Reha Mirsad KARTAL

Reha Mirsad KARTAL

Mail: yazarlar34@teknikelektrik.com

Demokrasi Risalesi

Almanya’da gurbette vefat eden İslami tefekkür, edebiyat ve siyaset kalemlerinden merhum Yaşar Kaplan “Demokrasi Risalesi” isimli kitabını yazıp yayınladığı için eski Türkiye yönetimlerince 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarpıtılıp yıllarca hapis yatmıştı.

Allah rahmet eylesin. Eski Türkiye’de rejim eleştirileri çok ağır cezalara çarptırılırdı.

Öncelikle 1980 askeri cuntasının vesayetinde olan yargımız, Türk Ceza Kanunu’nun da ki 141-142 ve 163. Maddelerini, acımadan işletir fikir ve kanaat sahiplerini kodese kolayca tıkarlardı.

1991 yılında bu maddeler 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın bastırması ile kaldırılmış ve bir nebze özgürlük sağlanmıştır. Yani Türkiye Komünizm, Sosyalizm veya Şeri hükümlerle yönetilsin demek ağır suçtu ve bunu söyleyeni yıllarca hapis yatırmaya yeterli idi.

Dünya görüşlerini, sadece fikir olarak belirtmeleri dahi kelepçelenip hapse atılmaları için kâfi idi...

Hapishaneler yüzlerce sanatçı, fikir ve siyaset adamı, yazar, şair edebiyat ve romancı ile dolu idi. İşte merhum Yaşar Kaplan’da bunlardan biri idi.

Sadece 12 Eylül askeri yönetimi ve onun gölgesindeki demokrasi oyununu ifşa edip eleştirdiği için 6 yıl 3 ay hapis cezası yemişti. Onun gibi onlarca İslami kesim mensupları da sadece yazıp çizip veya konuştukları için 163. maddenin hışmına uğramış ve hapislerde çile doldurmuştu.

Sorgu sual ve işkenceleri ise hiç söylemeyelim…

1980’li, 1990’lı yıllarda bırakın FETÖ veya PKK gibi devlete silah çekmiş örgütlere methiyeler düzmeyi, en basit en temel insan haklarını savunmak bile suç idi.

Oysa silahı, cebir veya şiddeti özendirmeyen, desteklemeyen sadece devlete ideoloji teklif edip siyasi çözüm isteyen yani sadece fikir beyan ettikleri için ceza alıyorlardı bu insanlar!

Öyle halkı sokağa döküp camı çerçeveyi kırıp, ambulansları yakıp polislere taş veya molotof kokteyli atmaktan bahsetmiyorum. Sadece Türkiye sosyalizm, komünizm veya İslami esaslarla yönetilsin dedikleri için hapislerde çürüyordu insanlar.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nde cebir veya şiddet dayatmadan herkes fikir beyan edebilir alternatif sistemler önerebilir.

Hakaret etmeden, iftira atmadan, yakmadan yıkmadan, zor kullanmadan ifade edilen tüm fikirler muhteremdir.

Fikirlerini ifade edenleri ceza hapis ve işkence ile korkutmak yerine bu fikirlerden istifade edilebilir mi diye bunlar düşünülmelidir.

Bu insanların ellerinde kalemden başka bir güç yoktu. Fikir işçilerinin cezalandırılması, sadece o insanların hürriyetini kısıtlar fikirlerini asla yok edemez.

Ama tekrar edelim ki; asla şiddeti veya cebri özendirmeden, tavsiye etmeden ve bunlarla aralarına mesafe koymak hatta yetmez kınamak kaydı ile her türlü fikrin ifade edilmesi pek tabiidir.

İnsan hakları da demokrasi de tüm insani düzenlerde bunu normal karşılar.

Bu vesile ile sadece fikir ve eserleri sebebi ile yıllarca hapis yatmış, çile çekmiş olan Yaşar Kaplan’ı rahmet ve hürmet ile anıyorum... Allah mekanını cennet etsin.

Yeni nesil bilemeyebilir, lakin İslami siyasi mücadele bugünlere nice zorluklarla ve dava insanlarının çileleri ile gelmiştir.

Birçok isim şu an medyada görünmedikleri için gençlerimizce tanınmıyor bilenlerce de unutuluyor. Oysa onların emek ve mücadeleleri hatırlanmalıdır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar