Dilsiz Şeytan

Geçmişi kahramanlıklarla olduğu kadar, saçmalıklarla da dolu olan bir milletiz.
 
Nitekim Sütçü İmam’ları, Seyit Onbaşı’ları, İpsiz Recep’leri ve daha nicelerini yetiştirmiş bir tarihimiz var. Ama bu kahramanların yanı sıra, Yazlık kıyafetlerle 90 bin insanımızı ölüme yollayan komutanlarımız da var, Dersim İsyanını bastırmak için 60 bin insanın katledilmesine izin veren bir yönetim anlayışımız da var. 87 yıllık Cumhuriyet tarihine, Darbeler, muhtıralar sığdıran, kendi halkını ötekileştiren bir Ezanın dilini değiştiren, Kürt diye bir millet yoktur diyen ve bunlara atfen İnsanların inançlarından ötürü taktığı başörtüyü engelleyen bir millet oluvermişiz.

Bu saydıklarımın hepsi, acılar ve utançlarla dolu. Bu zulümlerin halkımıza neler yaşattığını yaşayanlardan duymak gerek.
 
Bunca yaşananları unutmak elbette mümkün değil, elbette izleri daimi olacak. Mevcut iktidar bu acıların yaşanmasına sebep olan kişi ve oluşumlarla mücadele etmeye başladığında, bütün halkların ortak çoğunluğunun desteğini almış ve umutlandırmıştı. Bu Mücadele süreçlerinde üstüne birde açılımlar başlatılınca, İşte “İadeyi İtibar” yapılıyor dedik. Bundan sonra kimse zulmetmeyecek, kimse adaletsizce ezmeyecek, kimsenin onuru kırılmayacak dedik ve referandum dönemlerinde sandıkları coştururcasına “EVET” dedik. Dedik demesine de, bu gün geldiğimiz noktada bir şeylerin ters gittiği kanaati oluşuyor içimizde, kurumların arasındaki kavgalar bitti diye sevinirken, tuhaf şeyler yaşıyoruz. Yargıda bir ilginçliktir alıp başını gidiyor, sayısız soru dolaşıyor ortalıkta, büyük olaylar sıradanlaşıyor. Ve en önemlisi cana kıyan, zulmeden insanlar yargılanıyor diye sevinirken, yine insanlar askerler ölüyor. Daha taptaze acısı yüreğimizde duran 35 vatandaşımız öldü. O da öyle sıradan bi ölüm değil, üstlerine bombalar yağdırıldı, hemde Türk savaş uçakları tarafından. Halk “neden” diye sorunca, asker hemen açıklama yaptı “İstihbarat aldık” diye. MİT’e neden diye sorunca “İstihbaratla alakamız yok biz vermedik” dediler. Hükümet “İnceliyoruz” demekle yetiniyor, ama ölen öldüğüyle kalıyor. Birileri çıkıp bu çarpıklıktan nemalanmak istiyor. Ama kimse çıkıp açık yüreklilikle gerçeği söylemiyor.

İşin aslında yatan sebep şudur. Ölen vatandaşların tamamı Encu aşiretindendir. Bu aşiretin önde gelenleri Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Barzani ile iyi ilişkiler içerisindedir. Aşiret koruculuk yaptığı için devlet ile yakın ilişkileri vardır ve bu ilişkiler sayesinde rahatça sigara ve mazot kaçakçılığı yapmaktadır. Daha önce de Genel kurmaya yanlış istihbarat vererek boş dağları bombalatan birim çalışanları görevden alınmadıkları için, aynı işi tekrarlayıp, yanlış istihbarat verip yanlış bölgeyi bombalatmıştır. Ve böylelikle PKK büyük bir iş başarmıştır.

1.Kendisiyle ciddi mücadele eden Köy Korucularının devlete itibarını zedelemiştir.

2.“Topraklarımızı terk edin” diyen Barzani’ye bir göz dağı vermiştir.

3.Devlete “beni bitiremezsiniz” mesajı vererek, mücadele azmini kırmaya çalışmıştır.

4.Örgütün yaptığı insanlığı zedeleyici eylemlerle kaybettiği itibarını, kurtarmaya güçlendirmeye çalışmış ve devlete olan tepkileri körükleyerek, kendisini haklı olan taraf gibi göstermeye çalışmıştır.

Dünya görüşü ne olursa olsun, nerede olursa olsun, eğer bir yerde zulüm varsa buna ses çıkarmak bir insanlık görevidir. Birileri “Analar ağlamasın” diyerek başkasının anasını ağlatıyorsa ve bizde buna seyirci kalıyorsak, bilmeliyiz ki o çığlıkların bizim evlerimizden yükselmesi yakındır.
 
Yukarıda özetle açıklamaya çalıştığım konu birçok kesimin ve kişinin bildiği halde üç maymunu oynamasından ötürü duyduğum rahatsızlığı anlatmak bile güç. Yakın zamanda milletvekillerinin aylık aldıkları maaşlarımı, memurun yıllık gelirlerine eş tutma çabasını savunmak için Mecliste yarım saat açıklama yapan Meclis başkanı, bu vahim olay ile ilgili “Üzüldüm” demekle yetinmektedir. Aslında bütün söylenenler yerine şunu söylemek kafi gelebilir.
ZULMÜN KARŞISINDA SUSKUN KALAN, DİLSİZ ŞEYTANDIR…