Dinini Değiştirenin Öldürülmesi Diye Bir Hüküm Var mı?

Konumuz inanç hürriyeti ve inançlara saygı…


Malumunuz, dinden dönenin “mürted” olacağı ve İslam’dan çıkmaları halinde, o mürtetlerin öldürülmesi gerektiğini çokça duymuşluğunuz olmuştur!


Öyle ya, ateş olmayan yerden duman çıkmaz demişler atalarımız. Gerçekten de Mezheplerin öne sürerek ve ittifak ettikleri görüşün neticesinde bu anlayış yaygınlaşmıştır. Mezhepler “Dinini değiştireni öldürün” (Buhârî, Cihâd, 149) (sözde) hadisini delil gösterirler. Üzerine bir sürü fıkıh inşa ederek ve bundan sebep “İslam dininden dönenin cezası ölümdür” sonucuna ulaşılmıştır. Maalesef bu uygulamayı bugün için “DAEŞ terör örgütü” uygulamalarıyla bizlere göstermiştir. Bizim de meseleyi merak edip gerçekte Kur’an mı, peygamber mi emrediyor diye, ufak bir araştırma yaptık. Haydi, hep beraber sonuca bakalım… 


Hüküm konuları, farzlar, haramlar, cezalar, ahlak kuralları vs. için sadece Kur’an ölçektir. Onun için karşılığı Kuran’da olmayan veya Kur’an ile çelişen zıt düşen söz/hadis, görüş veya herhangi bir fetva peygamberimize ait olamaz veya değildir ya da nesh edilmiştir.


Kur’an Kerim yegâne ve tek hüküm sahibi Allah olduğunu ve otoritenin bizzat kendisinin olduğunu aşağıdaki ayetlerde bildirir.


Allah “…Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.” (Kehf suresi 18/26) 


Ayeti gereği, hüküm konusunda peygambere bir yetki vermemiştir.


”Hüküm, yalnızca Allah’ındır…” (Yusuf Suresi 12/40) 


Hüküm sahibi olan yüce Allah kitabında, dininden dönen için dünyevi bir ceza bildirmemiştir. Oysaki bu Kur’an, her görüş ve inanışa hoşgörülü bir yaklaşıma sahiptir. 


”Dinde zorlama (ve baskı) yoktur…” (Bakara Suresi 2/256) 


Hiç kimse kendi gibi düşünmeyene zorlama ve baskı uygulama hakkına sahip değildir. Dileyen dilediğine inanmakta hürdür ve özgür olmalıdır. 


”Eğer rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken onları mümin oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?” (Yunus Suresi 10/99)


Bu ayetten de anlaşıldığı gibi, insanları iman etmeleri için zorlamak, İslam’da hoş görülen bir tavır 

değildir. 


”Şu halde, eğer ‘öğüt ve hatırlatma’ bir yarar sağlayacaksa, öğüt verip hatırlat.” (A’la Suresi 87/9) Yarar sağlamıyorsa da “Sizin dininiz size, benim dinim bana.” (Kafirun Suresi 109/6) der ve geçersiniz.


“… Sizden kim dininden geri döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.” (Bakara Suresi 2/217) 


İnsanlar dinlerinden dönerlerse, bu onların kendi tercihleridir. Bu dünyada kendi tercihlerini yaşarlar ve sonunda ölürler. Dinden dönmeden önce yapmış oldukları amelleri boşa çıkar ve hesapları ahirete kalır. Allah onlar için dünyada her hangi bir ceza veya yaptırım uygulamasını emretmemiştir.


“Gerçek şu, iman edip sonra inkâra sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkâra sapanlar sonra da inkârları artanlar Allah onları bağışlayacak değildir…” (Nisa Suresi 4/137) 


Ayeti dikkatli okursanız, “iman edip, sonra sapan” birilerinden bahsediliyor. Bu kişiler inkâra saptıktan sonra öldürülür denmemiştir. “Sonra tekrar iman etmişler” ve tekrar “inkâra sapmışlar”. Bu süreç ve sonrası için Allah hiç bir cezai müeyyide getirmemiş onları öldürün 

dememiştir.


“İnandıktan sonra kâfir olan bir toplumu, Allah hiç yola getirir mi? Üstelik onlar o Elçi’nin doğru olduğuna şahit olmuşlar ve kendilerine açık belgeler de gelmiştir. Allah zalimler topluluğunu yola getirmez. Onlar var ya, onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetidir. Sürekli o lanet içinde kalırlar. Sıkıntıları hafifletilmez; onlara göz de açtırılmaz. Olup bitenden sonra tövbe edip durumunu düzeltmiş olanlar başka. Çünkü Allah çok bağışlar ve ikramı boldur.” (Al-i İmran 3/86-89)


Allah, verilecek cezayı dünyada; “Onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetidir.” 


Allah’ın Ahirette vereceği azap ise; “Sürekli o lanet içinde kalırlar. Sıkıntıları hafifletilmez; onlara göz de açtırılmaz.” 


 “Ey imân edenler! Sizden kim dininden dönerse, Allah onların yerine bir toplum getirir; o onları sever, onlar da onu severler. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı sert olurlar. Allah yolunda savaşa atılır, kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın vergisidir, onu dileyene verir. Allah’ın imkanları geniştir, her şeyi bilir..”(Mâide Suresi 5/54)


Evet, sevgili okurlar! 

Ölçüsü Kur’an olmayan kandırılır. Hatta peygamber adına da yalan uydurarak bunu yapabileceklerine ihtimal dahi vermeyen ve bizim Müslümanlar denilen ve İslam adına yola çıktıklarını iddia eden bazı kesimler vardır ki bunlara inanmaktadırlar. İsimlerinin ne olduklarının önemi olmadığı, lakin bunların Allah’ın kitabını okumadıkları ve onunla amel etmedikleri ortadadır. Bu tip kimselerin şerrinden ancak ve ancak anlatılan veya yazılan her şeyi Kur’an laboratuvarın onayından geçirerek doğruluğunu test edebiliriz. Yukarıdaki “dininden döneni öldürün” mantığıyla Allaha ve elçisine iftira atanlar, aynı zamanda kendilerinin inançlara saygılı olduklarını iddia ederler. Etmiyorlarsa “DAEŞ”ten ne farkları var?! Yoksa bütün suçu Allah’a atıp onu mu alet ederler? Allah mı zalim, kendileri mi?! Haşa diyerek düşünceye tutmak istedik. 


Selam ve dua ile…

Ne mutlu, ölçütü Kur’an olana…

Ne mutlu, düsturu Kur’an olana…

Ne mutlu, yaşantısı Kur’an olana…