Biz çözüm süreci veya barış süreci yada Milli Birlik ve KardeÅŸlik Projesi adı verilen bir proje var 2009 yılından beri. Bu proje veya süreç 2009 yılından beri devam eden günlük hayatımıza adeta demir atmış bir haldedir. Hiçbir haber yoktur ki “bu kadar haber bültenine girsin” Türkiye siyasetinin içinde yer alsın. Bunun tabii ki bir sebebi vardı; Zira nasıl ki dünyadaki tüm sorunların kaynağı Filistin ve Kudüs sorunudur. Ülkemizin de en büyük sorunu tüm sorunların anası doksan yıldır Kürt sorunudur denilse asla abartmamış oluruz.
Bir ülke düÅŸünün ki yılda elli milyar dolarını ve yüzlerce evladını bu sorun yüzünden feda edecek! Bu acı ve kayıplarla ne kadar yaÅŸayabilir bir ülke ve insanları. Üstelik bu sorun bin yıldır yani Sultan Alparslan Gazi’nin 1071’de Anadolu’ya Malazgirt Meydan Muharebesi ile girmeye baÅŸlamış ve doksan yıl öncesine kadar kayda deÄŸer hiçbir arıza ile karşılaşılmamış bir kardeÅŸlikte yaÅŸanmaktadır.
Nasıl oluyor da dokuzyüz sene kardeÅŸçe yaÅŸanılan topraklarda son doksan sene de böyle bir sorun çıkabiliyor? Bu sorunu başımıza kimler açtı, ne için bitmiyor?
Ä°ÅŸte çözüm süreci tüm bu sorulara cevap bulmaya çalışılan bir süreçtir. Kürt sorununu ya da eski adı ile “Åžark meselesini” çözmeden bu ülkede yaÅŸayan hiç kimse rahat , huzur bulamaz. Kürt sorunu veya adına ne derseniz deyin bu ülkede bütün sorunların anasıdır. Åžimdi bunun hakkını teslim ettikten sorunun adını koyduktan sonra bir tık atlayalım ve diÄŸer aÅŸamaya geçelim.
Kürt sorunun çözümünü acaba PKK sorunu diye mi görüyoruz? Kürtlerle oturup anlaÅŸmak ve tekrar kardeÅŸliÄŸimizi Malazgirt, çaldıran ve Çanakkale deki gibi ihya edilmesi demek PKK’yı meÅŸrulaÅŸtırmak mı olmalıdır? Ya da ÅŸöyle soralım; Kürtlerin yegane temsilcisi PKK veya onun TBMM’deki uzantısı HDP/BDP siyasal çizgisi midir? Bu soruya mantıklı verilecek cevap tabii ki hayırdır.
Zannediyorum her ÅŸey bir yana biz çözüm sürecini sadece ÅŸehit asker tabutlarının gelmemesi olarak anladık! Tabii ki bir tek askerimizin bırakın ÅŸehid olmasını burnunun kanamaması dahi sevindiricidir ve çözüme giden yolda bir karinedir hatta delildir. Ama asker ÅŸehit olmadığı yirmiiki aylık süre içerisinde kaç sivil vatandaşımız PKK tarafından katledilmiÅŸtir. Kaç korucu öldürülmüÅŸtür. Hepsinin üstüne 6-7 Ekim Kobani vandallığı sebebi ile elliye yakın vatandaşımız ölmemiÅŸ midir?
Öyle ise Kürt sorununun çözümü ile bu şımarıklılığı bu vandallığı birbirinden ayrılması gerekmektedir. Evet çözüm süreci için Kürt vatandaÅŸlarımızla ve onların meÅŸru temsilcileri ile müzakereye devam etmeli ama vandallığı, şımarıklığı, cinayetlere ve yol kesmelere de tavrını göstermelidir devlet!
Yoksa söylemeye dilimiz bile varmıyor ama eskisine asla dönmemelidir bölge… Yazık olur bu kadar çabaya…
Facebook Yorum
Yorum Yazın