Hep söylenir ya biz de inanırdık. Türkiye’de petrol var ama çıkarttırmıyorlar. Türkiye petrol denizi üzerinde yüzüyor da maalesef büyük güçler engel oluyor. Tüm bunlara Jeofizik Mühendisliği okuyana kadar ben de inanıyordum. Tabi doğal olarak ben mesleği yapmasam da okul arkadaşlarımdan yapanlarla konuşmalarımızda coğrafyanın getirdiği dezavantajlarla birlikte karada Trakya bölgesi hariç orada da az bir miktar rezerv var petrol ve gaz ile ilgili bunların doğru olmadığı gerçeği ile karşılaştım. Denizlerde de bugüne kadar imkânsızlıklar neticesinde kendi kıta sahanlığımızda araştırma eksikliğimiz sebebiyle güzel haberler alamıyorduk. Ta ki Tuna havzasındaki kuyuyu açana kadar. Türkiye şuna kadar ki en fazla hidrokarbon rezervi keşfini ve bunu da Karadeniz gibi zor bir alanda, bakir bir bölgede, derin denizde gerçekleştirdi. “Türkiye, yakaladığı büyük balık ile Türkiye’de petrol yok söylemini tarihe gömmüş, bu bağlamda yeni umutların doğmasına sebebiyet vermiştir.
Tüm bu süreçleri de profesyonel bir şekilde yerli imkânlarla yapmıştır. Uzmanlar Karadeniz’de bulunan 405 milyar metreküplük bir rezerve sahip gaz sahasının ortalama 16 ila 16,5 milyar metreküp arasında bir plato seviyesiyle üretilebileceğini ve ilk üretimin 2023’te başlayacağı varsayılırsa 2027’lerde Türkiye’nin üretiminin neredeyse yüzde 30’unun yerli kaynakla gerçekleşebileceğini söylemekte. Keşfedilen rezerv miktarının ne anlama geldiğinin bazı kıyaslamalar yapılarak anlayabiliriz Örneğin üzerinde büyük kavgaların döndüğü Doğu Akdeniz’e odaklanırsak, Mısır kendi kaynak potansiyelini üreterek, LNG yoluyla ihracat çalışmaları yapmakta, İsrail ise tam kapasite üretime geçebilmek için Türkiye gibi bir rotaya veya büyük bir markete ihtiyaç duymakta. Geriye keşfedilmiş ve üzerinde kavgaların döndüğü rezerv anlamında sadece Kıbrıs adasının güneyindeki Afrodit, Calipso ve Glaucus yapıları kalmakta. Sakarya Gaz Sahası ve yapılan doğal gaz keşfi ile birlikte, uzun vade de Türkiye’nin değişmekte olan enerji politikasından en çok etkilenecek, ülkenin her ne kadar son yıllarda ithalattaki payı azalsa da Rusya olması beklenmektedir. İran’la da yapılan kontratların yakın zamanda bitecek olmasına rağmen yokluk dönemlerinde İran’ın bize yaşattıkları hiç unutulmamalıdır. Anlaşmalarda yazılan maddeler gereği kullanmadığımız gazın parasını bizden yıllarca aldı İran. Son dönemde gelişen LNG piyasası nedeni ile Türkiye kendi ihtiyacının % 50’sini spot LNG piyasasından yarı fiyatına alıyordu. Biz bunları unutmadık. Allah’ın izniyle şu an keşfettiğimiz rezerv 400 milyar metreküp bugünün rakamları ile 50 milyar dolar seviyesinde. Bana göre keşfedileceklerin ya da bizlere açıklanan rezervlerin en az on katı rezervin Türkiye’nin etrafındaki kendi bölgesinde Karadeniz’de ve Akdeniz’de olduğuna kesin inancım var. Bunu da yakaladığımız büyük balıktan anlıyoruz vesselam.
Sonuç olarak eskilerin Türkiye petrol denizi üzerinde yüzüyor söyleminin gerçeklik payı varmış her ne kadar kara da bulamasak da denizlerimiz petrol ve gaz kaynıyor.
‘‘Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayalardır.’’ (Beyazıti Bestami)
Hayırlı işler dileği ile Allah yar ve yardımcımız olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın