Sevgili Dostlar...
Malta Adasından hepinize bol güneşli, sıcak haberlerle selamlarımı gönderiyorum...
Bu sene, diğerlerinde farklı olan tek şey, doluluk oranı...Neredeyse yüzde yüz diyebileceğim bir doluluğa sahip ülkede, eğitim almak için gelen öğrenci sayısı ikiye katlanmış... Durum böyle olunca da manzara dünyanın her yerinde aynı oluyor...Taksiden, Otübüse, Otelden, Apart'a herşey maksimum haliyle hizmet vermeye başlıyor bu turizm yuvasında...
Bir ülkede tek gelir kaynağının eğitim ve turizm olduğunu düşünürsek, çok da yadırgamamak gerekir.. Ama sakinliği ve ekonomik oluşuyla refere ettiğim Ada bu yıl, aynı kriterleri taşımıyor, şöyle ki haftalardır kiralık bir araba bulamayışım, olayın vehametini ortaya koysa gerek...
Bu yıl ilk olarak YÖK'ün gönderdiği 3 grup öğrenci sayesinde 3 hafta Air Malta'dan bilet alamayışımızla başladı bu serüven...Geldiğimizde ise, çarşılarda, marketlerde, kafelerde tanıştığımız onlarca Araştırma Görevlisi, bize kendimizi Türkiye'de gibi hissettirmedi değil...
Sevindirici olan yönü ise, Malta Adasının, Türkiye'deki öğrencilerimiz için en yakın Dil Üssü olmasının YÖK tarafından da tescillenmesi ...Yıllardır, seminerler verip anlatmaya çalıştığım bu küçük ada ülkesi, Amerika veya İngiltere sevdalılarına yeni bir alternatif olmayı başardı.
Her kesimden, her kişinin çok rahat Dil Eğitimi alabileceği bu Akdeniz ülkesi, Türkiye'ye yakınlığı, kolay vize alınması, ekonomik oluşuyla bir kez daha ön plana çıktı bu yıl... Bununla da sınırlı değil elbette... Avrupa içi uçuçların en ucuz gerçekleştiği bir yer olunca, buradan hafta sonları tüm Avrupa'yı gezmek de avantaj...Marsilya 7 Euro, Madrid 31 Euro, Sicilya 12 Euro gibi... Hafta sonları öğrencilerimin çoğu, ya Real Madrid Stadında ya Barcelona'da ya da Marsilya'da...Cuma akşamından çıkıp, hafta sonunu geçirmek için çok alternatif var...
Biz de kalan gruplarımla burada görülmeye değer yerleri gezmeye devam ediyoruz, bu hafta olduğu gibi..Malta 3 takım adadan oluşuyor, Gozo ve Comino.. Comino Adası geçen yıl Avrupa'nın en temiz denizi seçilince, Blue Lagoon'da bir gün geçirmek kaçınılmaz oldu...İlk bakışta Maldivler'i andıran renk, sadece Comino'da var... Karşıdan ilk gördüğünüzde, hemen tekneden atlama talepleri, ricaları gelse de Captan Morgan, anons üstüne anons yapmak zorunda kalıyor...Kıyıya yaklaşıldığı an ise, teknede sadece öğrencilerin sırt çantaları kalıyor bir anda..Biraz önce dibini gördüğümüz denizden eser kalmıyor... Falezlerden atlayanları seyretmenin ise keyfine doyum olmuyor... Kano yarışları başlıyor öğleden sonra, az önce birlikte kulaç atanlar, şimdi küreklerde rakip oluyor birbirlerine...Bu ateşli kano yarışı, şampiyonluk kutlamalarıyla sona eriyor ve sonrasında tekneyle yolculuğumuz Türk boğazlarına doğru devam ediyor... Fernandes II adlı 38 metrelik tekneyle geçtimiz Türk boğazları, fotoğraf flaşlarının en çok patladığı mekan oluyor gezi boyunca...Tarih kokan sularda, bizi Osmanlı'ya Turgut Reis'e götürüyor bir anda...Valetta'nın güneyinde yer alan Osmanlı Şehitliği 1565 kuşatması sırasındaki son çarpışmada, Osmanlı ordusunun pek çok şehit verdiği Marsa semtinde yer alan Şehitlikte yatan askerler geliyor hatırımıza ve ruhları şad olsun diyerek geçiyoruz bu sulardan...
Kıyıya parelel devam eden gezimizin sonunda, 22 katlı Hilton Otelini görünce, herkeste toparlanma telaşı başlıyor.. Son 15 dakika anonsuyla, son fotoğraflar çekilip, masalar boşalmaya başlayınca, biz de kapıdaki kuyrukta yerimizi alıyoruz, Filipinli, İspanyol, Rus, Koreli, Filistinli, Kolombiyalı, İtalyan öğrencilerle... Herkesin yüzünde yorgun bir gülümseme ve kıyıya çıkmanın sabırsızlığı ile karaya ayak basıyoruz...
Güneşin batışını seyretmek isteyenler, kıyıda kalırken, biz de Apartlarımıza bir an önce dönüp, güzel bir çay keyfi hayaliyle adımlarımızı sıklaştırıyoruz... Sabah 9dan akşam 5e kadar yoksun kaldığımız tek şey demli bir çay olunca, gruptaki kalabalık da artıyor yolda giderken. Çay tiryakileri ile gün sonunda içilen çay ve muhabbet günün tüm yorgunluğunu alıveriyor demlik bittiğinde... Sırada diğer hafta sonu programlarını oluşturmak var...
Bunu da bir sonraki sayımızda sizlerle paylaşmak dileğiyle, hepinize kalbi selamlarımı gönderiyorum değerli okurlarım...
Sevgiyle kalın...
Malta Adasından hepinize bol güneşli, sıcak haberlerle selamlarımı gönderiyorum...
Bu sene, diğerlerinde farklı olan tek şey, doluluk oranı...Neredeyse yüzde yüz diyebileceğim bir doluluğa sahip ülkede, eğitim almak için gelen öğrenci sayısı ikiye katlanmış... Durum böyle olunca da manzara dünyanın her yerinde aynı oluyor...Taksiden, Otübüse, Otelden, Apart'a herşey maksimum haliyle hizmet vermeye başlıyor bu turizm yuvasında...
Bir ülkede tek gelir kaynağının eğitim ve turizm olduğunu düşünürsek, çok da yadırgamamak gerekir.. Ama sakinliği ve ekonomik oluşuyla refere ettiğim Ada bu yıl, aynı kriterleri taşımıyor, şöyle ki haftalardır kiralık bir araba bulamayışım, olayın vehametini ortaya koysa gerek...
Bu yıl ilk olarak YÖK'ün gönderdiği 3 grup öğrenci sayesinde 3 hafta Air Malta'dan bilet alamayışımızla başladı bu serüven...Geldiğimizde ise, çarşılarda, marketlerde, kafelerde tanıştığımız onlarca Araştırma Görevlisi, bize kendimizi Türkiye'de gibi hissettirmedi değil...
Sevindirici olan yönü ise, Malta Adasının, Türkiye'deki öğrencilerimiz için en yakın Dil Üssü olmasının YÖK tarafından da tescillenmesi ...Yıllardır, seminerler verip anlatmaya çalıştığım bu küçük ada ülkesi, Amerika veya İngiltere sevdalılarına yeni bir alternatif olmayı başardı.
Her kesimden, her kişinin çok rahat Dil Eğitimi alabileceği bu Akdeniz ülkesi, Türkiye'ye yakınlığı, kolay vize alınması, ekonomik oluşuyla bir kez daha ön plana çıktı bu yıl... Bununla da sınırlı değil elbette... Avrupa içi uçuçların en ucuz gerçekleştiği bir yer olunca, buradan hafta sonları tüm Avrupa'yı gezmek de avantaj...Marsilya 7 Euro, Madrid 31 Euro, Sicilya 12 Euro gibi... Hafta sonları öğrencilerimin çoğu, ya Real Madrid Stadında ya Barcelona'da ya da Marsilya'da...Cuma akşamından çıkıp, hafta sonunu geçirmek için çok alternatif var...
Biz de kalan gruplarımla burada görülmeye değer yerleri gezmeye devam ediyoruz, bu hafta olduğu gibi..Malta 3 takım adadan oluşuyor, Gozo ve Comino.. Comino Adası geçen yıl Avrupa'nın en temiz denizi seçilince, Blue Lagoon'da bir gün geçirmek kaçınılmaz oldu...İlk bakışta Maldivler'i andıran renk, sadece Comino'da var... Karşıdan ilk gördüğünüzde, hemen tekneden atlama talepleri, ricaları gelse de Captan Morgan, anons üstüne anons yapmak zorunda kalıyor...Kıyıya yaklaşıldığı an ise, teknede sadece öğrencilerin sırt çantaları kalıyor bir anda..Biraz önce dibini gördüğümüz denizden eser kalmıyor... Falezlerden atlayanları seyretmenin ise keyfine doyum olmuyor... Kano yarışları başlıyor öğleden sonra, az önce birlikte kulaç atanlar, şimdi küreklerde rakip oluyor birbirlerine...Bu ateşli kano yarışı, şampiyonluk kutlamalarıyla sona eriyor ve sonrasında tekneyle yolculuğumuz Türk boğazlarına doğru devam ediyor... Fernandes II adlı 38 metrelik tekneyle geçtimiz Türk boğazları, fotoğraf flaşlarının en çok patladığı mekan oluyor gezi boyunca...Tarih kokan sularda, bizi Osmanlı'ya Turgut Reis'e götürüyor bir anda...Valetta'nın güneyinde yer alan Osmanlı Şehitliği 1565 kuşatması sırasındaki son çarpışmada, Osmanlı ordusunun pek çok şehit verdiği Marsa semtinde yer alan Şehitlikte yatan askerler geliyor hatırımıza ve ruhları şad olsun diyerek geçiyoruz bu sulardan...
Kıyıya parelel devam eden gezimizin sonunda, 22 katlı Hilton Otelini görünce, herkeste toparlanma telaşı başlıyor.. Son 15 dakika anonsuyla, son fotoğraflar çekilip, masalar boşalmaya başlayınca, biz de kapıdaki kuyrukta yerimizi alıyoruz, Filipinli, İspanyol, Rus, Koreli, Filistinli, Kolombiyalı, İtalyan öğrencilerle... Herkesin yüzünde yorgun bir gülümseme ve kıyıya çıkmanın sabırsızlığı ile karaya ayak basıyoruz...
Güneşin batışını seyretmek isteyenler, kıyıda kalırken, biz de Apartlarımıza bir an önce dönüp, güzel bir çay keyfi hayaliyle adımlarımızı sıklaştırıyoruz... Sabah 9dan akşam 5e kadar yoksun kaldığımız tek şey demli bir çay olunca, gruptaki kalabalık da artıyor yolda giderken. Çay tiryakileri ile gün sonunda içilen çay ve muhabbet günün tüm yorgunluğunu alıveriyor demlik bittiğinde... Sırada diğer hafta sonu programlarını oluşturmak var...
Bunu da bir sonraki sayımızda sizlerle paylaşmak dileğiyle, hepinize kalbi selamlarımı gönderiyorum değerli okurlarım...
Sevgiyle kalın...
Facebook Yorum
Yorum Yazın