Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

Çölün Savurdukları

Bu köşeden beni takip edenler Desertec başlığından hatırlayacaklardır hemen bu konuyu. Libya’da olaylar alevlendiğinde ve Kaddafi’nin devrilmesinde ki en önemli etkenin olduğu üzerine bir yazı kaleme almıştım. Akabinde Arap Baharı ile beraber çölün rüzgârları birçok şeyi savurdu attı bir taraflara. Bugün Libya’nın ve çevre ülkelerin yaşadıkları tamamen bu enerji kaynaklarının taksimatı ile doğru orantılı. Desertec projesine Kaddafi haklı olarak karşı çıkmış sonuçta ortadan kaldırılmıştı. Çöl enerjisine toplumun ilgisi, 1986 Çernobil nükleer kazasından sonra Alman fizikçi Prof.Dr.Gerhard Knies’in her ortamda dillendirmeye başladığı “Dünya çölleri güneşten 6 saat içinde bir yılda tüketilen tüm enerjiden daha fazla enerji almaktadır”söylemleri ile başladı Temmuz 2009 da Munich Re Alman Sigorta Şirketi’nin öncülüğünde, yanlarına DF ve TREC’ide alarak Deutsche Bank, RWE, EON gibi Alman büyük enerji şirketlerinin katılımı ile büyük bir basın toplantısında proje ve ortakları tanıtıldı. Proje yöneticileri, MENA ülkelerinde uygun çöl alanlarında CSP yöntemiyle üretilecek elektriğin önemli bir kısmının deniz altından Avrupa ülkelerine taşınacağını ve 2050 yılına kadar Avrupa ülkelerinin elektrik enerjisinin %15-20’nin bu proje kapsamından karşılanacağını, projenin kurulu gücünün 100 GW(100 000MW) dönüşüm sistemi ve iletim hatları dâhil toplam maliyetinin 400 milyar Avro tutarında olacağını kamu oyu ile paylaştılar. 


Malumunuz güneş enerjisinden faydalanmada iki tip teknoloji var PV ve CSP teknolojisi.TREC (Transmediteranean Renewable Energy Cooperation) kısaca Desertec projesi CSP teknolojisini kullanmayı öngörüyordu. PV Teknolojisi (Fotovoltaik) etki 1839 yılında keşfedilmiş olmasına rağmen ilk pratik çalışma 1950’li yıllarda gerçekleştirilmiştir. Geleneksel piller, yakıt hücreleri ve nükleer enerji o zamanın koşulları için uygun olmadığından kısa bir zaman sonra depolanan enerji kullanılmaya başlanmış, daha sonra yüksek verimli silikon güneş pillerinin geliştirilmesi ile birlikte fotovoltaik enerji en iyi çözüm olarak karşımıza çıkmıştır. Fotovoltaik hücrelerin ana malzemesi silisyumdur. Silisyum oksijenden sonra dünya üzerindeki en yaygın elementtir. Doğada saf halde bulunmaz, diğer elementler ile bileşikler halinde bulunur. Ancak fotovoltaik bir hücrenin üretimi için saf halde silisyuma ihtiyaç duyulmaktadır; saf silisyumun elde edilmesi çok zorlu ve pahalı bir süreçtir. Silisyum, ekstra saf silisyum çubuklarından, cilalanmış ve asitle işlenmiş çok ince diskler kesilerek elde edilebilir. Başka bir yöntem ise katot püskürtme yolu ile (amorf silikon) silisyum atomlu cam levhalar elde edilmektedir. Başka bir işlem ise doping adını alır. Bu işlemde, yabancı atomların formundaki silisyum disklere saf olmayanların eklenmesinin programlanmasından oluşur.  


CSP teknolojisi yoğunlaştırılmış güneş enerjisi sistemleri, aynalar ve bu aynalara bağlı güneşi izleme sistemleri vasıtasıyla geniş bir alana düşen güneş ışınlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına dayanır. Temel olarak parabolik oluk şeklindeki kolektörlerde toplanan güneş ışınları aynaların odak noktasından geçen tüpün içinden iletilen suda toplanması ve doğrudan buhar üretimi gerçekleştirilmesi esasına dayanır. Birbirine seri bağlı olan ünitelerden ısınarak geçen su ve buhar son üniteden istenilen sıcaklık ve basınç değerlerine ulaşıldığında üretilen buhar doğrudan buhar türbinine gönderilerek karbon emisyonu yaratmadan elektrik enerjisi üretilir. İşte tüm bu senaryolar kurgulanıp projenin tüm detayları yavaş yavaş inşa edilirken başka bir sonuç projenin rafa kalmasına en büyük engeli çıkardı. PV sistemlerinde üretim maliyetinin 0,08 eurocent/kWh. CSP elektrik maliyetinin 0,14- 0,29 eurucent/kWh oluşu ve ABD ‘de önemli CSP tesisleri kuran İsrail kökenli SOLEL firmasının 2009 yılında Siemens tarafından satın alınması ile Desertec’in geç kalması ve PV sitemlerine artan talep sonucunda ağırlığı PV üretimine vermiştir. Tarihin grip bir cilvesi yaşanarak bu projenin teknolojik alt yapısını oluşturan yöntemi üreten firma el değiştiriyor ve sistem rafa kaldırılıyordu. Bu projenin ortadan kalkması emperyalistlerin ellerini Libya’dan çekeceği anlamına gelmiyor tabi ki. Kaddafi sonrası Libya’nın yaşadıklarını hepimiz gördük. Fransa, İtalya,Rusya,Abd ve avanesi ülkeye çöreklenmiş ülkenin kaynaklarını sömürmenin hesaplarını yapıyorlar. Bizim oradaki varlığımız bu taksimatı bozmak üzere varlığını gösteriyor ama buna ne kadar engel olabileceğimizi bekleyip göreceğiz. Belki de bizim akibetimizin yönüne de bu mahçup ezilmiş çöl rüzgârlarının kavurduğu halkların kaderi belirleyecek. Hayırlı işler dileği ile Rabbim yar ve yardımcımız olsun.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar