ÇILGIN TÜRKLER(91.sayı)

Bu ayki konumuz tabii ki Euro 2008 şampiyonasına katılan milli takımımız. Euro 2008 şampiyonasına başlarken şampiyona da nasıl bir film izleyeceğimizi millet olarak büyük bir merak içerisindeydik. Açılış maçında Portekiz ile oynadığımız futbol ilerisi için umut vermiyordu. Fatih Terim ve talebeleri maç sonrasında Türk basının dan çok ağır eleştiriler aldılar. Oysaki turnuva henüz bitmemişti. 2000 yılında Galatasaray ile adını Avrupa’ya altın harflerle kazıtan Fatih Terim vardı. Adını Altın Harflerle Avrupa’ya kazıtan Fatih terimin hiç o kadar da kolay pes etmeyeceğini unutmuş olmalıydılar. ve önümüzde gruptan çıkabilmemiz için 2 önemli maç daha vardı. Fatih Terim ve talebeleri İsveç ve Çek Cumhuriyeti maçlarıyla futbolun 90 dakika olduğunu ve umutlarının asla bitmediğini başta Türk medyası olarak tüm Dünya’ya gösterdiler. Fatih Terim’in asla pes etmeyeceğini unutanlar da bu sayede tekrar hatırlamış oldular. Ve eminim ki bundan sonra asla da unutmayacaklardır. Milli takımın attığı son dakika golleri ile herkesin dilinde Türkiye vardı. Bu maçlarda Türk milli takımı hem inancın ne kadar büyük olduğunu da göstermiş oldu artık Tüm Dünya Türk milli takımını konuşuyordu. 1,5 milyar insanın izlediği ve en çok keyif aldığı maçlar milli takımımızın yapmış olduğu maçlardı. Şampiyona sonrası Avrupa şampiyonu olan İspanyadan bile çok konuşuldu. Milli takımımızın Euro 2008 de ki başarısı tüm Dünya’nın ilgisini Türkiye’ye yöneltti. Dünya spor medyası da milli takımın başarısını manşetlerine taşıdı. Ve bu son dakikalarda gelen goller ülkemiz için çok iyi bir reklam getirisi oldu. Bu maçlarda Türkiye belki de tarihinde ki en büyük tanıtımlarından birini yapmıştır. Fatih Terim ve talebeleri futbol’un galibiyetin ötesinde anlamları olduğunu bir kez daha izleyene, oynayana, yönetene, keyif vermesi gerektiği düşünenlerin kazanmasını sağlamıştır. Bu şampiyona da bizlere yaşattıkları sevinçleri ve Çılgın Türkleri tekrar Tüm Dünya’ya hatırlattıkları için emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi yolluyorum.

HASAN DOĞAN'IN ARDINDAN

GEÇ BULDUK ÇABUK KAYBETTİK

Son olarak ta şunları söylemek istiyorum. 31 mart 2007 (76. sayımız) de ki yazım da Fatih Terimden Övgüyle bahsedip inandığım insanların hep arkasında durduğumu,onlara güvendiğimi,ve onların başarılarını yazdığımı ve hep yazacağımı söyledim. Ve tekrardan yenilemek istiyorum sonuna kadar Fatih Terim’in arkasındayım. Ve sonuna kadar Fatih terim’i yazacağım.Sizlere yine o sayımızda Fatih Terimin günün mana ve önemine binaen resmini yayınlamış ve bu resmi inşallah haziran 2008 de Avrupa şampiyonası sonrasında da yayınlayacağımızı belirtmiştik. Ve resmi yan sayfada tekrar yayınlıyoruz. Ve inşallah bu resmi Dünya Şampiyonası sonrasında da yayınlayacağız.

Sevgili Hasan Doğan federasyon başkanı olduğunda kendisini hiç tanımıyorduk. Her ne kadar başbakanımız Sn.R.Tayyip ERDOĞAN’ın desteğini biliyorduk ise de Fenerbahçe yönetiminin desteğinin de olması bizi endişelendiriyordu. Gerek Levend Bıçakçı Federasyonu zamanındaki çok vahim uygulamalar gerekse merhum gerekse merhum Hasan Doğan’ın bu federasyonda başkan vekili olması ACABA sorularını gündeme getiriyordu. Ama beklenen olmadı Türk Futbol tarihinde beklide ilk defa böyle bir konsensus’la başa geçen Sn.Hasan Doğan(kendisine rahmet diliyorum) bütün kulüpleri bir araya getirdi. İstifanın eşiğinde ki Fatih Terim’i ikna etti ve Avrupa 3.sü milli takımımızı bugünlere getirdi. Ama taktiri ilahi onu aramızdan aldı. Evet; Allah’tan geldik yine Allah’a döneceğiz. Bundan sonra ne yapacağız Hasan Doğan’ı iyi anlamak…Onun birleştirici yanlarını keşfetmek. Ve onun en büyük vasiyetine sahip çıkmak. Altyapı futbol okulları ve Fatih Terim. Evet Fatih Terim mutlaka milli takımın başında tutulmalıdır. Hem de alt yapı okulları da dahil tüm futbol birimlerin de dahil olduğu bir sistemin başında tutulmalıdır. Merhum Hasan Doğan’ın yerinede mutlaka onun vizyon ve misyonuna sahip biri getirilmelidir, tabii varsa