Necmi HİLALOĞLU

Necmi HİLALOĞLU

Mail: yazarlar33@teknikelektrik.com

Çözüm Süreci

Biz çözüm süreci veya barış süreci yada Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi adı verilen bir proje var 2009 yılından beri. Bu proje veya süreç 2009 yılından beri devam eden günlük hayatımıza adeta demir atmış bir haldedir. Hiçbir haber yoktur ki “bu kadar haber bültenine girsin” Türkiye siyasetinin içinde yer alsın. Bunun tabii ki bir sebebi vardı; Zira nasıl ki dünyadaki tüm sorunların kaynağı Filistin ve Kudüs sorunudur. Ülkemizin de en büyük sorunu tüm sorunların anası doksan yıldır Kürt sorunudur denilse asla abartmamış oluruz.


Bir ülke düşünün ki yılda elli milyar dolarını ve yüzlerce evladını bu sorun yüzünden feda edecek! Bu acı ve kayıplarla ne kadar yaşayabilir bir ülke ve insanları. Üstelik bu sorun bin yıldır yani Sultan Alparslan Gazi’nin 1071’de Anadolu’ya Malazgirt Meydan Muharebesi ile girmeye başlamış ve doksan yıl öncesine kadar kayda değer hiçbir arıza ile karşılaşılmamış bir kardeşlikte yaşanmaktadır.


Nasıl oluyor da dokuzyüz sene kardeşçe yaşanılan topraklarda son doksan sene de böyle bir sorun çıkabiliyor? Bu sorunu başımıza kimler açtı, ne için bitmiyor?


İşte çözüm süreci tüm bu sorulara cevap bulmaya çalışılan bir süreçtir. Kürt sorununu ya da eski adı ile “Şark meselesini” çözmeden bu ülkede yaşayan hiç kimse rahat , huzur bulamaz. Kürt sorunu veya adına ne derseniz deyin bu ülkede bütün sorunların anasıdır. Şimdi bunun hakkını teslim ettikten sorunun adını koyduktan sonra bir tık atlayalım ve diğer aşamaya geçelim.


Kürt sorunun çözümünü acaba PKK sorunu diye mi görüyoruz? Kürtlerle oturup anlaşmak ve tekrar kardeşliğimizi Malazgirt, çaldıran ve Çanakkale deki gibi ihya edilmesi demek PKK’yı meşrulaştırmak mı olmalıdır? Ya da şöyle soralım; Kürtlerin yegane temsilcisi PKK veya onun TBMM’deki uzantısı HDP/BDP siyasal çizgisi midir? Bu soruya mantıklı verilecek cevap tabii ki hayırdır.


Zannediyorum her şey bir yana biz çözüm sürecini sadece şehit asker tabutlarının gelmemesi olarak anladık! Tabii ki bir tek askerimizin bırakın şehid olmasını burnunun kanamaması dahi sevindiricidir ve çözüme giden yolda bir karinedir hatta delildir. Ama asker şehit olmadığı yirmiiki aylık süre içerisinde kaç sivil vatandaşımız PKK tarafından katledilmiştir. Kaç korucu öldürülmüştür. Hepsinin üstüne 6-7 Ekim Kobani vandallığı sebebi ile elliye yakın vatandaşımız ölmemiş midir?


Öyle ise Kürt sorununun çözümü ile bu şımarıklılığı bu vandallığı birbirinden ayrılması gerekmektedir. Evet çözüm süreci için Kürt vatandaşlarımızla ve onların meşru temsilcileri ile müzakereye devam etmeli ama vandallığı, şımarıklığı, cinayetlere ve yol kesmelere de tavrını göstermelidir devlet!


Yoksa söylemeye dilimiz bile varmıyor ama eskisine asla dönmemelidir bölge… Yazık olur bu kadar çabaya…



Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar