Bizim en büyük talihsizliÄŸimiz, at gözlüÄŸünden kurtulamayan bir muhalefetimizin olması. Sorgulamayan, sorgulatmayan, iÅŸi gücü dedikodu, boÅŸ hamasi söylemden ibaret, vizyonu olmayan, çıtayı yükseltmek isteyenleri de daima engelleyen bir çizgi.
Son 3-4 yıldır bu halini daha da pekiÅŸtirdi. Çünkü AK Parti gibi ülkede ciddi deÄŸiÅŸim dönüÅŸüme neden olan bir hareketi destekleyen aydınların bir kesimi, CHP ile aynı dili kullanmaya baÅŸladı.
Ä°lginç olan, bu yılların ilk yarısında Gezi, çözüm sürecine karşın ilan edilen “devrimci halk savaşı”, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe kalkışmalarını hafife alıp, bunlara gösteriflen reaksiyonu antidemokratik bulmaları. Tüm yazılarında, tepkiye yönelirken, etkiyi önemsizleÅŸtirmeleriyle düÅŸtükleri yeri göremiyorlar. Darbe giriÅŸimleri, terör vakaları dikkatlerini çekmiyor.
Fransa’da polisin sınırsız yetkisi, Ä°ngiltere, Belçika gibi ülkelerde askerin kente inmesi de mühim deÄŸil. Bizde darbe de, terör vakaları da normal! Darbeci ve teröristleri “muhalif” gibi görmek de olaÄŸan! Fakat köÅŸelerinde hâla nefret kusanlar, gizli yandaÅŸ ki, “diktatör” onlara dokunmuyor!
Referandum sonrası ise iyice umutsuzluğa kapıldılar. Bu kez eleştirilerini kerhen de olsa muhalefetesunmaya başladılar.
“Ana muhalefet, iktidar ile kof milliyetçilik/devletçilik yarışına girerek iç ve dış siyaset açısından bir alternatif olma imkânını çoktan yitirdi. Kürt meselesinde iktidar çizgisine rehin düÅŸmekle baÅŸlayan süreç, dış politikada da devam etti, ediyor. Kimse kusura bakmasın ama CHP dışında kalan muhalefet çevreleri de sadece güçsüz deÄŸil, özellikle de dış siyaset konusunda ufuksuz. Saadet Partisi ve AK Parti’ye muhalefet eden Ä°slamcı çevrenin neredeyse tamamı, maalesef Kürt meselesi ve dış siyaset konusunda AK Parti’den daha geri noktada. Hayır diyen MHP’li muhalifler için de aynı ÅŸeyi söylemek mümkün. Bireyler ve küçük gruplardan ibaret demokratik muhalefetin dahi dış siyaset ufku en iyi ihtimal ile meçhul. Zaten bir ülkenin bu denli kötü yönetiliyor olması, sadece iktidarı ile açıklanabilecek bir ÅŸey deÄŸil.”
MeÄŸer muhalefet, iktidarla devletçilik yarışına girmiÅŸ! Bakın hele, sanki CHP’yi tanımaz bir tavır ve ÅŸaşırma hali. Ä°ktidara yakıştırılan “kof milliyetçilik” ise Kürt oylarını etkilememiÅŸ olmalı
Cengiz Aktar da dayanamamış ve sert çıkmış muhalefete:
“MHP kökenli muhalifler “sert” beyanlar dışında ne edeceklerini pek bilemiyor.CHP’nin, üzerinde düÅŸünülmemiÅŸ, spontane ve arkası gelmeyen sivil itirazları; Salı günleri “sert” beyanları; Ä°zmir marÅŸlı, 10.yıl marÅŸlı, Anıtkabir ziyaretli protestoları; beyhude soru önergeleri, meclis araÅŸtırma talepleri; “hukuksuzluk”, “anayasaya aykırılık” çıkışlarının hiçbir etkisi yok. Bu vızıldamaların, mırıldanmaların ve hırıldamaların dışında ciddî politika önerisi yok.
AB uyum çalışmaları, Avrupa Konseyi vecibeleri, komÅŸularla iliÅŸkiler, ABD iliÅŸkisi, Zarrab dosyası takibi, Kürt politikası, OHAL, çökmüÅŸ devlet kurumlarının istikbali, laiklik, Alevilik, kadın-erkek eÅŸitliÄŸi, eÅŸit vatandaÅŸlık, anayasal vatandaÅŸlık, eril siyaset, demokraside ordunun konumu, ÅŸiddetperverlik, ÅŸeffaflık, hesap verebilirlik, cezasızlık, merkeziyetçilik, eÄŸitim sistemi, doÄŸa hakları, kalkınmacı tek düÅŸünce esareti… Bütün bu meselelerde CHP’den politika önerisi iÅŸitmiÅŸ deÄŸiliz.”
Yani, muhalefetten daha iyisini isterken yazının bütünündeki umutsuzluk, çaresizlik, sonunda kendisinin de vurguladığı gibi gözden kaçmıyor. Fakat, aslında hiç deÄŸinmediÄŸi muhtemelen önemsemediÄŸi tek bir ÅŸeyi hatırlasa, bu ülke insanına güvenip bu kadar umutsuz olmayacak. 15 Temmuz darbe giriÅŸimi ve halkın buna geçit vermemesi... Yine, en mühim etken yok sayılmış.
Murat Belge de muhalefeti ÅŸöyle eleÅŸtirmiÅŸ:
“ErdoÄŸan Amerika’ya gitti ve umduÄŸunu bulamadan döndü. Bir muhalefet partisinin böyle bir durumdan sonuna kadar yararlanmak istemesi normaldir. CHP de bunu yapmaya giriÅŸti. Ama nasıl? ErdoÄŸan’ın hegemonik rüyalarını eleÅŸtirecek yerde, kendisi hemen hegemonikleÅŸmeye yatkın bir perspektiften, Türkiye adına bağırıp çağırmadığı için. “Dış politika” dendiÄŸinde, “dünyada Türkiye’nin yeri” dendiÄŸinde, “Kürtler” dendiÄŸinde CHP, “Ben de aynı ipin cambazıyım” diyor ve ErdoÄŸan’ı orada geçmeye çalışıyor.”
Meger CHP, hegemonik deÄŸilmiÅŸ ve “Kürtler” dendiÄŸinde çok daha iyiymiÅŸ de, bu ara ErdoÄŸan’a benzeyip, geçmeye çalışıyormuÅŸ!
GördüÄŸünüz gibi üç deÄŸerli aydınımız da konu muhalefete eleÅŸtiri olunca çok naifler. Fakat Belge’nin ÅŸu yorumu da paylaşılmaya deÄŸer.“Birkaç yıldan beri ortaya çok berbat bir performans koyan AKP’ye ve onun önderine “karşı” olmak kolay. “Karşı olmak” kolay da “ne için?” Bunu sorunca iÅŸler karışıyor.”
O birkaç yılda nelerle mücadele edildiÄŸi hatırlanırsa, “ne için” olduÄŸu da anlam kazanabilir diye düÅŸünüyorum.
Facebook Yorum
Yorum Yazın