ÇÜNKÜ; HAYAT DEVAM EDİYOR…(Eylül-94,sayı)

Bu sayıda ki yazımda son Avrupa maçını ve Kazım Ağabey hakkında yazmak istiyorum. 2002-2003 sezonunda Lucescu ile UEFA’da çeyrek final oynadıktan sonra Avrupa’da yüzü gülmeyen Beşiktaş bu sezonda taraftarını önce umutlandırdı sonrada öyle bir utandır dı ki sormayın gitsin. Tam bir dalga konusu olduk. Tam bir rezillik içerisinde izlediğim metalist maçı. Daha önce hiç böyle bir takımın adını duydunuz mu acaba? Hayır daha önce hiç böyle bir isimde takım duymadığınızı hatta böyle bir takımda mı vardı? dediğinizi adeta duyar gibiyim.  Ben yazılarımda sürekli Ertuğrul Sağlam hakkında olumlu ve destekleyici yazılar yazdım. Hep Ertuğrul Sağlamın yaptıklarının arkasında durdum. Ama Metalist maçın da Ertuğrul Sağlam’dan hiç beklemediğim bir korkaklık bir kabullenmişlik gördüm maalesef. Ertuğrul Sağlam’a yakışmayan bir oyun stili.  Tam bir korkaklık. Skoru korumaya çalışan bir takım kurgusu. Bunlar Ertuğrul Sağlamın hatalarıydı. Peki ya Futbolculara ne demeli. Sanki hayatlarında ilk defa bir Avrupa maçına çıkmış gibiler. Bu takımı komple satsalar yeridir. Hiç birinde ruh yoktu. Beşiktaşlılık ruhu yoktu. Berbat bir orta saha aynı derecede forvet ve berbat ötesi bir savunma. Takımı ateşleyen bir tane dahi futbolcu yoktu. Hırsını ortaya koyan bir tane futbolcu bile yoktu. Hepside adeta maç başlamadan yenilmeyi ve Avrupa defterini bir an önce kapatma duygusu içerisinde gibiydiler. Böyle bir duyguyla böyle ruhsuz bir duyguyla oraya gideceğinize hiç gitmeseydiniz en azından hükmen yenilir bu rezilliği görmezdik. Aciz,zayıf,Beşiktaş kulübüne yakışmayan bir takım sahadaydı. Giydiği formanın hakkını vermeyen bir takım. Ben bu noktada yazıklar olsun demekten başka bir şey söylemek istemiyorum artık. Eee ne de olsa yapacak bir şey yok. Çünkü “Hayat devam ediyor”.  Evet Hayat devam ediyor ama metalist maçı bize çok önemli bir uyarı da bulundu. Siyah beyazlı takım her şeyden önce bir takım olma yolunda giderken en küçük bir engelde nasıl darmadağın olabileceği gerçeğini gösterdi. Evet ama iyi bir takım olma yolunda hızla ilerlerken temel sorun nedir? Öncelikle bunun Ertuğrul Sağlam ve yönetim tarafından kesinlik kazanması gerekir. Acil bir eylem planı oluşturulmalı. Yoksa Avrupa treni kaçtığı gibi lig treninin de arkasından bakmaktan başka çaremiz kalmayacak . Aynı hatalar devam edilirse bu kötü son kaçınılmaz olacaktır.

 

KAZIM KANAT’ın ardından…

 

 

Diğer değinmek  istediğim bir konu ise ki bu en acı konu.Yazılarında hiç kimseden çekinmeden korkmadan sözlerinin sürekli arkasında duran Türk Sporunun duayeni sayın Kazım ağabeyi kaybetmemizdi. O umudun umuduydu.Söylenecek o kadar çok şey var ki aslında Kazım ağabey için ama ben bu noktada onu en iyi tanıyan ve yazısıyla onu en iyi tanıtan Hıncal ULUÇ’un yazısıyla Kazım Ağabeyi anıyor ve kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

 

 

O ses!..

 

Kazım bir meydan okuyuştu.. Meydan okuma yaşam tarzıydı onun..
Yazılarında meydan okudu hep.. Konuşmalarında meydan okudu.. Yukardan bağırdı hep, gür sesiyle.. Çekinmeden, korkmadan..
Ölüme meydan okuyan adamı kim geri bastırabilir ki..
Tıbbınbittiğiyerde"Benyenilmem"diyeortayaçıktı..Kansersaldırdıherkoldan..Odirendi.. Kanserin girmediği, kanserin kesmediği organı yoktu.. Hepsini temizledi..
Kanser bitiremedi Kazım'ı..
"Zatürree" dediklerinde içim cız etti..
Yüz yılın başının bu bela hastalığı son yıllarda güçlü, yanlış kullanıla kullanıla nerdeyse işe yaramaz hale gelen antibiyotiklere dayanıklı bir mikropla geri dönmüştü. Kazım'ın yarısından fazlası alınmış ciğerleri, bu sağlam adamların dayanması zor mikropla nasıl mücadele edecekti?..
Kazım'ı bitiremeyen kanser arkadan vurdu sonunda..
Amaomuhteşemdirenişi,tümkanserhastalarınamoral,tümkanserhastalarınaumutolarakefsanegibianlatılacak,dildendileyaşayacak.
Yani Kazım kazandı sonunda..
Öldü..Amayenilmedi!..

 

  HINCAL ULUÇ/sabah