Yani geçen ayki başyazımda iyi ki dedim ki “siyasi liderler lütfen seviyeyi koruyalım”. Demez olsa idim. Sanki ben böyle bir temennide bulunmamışım gibi, sanki sevgili siyasiler lütfen siyasi adab-ı bozmayalım, ağzımızı bozmayalım dememişim gibi.
Önce Sayın Bahçeli, sonra Sayın Başbakan öyle birbirlerine girdiler ki inan ki geçen ay ki yazdığım yazıya bin pişman oldum.
Pekiyi bu ağız dalaşı nereden başladı? Sebebi ne idi? Tabii ki siyasiler; özellikle iktidar ve muhalefet birbirlerini eleştirecekler. Kıyasıya rekabet edecekler. Birbirlerinin açıklarını yakalayıp zayıf düşürmeye çalışacaklar. Ama kardeşim! Bu kadarda seviye düşürülmez ki . Seçimlerden önce de böyle oldu. Halbuki siyasetin güzel söz söyleme sanatı olmalı dır tesbitini de geçen ay yapmıştık.
Şimdi bu kadar tantana ve irtifa kaybının görünür sebebi tabii ki Demokratik Açılımdı. Hani herkes diyorya adına ne derseniz deyin; Güneydoğu sorunu, Kürt sorunu, Demokratik sorun. İşte bu sorunu çözmek için yapılan iyi niyetli girişimlere Demokratik Açılım veya Kürt Açılımı diyorlar. Şimdi Kurtlar Vadisi’nin daimi bir izleyicisi ve komplo teorilerini seven birisi olarak sizlerle yılların tecrübesini paylaşmak istiyorum.
Yaklaşık 30 yıldır (ki bunu daha eskiye de götürebiliriz.) Bu sorunu kim çözeceğim demişse ölmüştür. Yani mezarlıklar Kürt Sorununu çözeceğim diyen fikir adamı, siyasetçi ve bürokratlarla doludur. Yani bu kaçıncı deneme diyebileceğim bir açılımla daha karşı karşıyayız diyecektim ki . Bu kaçıncı açılım yine yeni şehitler veya kurbanlar mı vereceğiz diye düşünecektim ki. Turgut Özalların, Eşref Bitlislerin, Vali Yazıcıoğluların acısı daha dinmedi diye iç geçirecektim ki.
Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül ve Başbakanımız Sn. Erdoğan’ın açıklamaları beni farklı düşünmeye itti. Sn. Cumhurbaşkanı, sn. Başbakan bu kez durumun farklı olduğunu çok ısrarlı biçimde kararlılıkla ortaya koydular. Üstelik son iki yıldır ortada Ergenekon derin örgütü iddialarının çözümlenmesi de duruyordu. Yani Demokratik Açılımın önündeki en büyük engel olduğu iddia edilen teşkilat yargıya hesap veriyordu. Bir de Amerika’nın Irak’tan çekileceği haberleri de bu yılın fırsat olduğu iddiasını güçlendiriyordu. Hani Obama gitti Halim-Selim bir A.B.D. başkanı da işbaşında. Tam da zamanı değil mi?
Ben şahsen Açılımın muhtevasını çok fazla bilmiyorum, zaten açıklanmış da değil. Ama ortada bir çaba olduğunun farkındayım. Kanı durduracak, anaların ağlamasını bitirecek bir çaba. Ben böyle bir çabanın her ne şekilde olursa olsun desteklenmesini diliyorum. Bu sorun mutlaka çözümlenmelidir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın