“Bir çocuğa bir şeyler öğrettiğiniz zaman; çocuğun onu keşfetme şansını sonsuza kadar elinden alırsınız.”
Jean Piaget
Her anne baba çocuklarının en iyi şekilde okuma yazma öğrendiğini , matematik problemlerini zorlanmadan çözdüğünü, sınavlarda başarılı olduğunu , yeni bilgiler edindiğini görmek ister. Ama bazen her şey bu kadar iyi ve sorunsuz gitmeyebilir. Öğrenme ile ilgili sorunlar çıkabilir. Farkında olmadan çocuğa yapılan baskıdan dolayı bazı ters durumlar yaşanabilir. Eğer basit düzeyde ise bu sorunlar kendiliğinden çözülür ve zaman içerisinde yok olur. Ancak uzun süreli ise öğrenme problemleri söz konusu ise , bu problemlere neden olabilecek çeşitli etmenler en kısa sürede ortadan kaldırılmalıdır.Yeni nesil çocukları her şeyi daha çabuk kavradıkları ve öğrendikleri için ebeveynlerine göre farklı olduklarını kabul etmek lazım. Unutmayalım çocuklar değişime değil değiştirilmeye direnirler. Çocukların ders çalışması için yeterli motivasyona sahip olmaları gerekir.
Peki ama bu motivasyona sahip olmayan çocuklara nasıl davranmalı ve çocuklarınızı ders çalışmaya nasıl daha fazla teşvik edebilirsiniz?
Ders çalışmak istemeyen çocuğunuza nasıl davranmalısınız?
Her şeyden önce, çocuğunuz ders çalışmayı istemiyorsa onu çalışması için zorlamamalısınız. Çocuğunuza istemediği bir şeyi ancak kısa bir süre için yaptırabilirsiniz. Ancak uzun dönemde sıklıkla yine aynı sorunla karşılaşırsınız, tam bir çözüme ulaşmanız mümkün olmaz.
Öte yandan, çocuğunuz zorla yaptığı bir şeyden tıpkı büyükler gibi keyif almayacaktır. Hatta belki de ileride sevebileceği bir şeyi, başta zorla yaptığını hissederse, yaptığı işten soğuyup uzaklaşması mümkün. Onun üzerindeki çalışma baskısını azaltmanız bu nedenle önemlidir. Sizin talimalatlarınız olmadan, çocuğunuz kendi alışkanlıklarını oluşturmaya çalışır. Burada önemli nokta: onun bu alışkanlıkları oluştururken, ona örnek bir model olmanız. Benzer çalışma alışkanlıklarını sizde gördüğü zaman, kendisi de sizi örnek almak isteyecektir.
Çocuklarınızı ders çalışmaya teşvik etme konusunda tavsiyeler:
İletişim . Çocuğunuzla olan iletişim çok önemlidir. Onlarla konuşmaktan çekinmeyin.
Onun geleceği için endişe duymanız gayet normal; ama o bu durumu yeterince kavrayamaz. Şimdiki zamanda yaşamanın tadını çıkaran çocuklar, biz yetişkinlerin yapmakla sorumlu olduğu planlar karşısında sıkılır. Bu yüzden, ona endişenizi aktarmak yerine, ileride neler yapmak istediği konusunda ona sorular sorun.
Örneğin, astronot veya doktor olacağım ben, diyorsa, bu meslekler konusunda şevklenmesini sağlayacak kişilerden ya da olaylardan ona örnekler verin. Böylelikle, ders çalışmasının neden gerekli olduğu konusunda onu gizliden motive etmiş olursunuz.
Hedeflerin onu daha çok cezp etmesi için, öncelikle küçük adımlar atması konusunda ona yol gösterin. Küçük küçük tamamlanan adımlar her daim, büyük ve ulaşılmaz görünen hedeflere oranla daha keyiflidir ve olumlu sonuçlar verir.
Özgüven . Başardığını gören çocuğun, kendine olan güveni pekişir. Çocuklarınız, yoğun ders çalışma temposundan yorulup, “Neden ders çalışıyorum?”, “Çalıştıklarım hiçbir işe yaramayacak.” , diye sorgulayabilir. Bu noktada, sahip olduğumuz tek cevap: ileride iyi bir lisede ve ardından üniversitede okuyup iyi bir geleceğe sahip olman için, olmamalı. Çünkü “iyi bir gelecek fikri” henüz onların kafasında yeteri kadar somut bir fikir değil. Halihazırda sahip olduğu yaşamdan mutluyken, şu anını henüz sahip olmadığı geleceği için “harcamak” niye?, diye düşünecektir. Çocuğunuzun yaptığı şeylerde daha çok anlam bulması bu yüzden çok önemli.
Çocuklar emir cümlelerini sevmiyorlar . Çocuğunuzu ders çalışmaya teşvik etmek için ona ılımlı ölçüde ilgi gösterin. “Haydi ders çalış”, “ders başına” gibi emir ve rahatsızlık uyandıran cümlelerden uzak durmalısınız.
Çocuklar en iyi “oyun” ile “ etkinliklerle “ öğrenirler.
Çocuklarınızı ders çalışmaları için motive etmek istiyorsanız, öncelikle onlarla bilgi yarışmaları, ezber yarışı, yüksek sesle okumalar gibi oyun vari etkileşimlerde bulunun. Onun dilinden konuşmanız, onu anladığınızı göstermeniz, çocuğunuzun size güven duyup açılmasını ve size karşı sorumluca davranmasını sağlayacaktır.
Eğitim – öğretim dendiğinde akla okul gelse de kendi hayatlarımıza baktığımızda görüyoruz ki öğrendiklerimizin çoğu yaşam tecrübelerimizdir.
Bu nedenle bize düşen, çocuklarımıza yaşam tecrübeleri geliştirebilecekleri ortamı yaratmaktır.
Çocuklar inanılmaz varlıklardır ve onların bilindik anlamda eğitimsiz olmaları çok da önemli değildir! Önemli olan onların doğalarında var olan merak duygusunu desteklemek ve köreltmemektir.
“Gelecekte hangi bilginin en çok ihtiyaç duyulan bilgi olacağını bilemediğimiz için, bilgiyi önceden öğretmeye çalışmak anlamsızdır. Bunun yerine, öğrenmeyi çok seven insanlar meydana getirmeliyiz”– John Holt
Geleceğe odaklanın.
Geleceğin işleri için ne tür insanlara ihtiyaç duyulacak dersiniz? Bilindik eğitim sistem bu ihtiyacı ne kadar karşılayabilir?
Dünyanın sorun çözen, kalıpların dışında düşünebilen yaratıcı insanlara ihtiyacı var. Farklı becerilerin özgün insanları. Fark yaratmak isteyen tutkulu insanlar. Kendi öğrenmelerinden sorumlu kendine güvenen insanlar. Motive edilmiş insanlar.
Bu becerilerin bir okulda müfredat olarak öğretilmesi mümkün değil. Standartlaştırılmış bir eğitimden elde edilen standart insanlardır.
Eğitim ve öğretime bakış açımızı gözden geçirip, okula değil çocuklarımıza odaklanırsak geleceğe daha sağlıklı nesiller bırakmamız olası olabilir.
Çocuklar bir şeylerin öğretilmesini istemiyor.
Çocuklar aslında onlara bir şeylerin öğretilmesini istemiyor. Çok doğru .Bu konuda hırsları ve idealleri ve de geleceği yönelik endişeleri olanlar bizleriz.
Zaten her çocuk içinde sınırsız bir öğrenme dürtüsü ile doğar. Çocuklara bir şeyler öğretmek için yollar bulma konusunda kendinizi durdurursanız ve bunun yerine onlara kendi başlarına öğrenmeleri için izin verirseniz daha doğru olmaz mı?
Çocuklar yetişkinlerden merak ettikleri şeyler hakkında bilgi ister, eğitim değil.
Evet yazımı Alvin Toffle ın sözleriyle tamamlamak istiyorum.
21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler olmayacak ; öğrenemeyen,öğrendiğini unutan ve yeniden öğrenmeyenler olacak.
Sevgi ve mutlulukla kalın….
Facebook Yorum
Yorum Yazın