DÜünyamızı Aydınlatan “Elektrik”

Bu sayıda ne yazabilirim diye düşünürken adı üzerinde “Teknik Elektrik Postası” dergisinde yazdığıma göre   “ ELEKTRİK “ konusuyla ilgili bir şeyler olsun istedim. Yanlış anlaşılmasın lütfen .Tereciye tere satmak gibi bir niyetim yok tabii ki. Bildiğiniz gibi günümüzde her an elektrikten yararlanıyor olsak ta elektriğin olmadığı kısa kesintileri zaman zaman yaşımıyor değiliz.. 


Bu durumda  hemen devreye varsa jenarötör giriyor ve işler tamamlanmaya çalışılıyor. Peki elektriğin olmadığı köylerdeki yaşamı bir düşünün.Hala elektriği olmayan köy var mı bilmiyorum .Yada hayatımızda  elektrik yokmuş , hiç olmamış gibi .


Evlerimizde,işyerlerimizde, okullarımızda,hastanelerimizde, sokaklarda , yollarda kısaca her yerde var olan elektriğin olmadığını…  Hayatımızı kolaylaştıran elektrikle çalışan her şeyin bir an iptal olduğunu hayal edin. 


Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Herhalde hayat bizim için durmuş demektir. Tabii birde madalyonun diğer yüzü var. Televizyon açıkken kaç kişi televizyonu kapatıp ta sohbet etmek istiyor?  Evet eskiden şimdiki imkanlara sahip değildik belki ama kişilerin birbirleri ile olan ilişkileri şimdikinden daha güzeldi, dostluklar daha içtendi ve komşuluk ilişkileri daha dürüst bir şekilde gerçekleşiyordu diye düşünüyorum. Elektrik fazla estetik bir teknoloji olsa bile insanoğlu arasındaki ilişkiyi ciddi anlamda yok etti bence. Yada biz bu konularda pek bilinçli davranmıyoruz . Maalesef her şeyde olduğu gibi teknolojiyi de  fazlasıyla hızlı tüketiyoruz ve kendimize maddi açıdan da zarar verebiliyoruz..


 Evet parmağımızın ucu ile dokunarak bulunduğumuz ortamı aydınlatan bu enerji acaba nasıl keşfedildi ?  


Elektrik dünyasının teknolojik gelişimine katkıları olan kahramanlar kimlerdir  ?   


Elektriği ilk kim bulmuştur ?  


Akım, Voltaj, Direnç, Amper, Volt , Watt , Farad gibi kelimeler nedir ? ne anlama gelir ?   


Kısaca biraz elektrik ile ilgili terimlerden ve elektriğin tarihinden bahsedip bu bilgileri sizlerle paylaşmak  niyetim. Öncelikle elektrik tanımını hatırlayalım. 


Elektrik nedir ? 


Elektrik akımını, elektrik voltajını meydana getirerek elektrik motorlarının dönmesini, elektrik ampullerinin ışık vermesini, elektrik fırınlarının yemek pişirmesini sağlayan elektronlardır ve bu serbest elektronların hareket etmesidir. Kısaca serbest elektronların elektrik akımını ve voltajını meydana getirmesine ve bunların kullanılmasına elektrik diyebiliriz. Elektrik insanoğlu için , ısınmadan tutunda , aydınlanma, haberleşme gibi amaçlarla, ayrıca makinelerde ve elektronik alanında büyük ölçüde kullanışlı bir enerji çeşididir.


Elektrik Akımı ne demektir ? 


Elektrik akımı iletken bir cismin kesitinden geçen serbest elektron miktarıdır. Başka bir deyişle elektrik akımı serbest elektronların iletken madde içinden akmasıdır. Elektrik akım şiddet birimine Amper denir. Bir devreden elektrik akımının akabilmesi için o devrenin Kapalı Devre olması gerekir. Eğer devre açık olursa serbest elektronlar havada geçemeye-cekleri  için elektrik akımı akmaz. Bu şekilde ki devrelere de Açık Devre denir.


Elektrik Voltajı  nedir  ?


Bir su borusundan akan suyun hareketini bir iletkenden akan elektronların hareketine yani elektrik akımının akmasına benzetebiliriz. Borudan akan sudur, buna karşın iletkenden akan ise elektronlardır. Su borusu içinden suyun akabilmesi için mutlaka bir basınç farkı gereklidir. Örneğin bir su pompası ile su basılmalıdır ki su borudan akabilsin. Benzer bir şekilde elektrik devresinden de akımın akması için mutlaka bir kuvvete ihtiyaç vardır. Bu kuvvet olmadığı takdirde serbest elektronlar hareket edemez yani elektrik akımı akmaz. İşte serbest elektronları hareket ettirerek devreden elektrik akımının akmasına sebep olan kuvvete Voltaj denir. Voltaj birimi Volt’tur. Kısaca (V) veya (E) harfi ile gösterilir.


Direnç  nedir ? (Rezistans):


İletken cisimlerin üzerlerinden geçen akıma karşı gösterdiği mukavemete direnç veya rezistans denir. Yine su devresinden örnek verecek olursak; nasıl ki su borusunun çeperleri (iç yüzeyi) suyun akışına karşı bir mukavemet gösterir yani suyun borunun içinden akmasını zorlaştırırsa bir iletken içindeki atomlar ve elektronlar da serbest kalır. Buna Direnç veya Rezistans denir. Elektrik akımına karşı olan bu mukavemet nedeniyle tel ısınmaya başlar ve akımın değeri büyüdükçe telin sıcaklığı da artar. Rezistans (Direnç) birimi Ohm’dur. Rezistans (R) sembolü ile gösterilir.


 Elektrik Enerjisi ne demektir ?


Bir direncin üzerinden akım geçtiği zaman elektrik enerjisi ısı enerjisine dönüşür. Devreye uygulanan voltajla devreden geçen akımı çarparsak elektrik gücünü bulmuş oluruz. Elektrik gücü ile de zamanı yani (saati) çarparsak elektrik enerjisini bulmuş oluruz. Birimi de Watt/Saat’tir (Kw/h).


Elektriğin Tarihi


Elektriği kim bulmuştur sorusunu sorduğumuzda birçok kişinin aklına ilk önce Edison gelir. Çoğu kimse böyle düşünse de, Edison elektriği bulmamıştır. O, elektrik ampulünü geliştiren kişidir.Daha önceki bir yazımda bahsetmiştim. 


Eski Yunanlılar, kehribarın bir kürk parçasına sürtülmesi sonucunda kuştüyü gibi hafif cisimleri çekme özelliği kazandığını gözlemlemişlerdi. Elektriği ilk olarak ciddi anlamda inceleyen bilim adamı William Gilbert  ise       16. yüzyılın sonlarında, statik elektrikle magnetizma arasındaki ilişki üzerinde araştırmalar yaptı. Gilbert, sürtünmeyle oluşan çekim gücüne “electricity” adını vermişti. Kehribarın latince adı olan “elektra” kelimesinden, “electricity” kelimesini türeterek elektriğin isim babası oldu. Elektrik yüklerinin eksi ve artı olarak belirlenip adlandırılmasını da gerçekleştirdi. 


1767’ de Joseph Priestley, elektrik yüklerinin birbirlerini, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çektiklerini buldu.19. yüzyılın başında Alessandro Volta, elektrik pilini icat etti. Davy, 1808;de elektrik akımı taşıyan iki kömür elektrotu birbirinden ayırarak bir ark oluşturmayı başardı. Ve böylece elektriğin ışık ya da ısı enerjisine dönüşebileceğini gösterdi. 1820;de Hans Christian Orsted, içinden elektrik akımı geçen bir iletkenin yakınındaki bir mıknatıs iğnesinin saptığını gözlemleyerek, elektrik akımının iletken çevresinde bir magnetik alan oluşturduğu sonucuna vardı.


Elektriğin laboratuar duvarlarını aşıp sanayideki ve günlük yaşamdaki yerini alması süreci 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı. Zénobe-Théopline Gramme, elektrik enerjisinin havai hatlar aracılığıyla etkin bir biçimde iletilebileceğini gösterdi. A. Edison;ın 1881;de ilk elektrik üretim merkeziyle dağıtım şebekesini New York’ta kurması ,elektrik enerjisinin evlerde ve sanayide yaygın olarak kullanılmasının başlangıcı oldu .Elektronun bulunması, diyotun ve triyot lambanın icadı, elektroniğin ayrı bir bilim dalı olarak gelişmesinin başlangıcı oldu.


Alman, Otto von Guericke, 1654’de vakum pompasını icat ederek, iki bakır yarım küreyi birleştirip içindeki havayı boşaltmıştı. İmparator III. Ferdinand’ın önünde, havasını boşalttığı yarım küreleri, sekiz atın ayıramadığı söylenmektedir (Magdeburg yarım küreleri). Guericke daha sonra, ilk statik elektrik cihazını icat etti. Bu alet, ortasından demir mil geçen, kükürtten yapılmış bir küreydi. Mil etrafında dönen küre, üzerine bastırılan bir kumaş sayesinde, statik elektrikle yükleniyordu. Statik elektriği saklayabilen ve kapasitörün atası sayılan, Leyden Şişesi ise 1744’de Hollanda’da keşfedildi.


Statik elektrik, yakında uygun ve sivri bir madde varsa, kıvılcım çıkararak deşarj olur (boşalır). Franklin, şimşek ve yıldırım bu kıvılcıma benzediği için, bulutlarda elektrik olduğunu düşünmekteydi. Franklin 1752 yılında fırtınalı bir günde, uçurtmanın ipine bağladığı anahtardan, Leyden şişesine elektrik aktarmayı başardı. Böylece binlerce yıldır anlaşılamayan, şimşek ve yıldırımın basit bir elektrik olayı olduğunu kanıtladı. Franklin daha sonra da paratoneri icat etti.


Kurbağa bacağı anatomi hikayesi nedir ? 

İtalya’da biyolog olan Luigi Galvani, 1780 yılında öğrencilerine kurbağa bacağının anatomisini anlatırken, tesadüfen pilin keşfine neden oldu. Galvani ameliyat bıçağıyla deri ve kasları keserken, metal tabaktaki kurbağa bacağı aniden hareket etti. Aynı yıl, kesik kurbağa bacağına statik elektrik yüklü Leyden şişesi ile dokununca da bacağın kasıldığı bulunmuştu. Bu nedenle o yıllarda, ölülere yüksek voltaj verilirse canlanacağına inananlar vardı. İngiltere’de 1818’de yazılan Frankenstein romanı ve sonra çevrilen sinema filmleri bu düşüncenin ürünüdür.


Volta 1800 yılında, çinko ve bakır levhalar arasına tuzlu ıslak bez koyarak üst üste dizdi ve elektrik üreten ilk pili keşfetti. Piller bilim adamlarının en önemli deney aleti oldu, fizik ve kimyada önemli buluşlar peş peşe yapıldı. Su, elektroliz ile hidrojen ve oksijen elementlerine ayrıldı. Sodyum, alüminyum vb. metallerin elektrolizle üretilmesi gibi, yüzlerce buluş pilin keşfiyle gerçekleşti.


Mıknatısla elektriğin ilgisi var mı ?

 

Bu sorunun cevabını da, Danimarkalı fizik ve kimya profesörü Hans Oersted, 21 Nisan 1820’de tesadüfen keşfetti. Oersted derste öğrencilere pile bağlı telden elektriğin nasıl geçtiğini anlatıyordu. O sırada tesadüfen telin yanında duran pusulanın mıknatısı (ibresi) aniden oynamaya başladı. Bu inanılmaz etki, bilim dünyasını çok şaşırttı. Birbirine dokunmayan elektrik teli ile, mıknatıs nasıl etkileşebilirdi? Demek ki telden geçen elektrik, bir manyetik alan yaratıyordu. Bu olaya elektromanyetizma dediler. Teldeki elektrik akımı mıknatısı hareket ettiriyorsa, telin yanında hareket ettirilen bir mıknatıs da, telde elektrik üretebilir miydi? Cevap evet idi. Michael Faraday Đngiltere’de 1821’de elektrik motorunu ve 1931’de ise elektrik jeneratörünü icat etti. 


Günümüzdeki teknolojik iletişim ve daha da gelişmekte olan elektrik , elektronik bilimine katkıda bulunarak  her alanda yaşamımızı kolaylaştıran bu bilim adamlarına teşekkür borçluyuz. 


Kısaca hayatımıza giren tüm elektrikli cihazlar  televizyondan, teype; buzdolabından, bilgisayara; küçüklü büyüklü elektrikli fırınlar , cep bilgisayarı ve cep telefonları inanılmaz bir yükselişle adeta zirvesinde teknolojinin….. 


Hiç şüphesiz yarınları başka teknolojik günler bekliyor.


Herkese AYDINLIK dolu günler diliyorum..Sevgiyle kalın…