“ Disleksi “ kelimesini belki birçoğumuz ilk kez duyuyor, belki de anlamını biliyoruz. Kimbilir çocuğumuz, tanıdığımız biri disleksidir.
Peki nedir disleksi? Dünyanın “Disleksi ( Algılama Farklılığı) “ terimiyle karşılaşması yaklaşık 19. yüzyılın başlarına rastlar. O senelerde bunun bir bozukluk hatta hastalık olduğu düşünüldüğünden, “ Öğrenme Bozukluğu “ veya “Öğrenme Güçlüğü” olarak nitelendirilmiştir. Latin kökenli bir kelimedir. Türkçe karşılığı ise “Okuma Güçlüğü” dür. Yıllar sonra tüm dünyada yaygınlaşan bir terim olmuştur. Okulda öğrenme sorunları yaşayan fakat görünürde bir engeli olmayan öğrenciler için daha çok kullanılmıştır.
Günümüzde ise Disleksi , bir çocuğun zekasının normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen, dinleme, düşünme, anlama, kedini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinden bir yada birkaçında yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir“ diye tanımlanıyor.
Evet, disleksi sadece bir algılama farklılığıdır. Bir hastalık değildir. Çünkü dislektik çocuklar dünyaya farklı gözlerle bakarlar. Mesala “dağ“ yazmak istediğinde aklına “dağ” resmi gelir. Böylelikle yazıyı ezberlemez, beyninde canlandırır ve kelimeyi görselliğe çevirip fotoğrafını çekerler.
Disleksi doğuştan olduğu için genelde okul öncesi dönemlerinde kendini gösterir ve asıl sıkıntılar da o yıllarda yaşanır. Bu nedenle çocuklarımızın konuşma ve sözcükleri tanıma evresinde iyi birer gözlemci olmalıyız. Geç konuşan ya da sözcükleri iyi telaffuz edemeyen çocuk dislektiktir, diye bir kural olmasa da, erken teşhisi açısından da belirtilerin gözlenmesinde fayda vardır. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklara karşı zorlayıcı davranmamaları, uygun eğitim metodları arayabilmeleri açısından da ailelerin eğitimi çok önemlidir. Çocuklara arkadaşlarının öğrendiği şeyleri kendisinin de mutlaka öğrenebilececeği fikri aşılanmalı, kendilerine güvenmelerini sağlayacak sosyal beceriler kazandırılmalıdır.
Ne yazık ki dislektik çocuklar ülkemizde farkdilmeden yok olup gitmektedir. Malesef çevreleri tarafından salaklık, tembellik, aptallık ile suçlanmaktadırlar. Bu nedenle disleksinin önce yetkililere, sonra ailelere iyi ve doğru bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Yurt dışında ise bu konuya gerekli önem verilerek çeşitli eğitim programları ile çocuklara ve ailelere disleksi ile beraber yaşamayı öğrenmeleri amaçlanmıştır. Hatta sanatçı ve dahi adaylarına tüm kapılar açılmaktadır.
Kısaca ailenin, öğretmenin ve eğitim sisteminin yaklaşımı disleksi konunda çok büyük önem taşımaktadır. Özellikle ailesinden gelecek samimi ve güzel sözler, çocuğun özgüvenini kazanmasına ve geleceğini olumlu yönde hatta dahilik yönünde bile önünün açılmasında önemlidir. Tıpkı dünyayı aydınlatan Thomas Edison örneğinde olduğu gibi.
12 Yaşında Algılama Yetersizliği Nedeniyle Okuldan Atılan Edison.
1847’de doğan bilim adamı ve mucit Thomas Edison, okul yıllarında matematik dersini kavramakta oldukça güçlük çekiyor, anlatılanlara konsantre olamıyor, kelimeleri kullanma ve konuşmada zorlanıyordu. Algılama ve duyma yetersizliği nedeniyle okuldan uzaklaştırılan Edison, 3 yıl boyunca özel öğretmen eşliğinde devam etti eğitimine. Meraklı kişiliği ve bilime tutkusu, son teknolojik gelişmelerin doymak bilmez takipçisine döndürmüştü onu. Annesi bu yüzden ona çok güveniyor ve inanıyordu. Annesi yüksek eğitim almış ve Edison üzerinde iz bırakan bir kadındı. Thomas ailesinden aldığı destek ve güvenle her şeyi öğrenme hevesi ve zekasıyla genç yaşta “ yaşlı adam“ lakabını almıştı bile. 10 yaşında kendisini fizik ve kimya kitaplarına veren büyük mucit, evlerinin kilerinde bir labarotuvar kurdu. Okuldaki düşük performansına karşın üstün zekası Edison’u aralarında telgraf ve elektrik ampulünün de bulunduğu 1093 adet patentli buluşun sahibi ve modern bilimin kurucularından biri yaptı. Çalışma ve gayretin kudretine inanan Edison, ‘Dehanın yüzde 1’i ilham, yüzde 99’u ise alın teridir.’ diyordu.
Dislektikleri Dahi Yapan Özellikler nelerdir?
Dislektikler dahi olarak addedilen kişilerin sahip oldukları pek çok özel yeteneğe sahiptirler. Bu kişiler öğrenme sürecinde beyinlerinin farklı işleyişiyle birlikte şu özelikleri kazanırlar:
• Ortalamanın üzerinde bir meraka sahiptirler.
• Çevrelerinde olup bitenler ya da yer alanlar hakkında oldukça yüksek bir farkındalık yakalamışlardır.
• Kelimelerle düşünmek yerine resimlerle düşünürler.
• Sezgisel bir düşünüş ve anlayışa sahiptirler.
• Çok boyutlu olarak düşünür ve algılarlar.
• Düşüncelerini realiteye, şekil, imaj ya da biçimlere dökebilirler.
• Düşündüklerini hayal güçlerinde oldukça canlı ve berrak şekilde canlandırabilirler.
• Sözel, işitsel ve görsel algıları güçlüdür.
• Beyinlerinin işleyişini, algılarını değiştirmek ya da farklı algılar yaratmak üzere kullanabilirler.
• Mekansal muhakeme ve görsel kavrayış yetenekleri güçlüdür.
Dislektik olan ve bilinen ünlüler kimlerdir ?
Thomas Edison (Bilim adamı) , Albert Einstein (Bilim Adamı), Walt Disney (Yapımcı, yönetmen, senarist), Salvador Dali (Sürralist Ressam), Robin Williams (Yönetmen ve Aktör), Winston Churchill (İngiliz Devlet Adamı, yazar), Tom Cruise (Sinema Oyuncusu), Pablo Picasso (Ressam ve Heykeltraş), Abraham Lincoln (ABD ‘li siyasetçi, Devlet Başkanı, Hukukçu), J.F.Kennedy (ABD Başkanı), Michelangelo (Ressam, Heykeltraş, Mimar ve Şair), Michael Jackson (Müzisyen, Besteci, Pop yıldızı), Sylvester Stallone ( yönetmen, Aktör), Dustin Hoffman (Aktör ve Yönetmen), Louis Pasteur (Bilim Adamı), Beethoven (Klasik Müzik Bestecisi), Prens Charles (Galler Prensi), Cher (Şarkıcı, Oyuncu), ArcherJ.P.Martin (1952 Kimya Nobel Ödülü), Leonardo Da Vinci (Ressam), Agatha Christie (Yazar)
Ve daha niceleri…
Ünlü Disklektiklerden Sözler
“Öğretmenim sersemin teki olduğumu söylüyor, babam da aptal olduğumu düşünüyordu. Bense artık budalanın teki olduğuma karar vermiştim.”
Thomas Edison /Bilim adamı
“Öğretmenlerim aklımın yavaş çalıştığını, asosyal olduğumu ve ölene kadar aptal rüyalarımın peşinde sersemce savrulacağımı söylüyorlardı.”
Albert Einstein /Bilim adamı
“Okul yıllarında kendimi oldukça bezgin ve cesaretim kırılmış hissederdim. Kendini sınıftan tamamen dışlanmış veya yarışın en sonunda hissetmek berbat bir duyguydu.”
Winston Churchill/Devlet adamı
“Ailedeki en yavaş kişi olduğumu düşünürdüm. Korkarım oldukça haklıydım ve bu gerçeği kabul etmem gerekiyordu. Yazmak ve hecelemek benim için kabustu. Yazdığım harfler asıllarından çok farklı oluyordu. Okuma ve telaffuzum da felaket derecede kötüydü.”
Agahta Christie/Yazar
“Dikkatimi toplamak konusunda kendimi eğitmem gerekiyordu. Daha iyisini yapabileceğimi ve aynı zamanda daha iyi okuyabileceğimi herkese göstermekti dileğim.”
Tom Cruise/Oyuncu
“Okulda hep kötü notlar alırdım, C’ler, D’ler ve F’ler… Sonunda okuldan kaçtım. Öğrendiğim her şeyi dinleyerek aklıma sokmam gerekiyordu. Bu da beni çok zorluyordu. Karneme hep potansiyelimi tam anlamıyla kullanamadığım notu düşülürdü…”
Cher/Şarkıcı, Oyuncu
Okulumuzda seminer döneminde seyrettiğim ve etkisi altında kaldığım disleksi bir öğrencinin hayatını anlatan güzel bir film seyretmiştim. Eminim, ailenizle birlikte bu filmi seyrettiğinizde ders alınacak çok şey bulacaksınız.
Orijinal adı: Taare Zameen Par
Türkçe adı: Yeryüzündeki Yıldızlar
Yapım yılı: 2007
Yapım Ülkesi: Hindistan
Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, çocuklarımız ister disleksi olsun isterse olmasın onlara verebileceğimiz en önemli şey ne eksik ne fazla GÜVEN ve SEVGİDİR.
Sevgiyle ve Dostça kalın…
Kaynak : İnternet , Dahilerin Şifresi Furkan Er
Bir önceki sayıda verilen soruların cevapları :
1. Artı işaretinin sol üst kısmına çapraz bir çizgi çizerek 4 rakamına benzetirsek 5 + 5 ifadesi yerine 545 sayısını elde ederiz.
5 + 5 + 5 = 550
2. Ünlü Rap grubu CEZA
3. Bütün aylarda 28 gün vardır?
4. Cümlelerde gizli olan sayılar vardır. Bu sayılar belirlenip daha sonra işlemler yapılmalı.
LABİRENT + EKONOMİ = •1 + 10 = 11
BUNALTICI + GÜZELLİK = •6 + 50 = 56
GÜÇLÜ + KABİNE = •3 + 1000 = 1003
5. 177 – 77 = 100
Facebook Yorum
Yorum Yazın