitak’ta ödülü hak etmiş. İSTEK Atanur Oğuz okulları bu yıl Biyoloji dalında Lise kategorisinde de birincilik kazanmış. Ve diğer kategorilerde de derceler almışlar. Demek ki eğitim işi bunu gönülden yapınca meyvesini başarı olarak veriyor.
Sayfam bitti ama benim daha çok yazasım var. Gelecek ay yazacaklarımı da şimdiden yazsam olacak gibi. Daha Ada seyahatimdeki gözlemlerimi anlatacağım. Geçtiğimiz ay gittiğim adadan bahsedeceğim ama hepsi önümüzdeki aya…
Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın