Türkiye-Irak sınır hattında şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın cenazesi toprağa verildi. Allah’tan rahmet dilerim. Acılı aileye sabırlar diliyorum. Şehidimizin dayısı Yüksel Tuzcu da 1993 yılında Hakkâri’nin Çukurca ilçesi Üzümlü Karakolu’nda PKK terör örgütünün düzenlediği saldırıda şehit düşmüştü.
Ortada iki evladını şehit vermiş bir aile var.
Acılı aile; “Cenaze merasimi ne güzel ayarlanmıştı. Hiçbir problem yoktu. Kılıçdaroğlu gelince ortalık karıştı. Keşke gelmeseydi. Biz gelmesini istemiyorduk” diyerek üzüntülerini ifade etti.
15 Temmuz işgal teşebbüsü için “kontrollü darbedir” diyen sonra “PYD-PKK bize mi saldıracak?” “YPG terör örgütü değildir?” açıklamalarını yapan, üstelik PKK ile arasına bir türlü mesafe koyamayan bir parti ile ittifak yapan birinin cenaze törenine gitmemesi gerekirdi.
İttifak yaptığı parti her ne kadar devlet nezdinde legal bir parti olarak faaliyetlerine devam etse de milletin vicdanında mahkûm edilmiş bir parti durumunda.
Başkanı, Erdoğan için “Korkma, seni asmayacağız adil yargılayacağız” diyen, 6-8 Ekim Kobani olaylarında Kürtleri kışkırtarak sokağa davet eden biri.
Ekrem İmamoğlu’nun “Gerçekten de barışçıl, uzlaşmacı ve evrensel değerleri öne çıkaran dili vardı. Siyasi çizgisini beğeniyorum” dediği biri.
Sonra “Kim şehit olmak istiyorsa gitsin olsun. Aptalca politikalar ölen masum insanlara şehit diyerek ölümü kuşatmaktan vazgeçin artık” diyen bir il başkanı.
Sonra “Hayatta hiçbir şeyden tiksinmedim ‘şehitler ölmez, vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar” diyen bir başka vekil.
Sonra, Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla (SİHA) sivil vatandaşları vurup öldürdüğünü iddia ederek her fırsatta PKK terör örgütünün lehine açıklamalar yapan CHP’li vekil…
Hangi birini yazalım. Liste uzayıp gidiyor.
Peki, Kemal Kılıçdaroğlu partisinde yaşanan tüm bu skandallar için ne yaptı?
Anadolu’nun vatansever evlatları ülkeleri için şehit olurken PKK terör örgütünü açıktan kınayabildiler mi? Bir kez olsun milletin vicdanına seslenebildiler mi? Tüm bunlarla yüzleşmeden şehit aileleriyle nasıl bir gönül bağı kurmayı düşünüyor olabilir ki?
Evet, sağduyu çağrıları yapılmalı. Buna karşı olduğumu düşünmeyin. Şiddet nereden gelirse gelsin elbette her türlüsüne karşıyız, bu başka.
Lakin bir yazımda şöyle bir cümle kurmuştum. Yıllardır, biz kaldırdık, onlar bıraktı. Biz sarıldık onlar itti. Biz çalıştık onlar yedi. Biz yaptık onlar yıktı. Biz kazandık onlar harcadı. Biz “istiklal” dedik onlar istikbal dedi. Biz “millet” dedik onlar ABD dedi. Biz öldük onlar yaşadı.”
Demem o ki bir kez olsun sağduyu çağrısını da CHP’den beklemeye hakkımız yok mu?
Bunun ardında büyük tezgâh arayan tipler, acılı bir ailenin ya da vatandaşların tepkisini çok mu görüyor? Bunlara nasıl terörist diyebilirsiniz?
Önerim; CHP, terör örgütleriyle hesaplaşmalı, PYD, YPG, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini açıktan kınamalı, vekillerini bu noktada uyararak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye İttifakı olarak ifade etmiş olduğu amaca hizmet etmelidir.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yaptığı açıklamada dediği gibi; “CHP Genel Başkanını seçim döneminde kullandığı dil ve kurduğu ittifaklar sebebiyle protesto eden vatandaşlarımıza terörist muamelesi yapılmasını da asla kabul etmeyiz.
Tam da bu noktada vatansever solcular CHP’deki bu dizaynı, bu oyunu, projeyi deşifre etmekle yükümlüdür. Bu ülkenin vatansever solcularına büyük işler düşüyor.
Bizler solcusu, sağcısı, Alevisi, Sünnisi, Kürdü Türkü tüm farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Buna mani olmak isteyenlerle yine hep birlikte mücadele etmek durumundayız.
Facebook Yorum
Yorum Yazın