Her gün, her sabah gibi bu sabahta ‘’kahretsin artık burada yaşanmaz, gideceğim sakin bir yere ‘’ desem de, işte buradayım…
Herkes başı önde, suratı asık, selam vermekten aciz.
Herkes yaşadığı hayattan memnun olmasa da, işini sevmese de, herkes orada hep aynı yerinde.
Kolay mıdır değişmek, bir şeyleri bırakıp gitmek, yeni yerlerde yeni hayatı elde etmek.
Hepimiz demez miyiz ''kuşlar gibi hür olmak isterim, canımın istediği yere uçmak, yine canım istediğinde konmak bir dağın tepesine.. Yada bir rüzgar olmak esmek ordan oraya deli gibi aklının estiğince.'' Ertesi gün olur kuşların, büyük kuşlar tarafından kovalandığı, rüzgarın koca bir girdaba yakalandığını ve etrafında ne varsa yıkıp harap ettiğini hatırlar vazgeçeriz her şeyden…
Daima uzaklara özlemini duyduğumuz hayata gitmenin düşünü kurarız. Düş kurmak güzeldir neler yapabilece-ğimizin resmidir aslında. Düş kurmak masumdur asıl tehlike düşlerin hayata geçirilmesinde ortaya çıkar. İşte orada devreye giren mantık sesimiz tehlikedir bazen. Kalbimizle atacağımız her adımın önünde bir taştır belki de.
Kader iki türlü gelir insana. Birincisinde yaşadığı hayatı verir, der ki; sonrasında şans olarak görüneyim birde değişimi olsun hayatının. Şansı görürüz ama dokunmaya korkarız, alışkanlıklarımız vardır içimize işleyen. Ortada yaşadığımız onca sorun kalırsak çözülür zannederiz. İnsanlar yaptıklarımızla takdir edeceklerdir bizi, insanlar ne derse önemlidir bizim için. Takdir görmek adına kalırız yanlışların içinde.
Doğru yolun değişimde olduğunu, hareketin daima bereketle geri döndüğünü, mutluluğun başkasının memnuniyetinde değil yüreğimizin huzurunda olduğunu unuturuz.
Tepelerine konmak istediğimiz dağların nice depremlerden oluştuğunu, rüzgarlarla yağmurlarla iyice şekillendiğini bilsek yenilmeyiz belki de korkularımıza.
Denediğimiz yeni yolların her kıvrımında biraz daha zorlanırken, korkularımızda artar. Oysa bir yandan da her zorlukta gücümüzü görüp mutlu olur gurur duyarız kendimizle. Bu daha ileriye götürmek için yeni adımlar demektir yeni güçle birlikte.
Değişim yolunun başlangıcında hep şu soruyu sorarız kendimize ’’Acaba gidersem değişirsem başkalarını üzermiyim’.’ Ne kadar yanlış düşüncedir aslında. Öğrenmemişizdir gerçek seven insanın sevdiğini mutlu görmek istediğini. Onun adına ne kadar endişe duysa da yaptıklarıyla aslında gurur duyduğunu. Gerçek sevenin yalnızken bile aslında yanında olduğunu.
Zannederiz ki yalnız kalacağız bu yolculağa çıkarken. Oysa o yolculukta bizim gibi insanlar olacaktır elbet,ve o kişilerle yollarımız kesişecektir bir noktada. İşte o zaman yalnız olmadığımızı anlayacağımız zamandır.
Hayatımızı değiştirmeye karar verdiğimiz yolculukta Allah cesaretimizi görüp bize yardımcı olacak mucizeleri gönderecektir. Her yaşadığımız mucize özgüvenle bizi hayallerimize kavuşturmada klavuz olacaktır.
Çıkacağımız yollar hep gizemli, aldığımız kararlar yanlış olsada her adım birer ışık olacaktır içimize kendimize dönük. Huzur mutluluk denilene yaklaşılan ışık. Yaşamaktan korktuğumuz zorluk denilen şey aslında kendimizi kişiliğimizi tanımamız için bir gereç.
İnancımız uğrana göze aldığımız doğrularımız dönüşüm bizler için. Dönüşümler gizemlerin kapılarını zorlayandır.
Yarın olacaklar korkutmamalı bizleri dün nasıl korunduysak yarında koruyucumuz hep yanımızda olacaktır. Yeni hayaller yeni yollar yeni hayatlar mutluluk nimetlerinin bize sunulduğu imkanlardır bakıp görebilene….
Facebook Yorum
Yorum Yazın